Ve tarih gerçekten tekerrürden ibaretmiş!

10 Nisan 2022

Savaşa yönelik yaptırımlar ya da uluslararası hukukun devreye girmesi, sivil katliamları durdurmuyor

1990’lı yıllar. George Bush’un ABD Başkanı olarak ilk, Sovyetler Birliği’nde ise Mihail Gorbaçov’un Devlet Başkanı olarak son günleri... 1990 Ekim’inde, Birleşmiş Milletlerin bahçesine Amerikan ve Sovyet nükleer füze atıklarından yapılmış bir heykel dikildi. Heykeltıraş Gürcü asıllı Rus Zurab Tsereteli. Heykelde iki başlı bir ejder ve bu ejderi öldürmekte olan Aziz George figürü yer aldı. 

Heykel sıradan bir heykel değil. Heykelin yapımında 1987’de Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (Intermediate Nuclear Forces-INF) Antlaşması uyarınca yok edilen ABD Pershing II füzeleri ile Sovyet SS-20 füzesinden kalan parçalar kullanıldı. Bu iki füzenin kalıntıları “İyi, kötüyü yener” adıyla heykele dönüştürüldü. 

Birleşmiş Milletlerin bahçesinde döneminin en çok konuşulan üç adamı, heykelin açılışını yapmak için bir araya geldi. Sovyet Dışişleri Bakanı Eduard

Yazının Devamı

Bir tokatla sarsılan insanlık (!)

3 Nisan 2022

Dünya medyasına göre; ucuz şiddet şu anda “heyecan” verici olabilir, ancak etrafındaki her şeyi karartıyor. Sorun, kültürel bir varoluşu dahi, bir tokatla yeniden görünür hale getiren bir dünyada yaşadığımızın bilincinde olup olmadığımızda…

Hemen her insanın bir şekilde, çeşitli zamanlarda, herhangi bir nedenle bir kez olsun şiddete maruz kaldığını ya da şiddete başvurduğunu düşünenlerdenim. Çünkü şiddet her yerde ve hayatın her alanında varlığını sürdürüyor. Ve her şiddet, kendi içinde duygusal ya da fiziksel bambaşka travmalar yaratıyor. Buna rağmen dünya güncel politikalar üzerinden şiddeti o kadar meşrulaştırdı ki, insanlar yaşamlarına nüfuz eden şiddeti çoğu kez görmemezliğe geldi. Şiddet, sadece şiddete uğrayan veya şiddete başvuranın kimliği üzerinden önem kazandı. Bugün dünya inanılmaz şiddet olaylarıyla sarsılırken, medyanın hâlâ Oscar ödül töreninde sunucu Chris Rock’a tokat atan Will Smith’in haklı olup olmadığını tartışması bu yüzden…

Üstelik bu

Yazının Devamı

Çocukların savaş oyunu büyüklerin işi oldu

27 Mart 2022

ABD Başkanı Biden’a göre; Rusya’nın kullanacağı silahların içeriği savaşın seyrini değiştirecek. Medya da hangi silahın kullanılıp kullanılmayacağına odaklanıyor. Tıpkı çocukların kanlı savaş oyununda düşmanı yenmek için en zararlı silahın hangisi olduğuna odaklanması gibi…

Ukraynalı bir baba, oğluna “La Vita e Bella” filmindeki gibi, savaşı, hediyesi “oyuncak bir tank” olan bir “oyun” olarak anlatıyor mudur bilemiyorum. Ama savaşı görsün görmesin bu çağın bütün çocuklarının, sanal dünyada savaş oyunlarıyla beslenen bir zaman tünelinin içinde sıkışıp kaldığını düşünüyorum.

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, dünya savaş tarihini konu edinen pek çok eski filmi yeniden ekranlara taşırken, bazı film sahnelerindeki buzlamayla çocukları kötü alışkanlıklardan, şiddetten korumayı hedeflemiş. Ama sunduğu gerçekliğin vereceği zararı hesaba katmamış görünüyor.

Mesela; Stalin’in emrinde bir asker, iki Rus direnişçinin şakağına dayadığı silahın tetiğini çekiyor. Tetiğe

Yazının Devamı

Kartopu oyununu kana bulamak!

20 Mart 2022

Biz, insanı çocukça bir heyecana boğan kartopu oyununu, bir delikanlının uzlaştırma çabasını kâbusa çevirirken, toprakları işgal altındaki bir ülkede insanlar, yaşadıkları kâbusu barışa çevirmek için çabalıyor

Biliyoruz ki savaşlar, insanı insanlıktan çıkarmanın en acımasız halidir. Fakat Ukraynalılar ülkeleri işgal altındayken bize başka bir şey daha öğretti; duruşun ve söylemin gücünü... Zelenskiy’nin, Rus askerlerine teslim olmaları halinde, “Size insanların davranılmayı hak ettiği şekilde davranacağız” demesi gibi... Tam da bu nedenle dünyanın izlediği bir savaştan hepimizin çıkarması gereken çok fazla ders olduğuna inanıyorum.

Rusya Ukrayna savaşına dair fotoğraflara bakın: Bombardımana tutulmuş bir şehrin yıkıntıları arasında kafası bandajlı, yüzü kanlar içerisinde bir kadın... Yüzünde ne bir endişe ne de bir korku. Aksine anlamsız bir savaşa hafif bir tebessümle meydan okuyor.

Eline tutuşturulan silahı nasıl kullanacağını öğrenmeye çalışan bir delikanlı... Yüzündeki ifadeye bakın;

Yazının Devamı

Protesto sıfırlanmayı ve suskunluğu reddetmektir

13 Mart 2022

Dünya tarihine hafızalarımızda yer eden iki görüntü kalmalı. Biri Rus tanklarını çıplak elleriyle durduran Ukrayna halkı. Diğeri ülkesinin açtığı savaşı protesto ettiği için yerlerde sürüklenen Rus halkı. Ve dünya, savaşa karşı çıkmak için sesini daha güçlü çıkarmayı öğrenmeli.

Dünya tarihi bize şunu öğretti; ekonomik ve askerî gücü elinde bulunduran devletlerin hemen hepsi istilacı, yağmacı, sömürgeci, işgalci. Barış zamanında bile savaşı kurgulayan, ülkeleri savaşa hazırlayan, kışkırtan, milyonlarca insanın ölümüne neden olan ve cesetlerin dışında, her şeyi kendi aralarında paylaşan kirli bir tarih… Savaş karşıtı kampanyalarıyla tanınan yazar Emma Goldman’ın deyimiyle; “Bütün savaşları kendileri adına dövüşmek için dünyanın gençlerini cepheye süren hırsızlar çıkarır.”

Peki, tarih her defasında aynı şekilde mi tekerrür eder? Öyle görünüyor.

Dünya medyası, Rusya işgalini seyretmekle yetinen ülkelerden,

Yazının Devamı

Her şeyi bilen gazeteci soru sormasını bilmezse

6 Mart 2022

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline dair gazeteci yorumları, uluslar ve halklar arasında düşmanlığı körükleyen; Orta Doğu, Afrika, Latin Amerika, Güney Asya gibi dünyanın bazı bölgelerinde yıllardır yaşanan savaşları normalleştiren ırkçı bir zihniyeti yansıtıyor

İnsanlar her olay hakkında bilgi edinebilir, ama önemli olan bilginin kaynağıdır. İnsanın düşüncelerini, yaşam felsefini oluşturan da budur. Rusya ile Ukrayna üzerine sohbet ederken, bana tarihten bir bilgi aktaran meslektaşıma, “İlk kez duyuyorum, kaynağı ne” dedim. Beni ayıpladı, bir gazeteci olarak nasıl bilemediğime hayret etti!

Haklı. Uzmanlık alanlarına girsin girmesin; iç siyasetten ekonomiye, uluslararası politikalardan savaş stratejilerine kadar çeşitli konularda görüşüne bizzat başvurulan bir grup gazeteci var. Bilmedikleri yok, dünyada olup biten her şeye hâkimler! Devletlerin ekonomik, siyasal ve toplumsal çıkmazları, uluslararası krizleri ya da çatışmaları, hatta tartışmaya konu olan ülkelerin tarihsel kimliğinden jeopolitik yapısına, savaş stratejilerinden savunma sistemlerine

Yazının Devamı

Savaşın arka yüzü görünenden daha tehlikelidir: Struma

27 Şubat 2022

İkinci Dünya Savaşı sırasında, 80 yıl önce yaşanan Struma Faciası’nda ölenler, 24 Şubat’ta anıldı. Çünkü anmak, hatırlatmak, özür dilemek, sadece yeniden aynı travmaları yaşamamak içindir.

Savaşların tarihe yazılmayan, saklanan, yok sayılan, sessiz kalınan kitlesel katliamlarla dolu arka yüzü, görünen yüzünden daima daha acımasızdır. Çünkü tarih bize; hemen bütün devletlerin, tankların, silahların, bombaların, füzelerin arkasına sakladığı, savaştan daha ağır, daha travmatik, daha acımasız, sivilleri hedef alan bir katliamına işaret eder: “Struma” gibi…

İkinci Dünya Savaşı yılları… 15 Aralık 1941’de Romanya’da Nazi zulmünden kaçmak isteyen yüzlerce Yahudi, can havliyle bir gemiye sığındı. 46 metre boyunda “Struma” adlı bir yük gemisine… 769 Yahudi yolcusuyla Filistin’e doğru yola çıktı… İstanbul Boğazı’nda Sarayburnu açıklarında motoru arızalanan gemi demir attı. 1 gün, 2 gün, 3 gün değil, tam 72 gün süren, giderek umudun

Yazının Devamı

Yukarı bakma! Aşağıya bak

20 Şubat 2022

Dünyanın sonunu hazırlayanların yarattığı gündem hiç değişmiyor. İnsanlık aynı oyunun; siyasi ve ekonomik hesaplaşmaların, tehditlerin, kavgaların, restleşmelerin içine düşüyor. Üstelik dünyanın küresel bir iklim felaketiyle yok olacağının, geri sayımın başladığının bilincinde oldukları halde.

Kötü olan iki şeyden birini seçmek zorunda kalanlar için söylenir: Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!

Einstein’dan sonra adını bilim dünyasına yazdıran fizikçi Stephen Hawking, birkaç yıl önce, insanlığın büyük bir yıkımdan kurtulması için zamanın daraldığını, dünyanın yüz yıllık bir ömrü kaldığını, uzaya yayılmanın bizi kendimizden kurtarabilecek tek şey olduğunu hatırlattı ve şöyle dedi: “Yeryüzü o kadar çok yönden tehdit altında bulunuyor ki, benim için iyimser olmak çok zor.”

Bu iyimserliği kaybeden sadece bilim dünyası değil. Birçok ülke dünyadan vazgeçmiş durumda. Öyle ki; Mars’ta, olmadı başka gezegenlerde yeni bir yaşam

Yazının Devamı