Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Büyüklerin üçünü birden ilgilendiren ligin saklı finali, ilk yarıda "çiftler buz dansı" gösterisi gibiydi. Galatasaray ve Beşiktaş tedbirli, temkinli ve uyumluydular. Herşeyden önce kontrolu elden bırakmamak için olağanüstü çaba gösterdiler. Önleme dayalı, kaza korkusuna endeksli oyun elbette zevk vermedi, ama derbide zevk kimin umurunda ki!
Daum, Beşiktaş’ı yine tek forvetle, 3 - 6 - 1 düzeniyle Ali Sami Yen’e sürdü. Bu oyun anlayışı belki Denizlispor’a, Kocaelispor’a karşı galibiyet getirebilirdi, ama karşısında Galatasaray’ın olduğunu hesaplayamadı. Galatasaray’ın içine düştüğü formsuzluk ve noksanlık sürecinin devam edeceğini sandı. Ne var ki, Galatasaray, rakibinin değerini biliyordu. Daum’un tam aksine onlar sahada daha bütüncü, her görevi eşit paylaşan bir oyunun sahibi oldular. Beşiktaş ilk yarıda daha çok faul kazandı, ancak Baya, Tümer ve Tayfur hücum organizasyonuna girişirken, anormal top kaybettiler. Ümit Karan’ın Myhre tarafından kornere çelinen, İlhan’ın da direkte patlayan şutları dışında ilk 45’te yüzde yüz gol fırsatı oluşmadı.
Galatasaray ikinci yarıda savaşçı, organize ve usta kimliğini gösterdi. Hasan Şaş, Bülent, Arif, Ayhan oyuna ağırlığını koyarken Arif’in Fleurquin’e yaptığı asist olağanüstü sevgi ve beceri gösterisiydi. Fleurquin de altın vuruşu çok rahat yaptı.
Üsküdar’da sabah oldu, Daum uyandı! Golden altı dakika sonra Ahmet Dursun’u oyuna alıp çift santrfora dönmesi, geç kalan bir Daum harikasıydı. Ancak ne İlhan, ne de Ahmet Dursun bu kısır oyunun içinde kullanacak top bulabildiler. Gayretler boşa gitti. Ali Sami Yen’in kralı yine sahibiydi.