Werner Lorant’ın yenilediği Fenerbahçe’yi izlemeye gelenler ana mönüde fazla bir değişiklik göremediler. Yine 3 - 5 - 2... Yine Dünya için eskiyen, Fenerbahçe için hep yeni kalıp, eskimeyen üçlü savunma anlayışı... Bir yerine iki ön libero: Ogün ve Abdullah yan yana... Kenarlarda Lazetic ve Ali Akdeniz’le denenen kanat kombinasyonları... Biraz çabukluk, biraz pres, azıcık motivasyon, eh bir tutam da koordinasyon... Lorant tencerede pişmiş eski yemeği biraz ısıtıp, karıştırıp soslayarak servise sunuyor. Herkes yer mi ? Yese doyar mı ? Bu sofradan Fenerbahçeliler mutlu kalkar mı ? Bilemeyiz !
İstanbulspor maçında tribünler yine soğumayan yürekleri, sevgileri ve iyi niyetleriyle gelen taraftarla dolmuş. Fenerlist organizasyonunun sanal alemden Kadıköy cemaatine taşıdığı iki güzel afiş var: Teşekkürler Büyük Mustafa (Vefa)... Wilkommen herr Lorant (Konukseverlik)... Kültürümüzün iki güzel yansıması. Ya da "Giden ağam, gelen paşam!" eyyamcılığı.
Fenerbahçe tüm yeni yönlerine rağmen yine de topu daha çok rakibine bırakan, rakibini kendi sahasına buyur eden, sonra da aklına geldiği yerde gerekli bir silah gibi pres kuşanan bir anlayışta. İstanbulspor daha çok topla oynarken, Fenerbahçe iki - üç atakla birden parlayıp karşı kaleye gidiverdi. İlki ve üçüncüsü Serhat’ın golleri. Pek de güzel oluyor Andersson’un presçi - asistçi rolleri. Andersson hocaya göre yeni bir kılık giymiş. Güzel de, Revivo biraz pejmürde. Kırkbeş dakika sabrediyor Lorant. Öyle gözbebeği, gözağrısı, sağ kolum, sol kolum, göz nurum ayrıcalığı tanımıyor kimseye.
İstanbulspor, Fenerbahçe’ye oranla daha çağdaş bir çizgide: 4 - 4 - 2... Ne var ki, sistem ne kadar çağdaş olursa olsun kadrodaki adamların biraz klas olacak, becerikli olacak, heyecan duyacak. Fenerbahçe’de böyle adamlar yanlışlarına, eksiklerine rağmen daha çok. İşte o zaman da klas, oyunu bozuyor, golleri Fenerbahçe yazıyor. İkinci yarıdaki Fener, Hakan Bayraktar’ın, Yusuf’un girmesi, Apo’nun sol kanada kaymasıyla daha canlı ve yaratıcıydı. Andersson çıkana kadar takımın baş hamalıydı. İyi birşeyler var. Ama zirveye dönük işaretler için vakit henüz erken. Bırakalım biraz Lorant da terlesin, mutfağa ısınsın. Düşünsün, taşınsın. Varsa spesyalitelerini yapsın. Şimdilik iştahla bekliyor tribündeki Fenerbahçeliler.
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025