Ünlü hayranlığı bir hastalık mı?

6 Şubat 2022

Ünlülerin uğradığı taciz olaylarındaki cezasızlık ve uzaklaştırma kararlarının arkasında yatan şey, medyanın bu vakaları “hayran” kelimesiyle ifade etmesinde. Medya, “takıntılı hayran”, “hayranı beş yıldır peşini bırakmıyor” gibi başlıklar atmanın sonuçlarını da hesaba katmak zorunda

Yıl 1980. Mark David Chapman, The Beatles grubunun eski üyesi olan John Lennon’ın peşinde dolanıp duruyor. 8 Aralık’ta Lennon’ın karşısına çıkarak ona bir “hayranı” olarak albümünü imzalatıyor... Aynı günün akşamı Lennon’ın evine dönmesini saatlerce bekliyor ve gördüğü anda silahını çekip öldürüyor.

Nixon döneminde hedef gösterilen, barış yanlısı açıklamaları sonrası sınır dışı edilmek istenen ve Vietnam Savaşı’nı sorgulayan söylemleriyle “siyasi” bir kimlik de kazanan Lennon’ın öldürülmesi her ne kadar kuşkuyla karşılansa da Chapman’ın 1991-92 yıllarında alınan ses kayıtlarında cinayeti nasıl işlediğini anlatması, bir katilin biyografisini medyanın derinlemesine

Yazının Devamı

Aşağılık duygusuna kapılan takipçi profili

30 Ocak 2022

Tam bir yüz göz olma hali! Bir başka deyişle kendisinde olmayana “imrenme” duygusunun zaman içerisinde nefrete dönüşmesi. Bu yüzden yapılan yorumlarda tehditler, aşağılamalar, alay etmeler, küfürler havada uçuşuyor.

Bütün zamanların en ünlü, en muhteşem sesine sahip sanatçı Safiye Ayla için yıllarca “Perde arkasından Atatürk’e şarkı söyleyen kadın” ifadesi kullanıldı. Yüzüne bakılamayacak kadar çirkin olduğu gerekçesiyle... Oysa yalandı, çirkin olan bu yalanın bizzat kendisiydi. Buna rağmen bu yalan dipten dibe yayıldı.

Bugün de ünlülerin, sanatçıların, yazarların, oyuncuların, siyasetçilerin sosyal medya paylaşımlarını takip eden önemli bir kitle var. Bu insanlar, bazı takipçileri tarafından son derece ağır hakaretlere, nefret diline, aşağılanmalara, psikolojik şiddete maruz kalıyor.

Kamuoyu tarafından tanınan, bilinen ünlü insanların sosyal medya paylaşımlarında görünür olmaları, bu insanların takipçilerinden gelen yorumları giderek daha da kişiselleştiriyor.

Yazının Devamı

Yapay zekâ Anne Frank’ı ihbar edeni bulursa...

23 Ocak 2022

4 Ağustos 1944 sabahı...

Hollanda’da iki yıl boyunca bir kitaplığın arkasına gizlenmiş bir kapı ve merdivenle ulaşılan ek binada saklanan Frank ailesi ve onlarla kalan diğer dört Yahudi, Naziler tarafından düzenlenen bir baskında yakalanarak Yahudi imha kampı olan Auschwitz’e gönderildi. Bugün Frank ailesinden geriye bir not defteri kaldı: Anne Frank’ın kaleme aldığı bir anı defteri. Ve geçen 77 yıl boyunca tek bir soru soruldu:

Anne Frank ile ailesine ve onlarla kalan diğer dört Yahudi’ye ihanet eden kişi kimdi?

***

2017 yılında Hollandalı belgesel yapımcısı Thijs Bayens’in önerisi üzerine, 23 kişilik uluslararası bir “soğuk vaka ekibi” oluşturuldu. Ekip, yapay zekâ ve modern araştırma tekniklerini kullanarak, röportajlar ve günlüklerden arşivlerdeki dizinlere ve savaş dosyalarına kadar hemen bütün verilerden yararlandı.

Yapay zekâ sayesinde beş yıl boyunca yedi ülkede o evde saklı kalan sekiz Yahudi’ye kimin ihanet etmiş olabileceği incelendi. 20 farklı senaryo ve 30’un üzerinde şüpheli araştırıldı. Şüpheli 28 kişi elendi. Ve

Yazının Devamı

Hukuk devletinin olmazsa olmazı: Adil yargılama

16 Ocak 2022

Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruların dörtte üçü, adil yargılanma hakkına ilişkin şikâyetleri kapsamakta. Her biri medya için ayrı bir haber konusu. Medyanın bir görevi de bireysel başvurulardaki adil yargılama gibi şikâyet konularını görünür hale getirmek olmalıdır

Kamuoyunu ilgilendiren, derin devlet ilişkileriyle anılan Susurluk, Ergenekon gibi davalarda yargı kararları, tutuklama ya da salıverilme, gözaltı süreleri gibi yargı süreçleri, Türkiye medyasının daima üzerinde durduğu konuların başında gelirdi. Medyanın bu tutumu “Adil yargılama”nın sağlanması bakımından da önem taşırdı. Bugün medyanın önünde, organize olmuş bu tür suç davaları bulunmasa da bireysel suçlara ilişkin mahkeme süreçlerinin de adil yargılama bakımından dikkatle incelenmesi gerekir.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, geçtiğimiz günlerde adil yargılanma hakkıyla ilgili açıklamalarda bulundu ve dedi ki, “Başlangıçtan itibaren verdiğimiz toplam ihlallerin yüzde 77’si adil yargılanmaya

Yazının Devamı

İnsanlık için basit bir öneri

9 Ocak 2022

Silah yarışı, dünya medyasının değil ama bilim insanlarının dikkatini çekti. 50’den fazla bilim insanı, tüm ülkeleri 5 yıl boyunca askerî harcamalarını kısmaya ve bu paranın yarısını pandemi, iklim krizi ve aşırılıklarla mücadele için bir BM fonuna aktarmaya çağırdı.

Üzüntü verici bir paradoks… Dünya ülkeleri bir yandan küresel iklim krizinin yol açtığı doğal felaketler, salgın hastalıklar, açlık, göç, yoksulluk gibi sorunlara çözüm üretmenin yollarını ararken, diğer yandan ölümcül ve yıkıcı sonuçlar doğuracak bir şekilde silahlanıyor. Nükleer denemeler yapıyor, bütçelerinin önemli bir bölümünü silahlanmaya ayırıyor. Kovid-19 salgınının en şiddetli döneminde bile bazı ülkelerin büyük silah sözleşmeleri imzaladığı biliniyor.

Elbette tehdit altında olan ülkelerin savunmaya önem vermesinden daha doğal bir şey olamaz. Ancak Uluslararası Barış Enstitüsü’nün verilerine göre silahlanma yarışı inanılmaz bir boyutta. Buna göre;

Yazının Devamı

Gazeteci cinayetleri Lahey’e gidiyor

2 Ocak 2022

Üç meslek örgütü, dünya genelinde işlenen gazeteci cinayetlerinin çoğunun aydınlatılmaması, faillerinin cezasız kalmasına dikkatleri çekmek amacıyla davaları Lahey’e götürdü. İlgili ülke hükümetlerine gazetecilerin gelecekte daha iyi korunması için baskı yapılması hedefleniyor.

Yargının adaleti herkese lazım. Bugün gazetecilik hem kendi içinde hem de toplumsal bağlamda kırılma ve kutuplaşma ve baskıcı yöntemlerle dengelerini kaybediyor gibi görünse de dünyanın birçok ülkesinde gerçeğin peşinde koşan habercilerin varlığı, yeni medya düzeninde kurumsal bakımdan ayakta kalmanın, yargının adaletinin neden önemli olduğu sorusunu giderek daha anlamlı hale getiriyor. Ülkelerin sadece ekonomik, siyasal ve kültürel ya da toplumsal tarihini değil, medya tarihini de yargılamalar tarihi üzerinden okumak mümkün. Bu yüzden yargı kararlarını, tarihsel olarak çok anlamlı, çok önemli, kıymet verilmesi gereken belgeler olarak görüyorum.

Dolayısıyla yılın ilk yazısını dünyanın herhangi

Yazının Devamı

Kasıtlı yaratılan cehalet uygarlığın sonu olacak!

19 Aralık 2021

Gerçek bilgiye ulaşma uğraşı, hangi bilginin yalan olduğunu teyit etme çabasına dönüştü. “Aşılar koronavirüse karşı etkisiz, otizme yol açıyor, Hitler yaşıyor” gibi milyonlarca insanın paylaştığı iddialar karşısında, medya kuruluşlarının neredeyse yalan habere karşı ayrı bir birim oluşturması gerekecek.

Tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Eskiden ideal olan; bir gazeteci haberinin doğruluğundan, bilginin kaynağından emin olsa da tek bir kaynakla yetinmez, başka kaynaklardan da haberi doğrulatmaya çalışır, kaynağını bilmediği bilgi ve haberleri yayımlamazdı. Bugün durum daha farklı: Doğru habere, bilgiye ulaşmak bir yana, internet üzerinden milyonlarca insana anında ulaşan bazı bilgilerin yanlışlığını kanıtlamak için uğraşıyoruz!

Dünyanın hemen her yerinde gerçek bilgiye ulaşmak için verilen uğraş, giderek hangi bilginin nasıl yalan olduğunu teyit etme çabasına dönüştü. Biliyoruz ki araştırmalara göre; yalan bilgi, gerçek bilgiden kat kat daha hızlı yayılıyor. Peki, biz ne yapacağız? Her defasında; Kafka’nın böyle bir sözü yok. O şiiri

Yazının Devamı

Toplumsal çürüme!

12 Aralık 2021

Millî Eğitim Şurası’nda, Eğitim-Bir-Sen’in “okul öncesi din eğitimi” önerisi, oy çokluğuyla tavsiye kararları içinde yer aldı. Eğitim ve toplum bilimcilere göre, 4-6 yaş için tehlikeli bir öneri. Çünkü çocuklara “neyi” düşüneceklerini öğrettiğinizde öğrenmiyorlar. Öncelikle “nasıl” düşüneceklerini öğretmek zorundayız. Aksi halde; zaten birlikte yaşama kültürüne, toplum olma bilincine sahip olmayı başaramamış bizim gibi ülkelerde, gelecek nesillerin de bir fikri, bir olayı, soruyu, sorunu ya da kavramı algılayarak, analiz ve de test ederek düşünmesinin önüne geçilmiş olacak.

Çünkü zaten gergin ve öfkeli bir toplumuz. Çürüme ise her yerde; Meclis’ten, adliye koridorlarına, emniyetten, sokaklara, okullardan evlere kadar uzanan bir bozulma bu. Herkes bir diğerine saldırıyor, bıçakla, kılıçla, baltayla, satırla… İletişim dili sıfır. Kimse bir diğerini dinlemiyor, dinlediğini anlamıyor. Tekmeler, tokatlar havada

Yazının Devamı