Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Galatasaray’ın çiçeği burnunda başkanı Özhan Canaydın, hafta içinde futbolcularına tüm alacakları için güvence verdi... Beşiktaş da İnönü’deki cuma beraberliği ile moral sundu. Galatasaray, Diyarbakır’a gelirken neşesini buldu. Gerçi takımca noksanları vardı. Ergün’ün beklenmedik sakatlığı ile sarsılmışlardı ama, tecrübeleri rahatlıkları Diyarbakır’da aylardır devam eden deplasman hasretini giderebilirdi. Olmadı. Galatasaray rakibi ile birlikte zevksiz, verimsiz ve etkisiz bir oyuna ortak olup, uyudu. Ligimizin öyle bir lideri var ki, uyurken bile - maç eksiğine rağmen - zirve keyfini sürüyor. Bu tablo karşısında da kara kara düşünmek bize düşüyor.
Lucescu eksiklere, noksanlara rağmen Berkant’ı kulübede bekleterek başladı maça... Perez’in yokluğunda Capone’ye ilk on bir şansı verdi. Onun önünde de sağ kanatta sözüm ona Fleurquin’i görevlendirdi. Ortada emektar Suat (futbol oynayan en gayretli oyuncu), Batista ile birlikte ön libero görevini paylaşıyor, sol kanatta Hasan Şaş fırsat buldukça topla oynuyordu. Bu formata 4-4-2 diyemeyeceğim... Olsa olsa 4-4-0 olur. Çünkü Arif - Ümit Karan ikilisi maçta hiçbir etkinlik gösteremediler. Arif’in şutu yok. Ümit Karan’ın bir iki top dürtmesi var, o kadar. Ama sürekli rakiplerinin arkasında kalıp yere düşmesi Galatasaray’ın ileri ucundaki en büyük futbol gösterisi olarak sergileniyor.
Galatasaray’ın oyun anlayışı da bir alem... Zemin bozuk anladık, ama bunca uzun şişirilmiş havadan toplarla ne yapacaklar çözemedik. Ümit Karan bir adet kafa topunu yakalayabilse, Arif yukardan çakabilse anlayacağız. Top Diyarbakır savunmasından geri dönüp karşı atak olarak Mondragon’a yöneliyor.
Diyarbakırspor dakikalar ilerledikçe korkusunu, endişesini üzerinden attı, rahatladı. Galatasaray’ın sıra takımı statüsüne düşmüş bir lider olduğunu anladı. Hüseyin Kalpar oyuncularını değiştirerek hücuma yönelik varyasyonlarını sıraladı. Büyüklerin elinden puan kapmasının rastlantı olmadığını bir kez daha anlattı. Günün dersi Galatasaray’ın onca kayıptan sonra hayatta kalan görüntüsüne aldanıp, gücünü koruduğunu sanmamızdı. Hayır, Galatasaray zayıflıyordu. Bir iceberg gibi dibinden eriyor, çözülüyordu. Özhan Canaydın ve ekibine transfer için büyük bütçeler gerekiyordu. Kimbilir belki de Galatasaray, Beşiktaş’a ve Fenerbahçe’ye dostça bir mesaj iletiyordu: "Üzülmeyin, ben sizi bekliyorum."
Ünsal Çimen maçı sakin ve yumuşak üslubu ile yönetti. Diyarbakırspor ve Galatasaray’ın penaltı beklediği dakikalarda gaza gelmedi, doğru kararlar verdi.