Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Fitili iki ay önce tutuşturulan bomba, beklendiği gibi sakin ve gürültüsüz biçimde nihayet dün patladı: Fatih Terim, yeniden Galatasaray’da!
Başkan Özhan Canaydın ve arkadaşlarını bir kaç nedenle kutlamak gerekir. Terim’in adını seçim malzemesi olarak kullanmadılar. Yuvaya dönüş için gerekli alt yapıyı hazırlarken, sessiz ve ölçülü davrandılar.
Takımın şampiyonluk yolunda patinaj yapmaması için gereken özeni gösterdiler. Bir yandan gizlilik kararı uygularken, öte yandan fısıltı gazetelerini devreye sokmadılar. Terim’in nabzını iyi yoklayarak kamuoyunu oyalayacak, tatsız tartışmalar yaratacak pazarlık sürecini hemen hemen sıfırladılar.
Dahası, Terim’e ciddi aracılarla haber göndererek önceki dönem ilişkilerinin tekrarlanmasını arzu etmediklerini, yönetimin en yetkili organ olduğunu kesin bir dille ifade ettiler. O ifadeleri burada yazmak istemiyorum. Galatasaray’ın iç ilişkilerinde öne çıkan birinin adı kullanılmıştır.
Türk futbolunun en başarılı teknik direktörü, en başarılı takımının başındadır.
Elbette, bu değişimin hoş olmayan bir yanı da var: Lucescu’nun daha teri bile kurumadan gönderilmesi. Başarısı taktir edilmekle birlikte yeni dönemde kendisiyle çalışılmayacağının, kendisine bildirilmesi.
Profesyonellik, futbolda duyguları yavaş yavaş yok etti. Şimdi "business"e, yani "iş hayatı"na dönüşmüş olan futbol, artık nezaket duvarlarını da yıkıyor. Lucescu’nun başına gelen olay, herhalde dünyada çok az futbol adamı tarafından yaşanmıştır. O kopma anında bile bir ders saklıdır: Lucescu, göreve devam ettirilmeyeceğini öğrenince, "Bırakın ben istifa edeyim. Böylece tazminat ödemekten de kurtulursunuz" diyebilmiştir. Şimdi eğri oturup, doğru konuşalım... Lucescu’yu korkaklıkla, bezirganlıkla eleştirip, daha da ileri giderek "Rumen çingenesi" diye sıfatlar uyduranlar acaba bir milyon dolara mal olan bu soyluluğu görebilirler mi? Kaç teknik adam, böyle bir ortamda aynı davranışı sergileyebilir? İyi düşünün, elinizi vicdanınıza koyun!
Yeniden Terim’e dönersek... Dört şampiyonluk, bir UEFA Kupası’ndan sonra Galatasaray’a dönerken gerçek bir yüreklilik göstermiştir. Aynı çıtayı aşmak, aynı başarıları tekrarlamak bile hem daha zordur, hem de Galatasaray için yeni bir şey olmayacaktır.
Terim, daha fazlasını hedef seçmiştir. Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu...Yeniden bir savaşa girişmiştir. Yeni kadro toparlayacak, yeni ilkeler, yeni taktikler ve yepyeni bir felsefe ile yepyeni bir sinerji yaratacaktır. Kendisine karşı olanların da varlığını unutmadan, hem onları, hem savaşı kazanma zorunluluğu! Ancak soylu insanların göze alabileceği bir düello biçimidir bu: Kendini aşmak... Kendini de yenerek yeni zaferlere ulaşmak! Terim’in, Terim’e karşı savaşını kazanmasını da dileriz.