Çocuklara da soralım: Hakkınızı helal ediyor musunuz?

1 Eylül 2024

Son yıllarda artan çocuk cinayetleri, toplumun aile yapısını ve ebeveyn rollerini derinlemesine sorgulamamızı gerektiriyor. Son olarak bir babanın üç çocuğunu öldürmesi olayının ardından medyada sıkça kullanılan “cani baba”, “acılı anne” gibi klişe ifadeler, toplumun yaşadığı travmanın derinliğini yansıtmakla birlikte, meselenin derinliğini hala kavrayamadığımızı gösteriyor. 

Olayın detaylarına bakıldığında, babanın işyerinde geçirdiği bir kaza sonucu görme kaybı yaşadığı, akciğer kanseri teşhisi konduğu ve psikolojik sorunlarla boğuştuğu anlaşılıyor. Üç ay önce kendisini terk edip boşanma davası açan eşini eve dönmesi için ikna edemeyince çocuklarını öldürüp intihar ediyor. Ancak yaşam koşullarının zorluğu ne olursa olsun hiçbir koşulda vahşet haklı çıkarılamaz. 

Bu ülkede benzer ekonomik ve sosyal zorluklarla karşılaşmış, eşleri tarafından terk edilmiş fakat çocuklarına hem anne hem baba olmayı başarmış pek çok ebeveyn tanıdık. Yoksulluk ve sefalete rağmen çocuklarını büyütüp

Yazının Devamı

Sahte ilaçlar!...

25 Ağustos 2024

İlaç sektörü insan sağlığını koruma amacıyla var. Ancak, Afrika gibi yoksul ülkelerin sağlık sistemlerindeki zayıflık, küresel adaletsizlik ve çifte standartlar yüzünden ağır bedeller ödüyor. Yoksul ülkelerde insanlar sahte ilaçlar yüzünden ölüyor; yardım adı altında gönderilen tarihi geçmiş ilaçlarla hayatları riske atılıyor; kurtarılmaları için gereken ilaçlar ise gelişmiş ülkelerde israf yüzünden çöpe gidiyor.

Uluslararası raporlar bu üç meselenin yoksul ülkelerde nasıl ölümcül sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne seriyor. Sahte ilaçlar halk sağlığı için doğrudan bir tehdit oluştururken, yoksul ülkelere yardım adı altında gönderilen tarihi geçmiş ilaçlar etik soruları gündeme getiriyor. Aynı zamanda, dünyanın farklı noktalarında tonlarca ilacın çöpe gitmesi, israfın boyutunu ve kaynakların nasıl yanlış kullanıldığını ortaya koyuyor.

★ ★ ★

Dünya Sağlık Örgütü’nün geçtiğimiz günlerde

Yazının Devamı

Kadın sporcuların başarısı yine gölgelendi

18 Ağustos 2024

2024 Olimpiyatları, resmi olarak cinsiyet eşitliğinin sağlandığı ilk oyunlar olarak ilan edildi. Ancak kadın sporcuların başarıları cinsiyete dayalı siber taciz, ayrımcılık ve kökene dayalı hakaretlerle gölgelendi.

Bu paradoksal durum, olimpiyatlarda cinsiyet eşitliği sayısal olarak sağlansa da cinsiyetçi ayrımcı zihniyetin değişmediğinin de bir göstergesi. Her alanda olduğu gibi sporda da cinsiyetçilik sorununun ne kadar derinlere kök saldığına bir kez daha tanık olduk.

Dünya medyası ve sosyal medya olimpiyatlara katılan kadın sporcuların başarılarından ziyade kıyafetlerine odaklandı. Özellikle voleybol, atletizm, yüzme, tenis gibi sporlarda, kadın sporcular performanslarından çok, dış görünüşleri üzerinden cinsiyetçi değerlendirmelere maruz kaldı. Haber siteleri, kadın sporcuları “en güzel sporcular” başlıklarıyla sunarken, erkek sporcular için “en iyi oyuncular” gibi başarı odaklı ifadeler kullandı. Bu yaklaşım, sporda eşitliği sağlamaktan ziyade, cinsiyetçi kalıpları yeniden üretiyor.

Olimpiyatlar boyunca bazı spor gazetecilerinin kullandığı dil de

Yazının Devamı

İsrail ahlaki pusulasını kaybetti

11 Ağustos 2024

Savaşların en karanlık yanı sivillere karşı işlenen kitlesel suçlardır. Yahudi halkının soykırım deneyimi, ne yazık ki Netanyahu hükümetinin aşırı ırkçı siyaset anlayışıyla, en mağdur topluluklara karşı adaletsizlik ve zulüm uygulamaları şeklinde geri dönmüş görünüyor.

Birleşmiş Milletler’in yayımladığı son raporlara göre, 7 Ekim’den sonra İsrail yetkilileri tarafından gözaltına alınan Filistinlilerin sayısı 9.500’ü aştı. Bu insanların üçte biri suçlama veya yargılama olmaksızın tutulmakta. Gözaltına alınan 53 Filistinli ise işkence sonucu hayatını kaybetti. Gözaltına alınanlar arasında kadınlar, çocuklar ve sağlık çalışanları da bulunuyor.

BM İnsan Hakları Ofisi ve bağımsız insan hakları uzmanlarının İsrail hapishanelerinde yaşanan hakları ihlallerine ilişkin raporları, İsrail’in Filistinli tutuklulara yönelik uygulamalarının korkunç boyutlarını gözler önüne seriyor. Bu raporlar insanlık dışı koşullarda yaygın taciz, işkence, cinsel saldırı ve tecavüz vakalarının yaşandığına dair doğrulanmış bilgiler sunuyor.

★ ★ ★

İsra

Yazının Devamı

Erkek şiddeti ve intihar

4 Ağustos 2024

Erkekler kendi hikayeleriyle yüzleşemiyor. Son yıllarda artan kadın cinayetleri haberlerine hiç dikkat ettiniz mi? Kadınları öldüren erkekler eskiden adalete teslim olurdu. Şimdi çoğu cinayetten hemen sonra ya kaçıyor ya da intihar ediyor. Üstelik sadece kadınları değil, önüne çıkan herkesi; eşini, çocuklarını kayınvalidesini, baldızını öldürdükten sonra intihar edenlerin sayısı hayli fazla. 

Aslında bunların her biri aile faciası ama medyada bu haberler her defasında “yine bir kadın öldürüldü” başlıklarıyla yer buluyor. Oysa son bir buçuk yıl içerisinde öldürülen 500’e yakın kadını haber yaparken, erkeklerin önemli bir kısmının da işledikleri bu cinayetlerden hemen sonra niçin intihar ettiklerini de sorgulamamız gerekmez mi?

★ ★ ★

İkincisi bu cinayetlerin büyük bir kısmı, özellikle “boşanma” davası açan kadınlara karşı işleniyor gibi görünse de kadın cinayetlerinin ardındaki nedenler karmaşık ve çok yönlü. Tam da bu nedenle kadın cinayetlerin nedenlerini anlamak

Yazının Devamı

Teknoloji siyasetin bir aracı haline mi geldi?

28 Temmuz 2024

Dünyanın en zengin adamı Elon Musk, taciz suçlamalarıyla yargılanan Donald Trump’ın kampanyasına para yatırdı. Kendi ülkesinde yolsuzlukla, uluslararası mahkemelerde katliamcı olmakla suçlanan Netanyahu’yu alkışladı. Filistin’de yaşanan katliamı protesto eden Demokratları antisemitist olmakla suçladı. Musk ya siyaset bilmiyor ya da bu konuda yeterli siyasi birikime sahip değil. Yoksa milyonlarca takipçisine politik kimliğini açıklayarak, ekonomik gücünü sadece finansal alanda değil, siyaseti yönlendirme, ondan yararlanma ve onun üzerinde hakimiyet kurma planının da bir parçası olarak kullanmak mı istiyor?

Son yıllarda teknoloji devi şirketlerin devletlerin yerini aldığına dair argümanlar giderek artmakta. Elon Musk gibi teknoloji liderlerinin politikaya etkisi, bu değişimin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Teknoloji devlerinin sahip oldukları ekonomik güçle sadece iş dünyasında değil, aynı zamanda politik ve sosyal alanda da büyük etki yarattığı bilinen bir gerçek. Öyle ki bugün Amazon, Google, Apple ve Tesla gibi şirketler

Yazının Devamı

Suç ortada, sanıklar dışarıda!

21 Temmuz 2024

Bir dava dosyasını görmeden mahkeme kararlarını eleştirmek doğru bir yaklaşım değil. Ancak, vatandaşların yaşadığı mağduriyetlerin onca delile rağmen sanıkların serbest bırakılmasıyla sonuçlandığını görüyoruz. Sanıklar çoğu kez suçu itiraf etmelerine rağmen serbest kalıyor. İşte o zaman sadece dava hakkında değil, adaletin işleyişi bakımından yargının kendisine de soru sorma hakkınız doğuyor. 

Bursa’da bir ev sahibi, kiracısına tuzak kuruyor, eve çağırıp babası, eşi ve arkadaşlarıyla birlikte domuz bağıyla işkence yapıyor, demir çubuklarla dövüyor. Ev sahibinin babası kiracıyı tokatlıyor, ev sahibinin eşi alıkoydukları kiracıya kadın kıyafeti giydirerek zorla oynatıyor. Ev sahibi, kiracıya yaptıkları işkenceyi büyük bir pervasızlıkla sosyal medyada paylaşıyor. Hiçbir suçun gerekçesi olamaz, ancak ev sahibi mahkemede kiracının telefonunu çaldığını iddia ediyor. Mahkeme de kiracıyı alıkoyan, işkence yapan, kadın kıyafetleri giydirerek aşağılayan ve bunları sosyal medyada paylaşan Ozan U, Osman U, Mine U, Volkan K, Semih S adlı sanıkların hepsini serbest bırakıyor. 

Diyelim

Yazının Devamı

Demokrasinin sonu mu geldi? Avrupa’da da protesto hakkı engelleniyor!

14 Temmuz 2024

Dünyada, bireyin varoluşsal korkularından beslenen faşizm yeniden sahnede. En demokratik ülkelerde hukukun üstünlüğü, bireysel haklar tehdit altında. Özgürlükler ülkesi Amerika’dan sonra demokrasinin beşiği sayılan birçok Avrupa ülkesinde en barışçıl protestolar bile orantısız güçle engelleniyor.  

Demokrasi, artık ilkesel olarak bu çağın ihtiyaçlarına karşılık vermiyor olabilir mi?  

Uluslararası Af Örgütü’nün 21 Avrupa ülkesinde protestoların durumunu ele alan son raporu bu tespiti doğruluyor. Rapora göre; Avrupa protesto hakkını koruma konusunda isteksiz. Protestolara karşı gereksiz ve aşırı güç kullanımı yaygın. Protestoların çoğu gözaltı ve yargılamalarla sonuçlanıyor. Buna karşılık barışçıl toplanma hakkı sistematik olarak gerilemekte.

★★★ 

Avrupa ülkelerinde protesto hakkının tehdit altında olduğunu gösteren çok sayıda veri var: Örneğin, Türkiye’nin de dahil olduğu rapora göre; Almanya, İspanya, Fransa İtalya, İngiltere gibi ülkelerde protestoculara

Yazının Devamı