Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ligimizin adı "süper" ama dipte de, zirvede de bir yorgunluk var. Kadrosunda en az beş milli futbolcu bulunduran Avrupa takımı lider Galatasaray, dün Antalya deplasmanında da futbol yerine cicoz oynadı. Amaçsız, verimsiz, isteksiz ve etkisiz... Deplasmanda bol bol puan bırakıp, Ali Semi Yen’de olmuşları toplayan Lucescu’nun ekibi, takım olarak kötü oynamakla kalmadı, bireysel anlamda da ayağına umut bağlanan oyuncularla, inanılmaz hayal kırıklıklarını yaşadı. Sakatlanıp çıkana kadar Hasan Şaş, sonrasında Arif ve ille de Ümit Karan!.. Ayaklarına gelen gol fırsatlarını futbolla ilgili her türlü beceriyi çöpe atarak harcadılar. Hele Ümit Karan’ın dört gol pozisyonunda tek başına takımını ve skor tabelasını öksüz bırakması anlaşılır şey değildi. Ümit Karan, Galatasaray tarihinde herhalde en ayrıcalıklı santrfor olarak yer alacak. Sezon başından beri kaçırdığı gollerin üzerine kitap yazılır. Ama, o yazdığı kitabı okuyamayacak kadar kendinden ve işinden kopuk. Yaşadığı dramın farkında değil. Lucescu’dan da kredisi bol. Biraz üşüttüğü için hastalık mazeretiyle anlayış görüp, yerini Serkan’a bırakıyor. Zaten Lucescu’ya göre Ümit Karan hasta, sakat ya da cezalı değilse Serkan asla oynayamayacak Galatasaray’da. Bu da Rumen hocanın inadı.
Dönelim, Antalyaspor’a. Orada da bir Saffet Akyüz var ki, düşünmeye değer. Saffet de tıpkı Ümit Karan gibi tek başına yüzde yüz üç gol pozisyonuna girdi ve taraflı, tarafsız futbolu seven herkese saç baş yoldurup, topu kalenin dışında bıraktı. Attığı beraberlik golü ise oldukça dar açıdan zor yazılacak bir skordu. Ama ne yapalım futbol bu... Olacaklar olmuyor, olmayacaklar oluyor.
Galatasaray’da zirve yorgunluğu var. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın kendisini ağır aksak kovaladığını (!) görüp, arayı coşkuyla açmalı, puan cetvelinde daha da uzağa kaçmalıydılar. Bu, onlar adına Şampiyonlar Ligi öncesinde artı değer yaratır ve kredileri fazlalaşırdı. Ama dedik ya, ruhları, gönülleri ya da ayakları yorgun. Şampiyonluk yarışı yine karışmakta, düğümlenmekte. Elbette heyecan da var bu işte. Ama kalite arıyorsanız, şu aralar futbol seyretmeyeceksiniz. Dileyelim, Milli Takım da bu kötü mevsimlerin etkisinde kalmaz.