PKK neden silah bırakmak istemiyor?

27 Ekim 2024

PKK’nın barış karşıtı ideolojik bağnazlığı hiç değişmedi. 

1993’te Abdullah Öcalan tek taraflı ateşkes ilan ettiğinde bu söze bağlı kalmadılar ve 33 askerimizi şehit ettiler. 

Şimdi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, PKK’nın kendisini feshettiğini açıklaması şartıyla Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrı, yine Kandil’i rahatsız etmiş olacak ki, örgüt bu kez de savunma sanayi kuruluşu TUSAŞ’a saldırdı. 

Bu saldırı, örgütün devletin savunma kapasitesini zayıflatma çabası olarak yorumlanıyor ancak bu saldırı aynı zamanda, PKK’nın barışçıl çözüm taleplerine ve iç siyasetteki Kürt temsilcilerin varlığına nasıl bir engel oluşturduğunu da gözler önüne sermekte. 

Örgütün silah bırakmayı reddetmesinin arkasında yalnızca stratejik kaygılar değil, aynı zamanda kimliksel bir çatışma kültürü ve ekonomik çıkarlar da yatmakta. 

PKK, kurulduğu günden bu yana Kürt halkının haklarını savunma iddiasıyla hareket eden bir silahlı örgüt olarak kendini

Yazının Devamı

BM Uluslararası Siyasette: Kriz mi çözüm mü?

20 Ekim 2024

Birleşmiş Milletler’in (BM) 79. yıldönümü kutlanıyor. 

Bu uzun ve köklü geçmişe rağmen, uluslararası sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kalan BM’nin dünya barışına ve güvenliğine dair rolü giderek daha fazla sorgulanıyor. 

Bu sorgulamayı derinleştiren BM kararlarıyla kurulan İsrail’in BM’yi artık tanımadığını açıklaması oldu. 

Öyle ki; İsrail, BM Genel Sekreteri António Guterres’i “istenmeyen adam” ilan etti. 

Barış Gücü’ne dört kez saldırdı, BM bünyesindeki bir okulu bombaladı ve son olarak BM’nin gözetleme kulesine ateş açtı. 

Başbakan Netanyahu da BM’nin bölgeden tamamen çekilmesini isteyecek kadar ileri gitti. 

BM ise İsrail’in bu saldırgan tutumuna eleştiri ve tepkilere neden olacak kadar cılız uyarılarla karşılık verdi. 

Yazının Devamı

DÜNYANIN RUH SAĞLIĞI FENA BOZULDU! AMOK BİR DÜNYAYA DOĞRU MU İLERLİYORUZ?

13 Ekim 2024

Artık şiddet haberi ne okumak ne de yazmak istemiyorum desem de bitmiyor; Önceki gün metroda çıkan bir kavgada adam bağırıyor: “70 dosyam var, 71’i de işlemekten korkmam!” Ardından bir başka haber: Maskeli bir adam, sokakta tanımadığı üç kişiyi rastgele bıçakladı. Ve bir haber daha: Tekirdağ’da cinsel istismara uğraması sonucu kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden iki yaşındaki Sıla bebek, son yolculuğuna uğurlandı.

Tam bir “Amok Koşucusu” hali. Amok, bireyin kontrolsüz bir şekilde şiddete başvurması ve bir çılgınlık hali içinde saldırganlaşması anlamına gelir. Bu kavram, bugün dünyada yaşanan krizlerle paralellik gösteren bir metafor sunuyor.

Bu kaotik ortamda devletlerin krizlerle baş edememesi ve bireylerin şiddete başvurma oranlarının artması, insanlığı kontrolünü kaybetmiş bir dünyaya doğru sürüklüyor. Artık şiddetin her türlüsü yalnızca bireysel değil, küresel bir olgu haline gelmiş durumda. Peki, nasıl oldu da şiddet ve öfke, toplumsal çözülmelerin kaçınılmaz bir sonucu haline geldi?

Uzmanlara

Yazının Devamı

Savaşların karakteri mi değişiyor?

6 Ekim 2024

Dünya barış ve istikrardan hızla uzaklaştı. Öyle ki; istatistiklere göre bu yüzyılın ilk çeyreğinde 50’den fazla savaş ve çatışma yaşandı, hala da yaşanıyor. 

Üstelik teknolojik gelişmeler, geleneksel savaş yöntemlerini dönüştürürken, nükleer silahlar ve yapay zeka destekli askeri sistemler, geleceğin savaşlarının çok daha yıkıcı olabileceğini gösteriyor. 

Orta Doğu’dan Afrika’ya, Doğu Avrupa’dan Asya’ya kadar pek çok bölge, büyük güçlerin jeopolitik çıkar çatışmalarının sahnesine dönüşmüş durumda. Geleneksel ordular, meydan savaşları, cephe gerisi stratejileri artık yerini yüksek teknolojili silahlara, dronlara, yapay zekaya ve siber saldırılar ve robot askerlere bırakıyor. 

Bu değişimin en çarpıcı örneklerinden biri, İsrail’in Hizbullah’ın kullandığı çağrı cihazlarını eş zamanlı olarak patlatması. Yüksek teknolojili istihbarat sistemleri, iletişim kanallarını takip ederek hedef tespiti yapıyor ve düşman güçlerini hızlıca etkisiz hale

Yazının Devamı

Barış isteyen üç lidere ne oldu? İsrail Derin Devleti: Netanyahu mu?

29 Eylül 2024

İsrail, Lübnan’a yönelik hava saldırılarını sürdürürken, 12 ülkenin ortak ateşkes çağrısı, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun yine soğuk duvarına çarptı. Çünkü Netanyahu barış istemiyor. O’nun savaş çığırtkanlığı kendi kişisel ve siyasi tarihinin de bir özeti aslında. Öyle ki; Netanyahu’nun adı 30 yıl önce barış isteyen dönemin İsrail Başbakanı İzak Rabin’in öldürülmesine zemin hazırlayan kışkırtıcı eylemlerle de gündeme gelmişti. Ve o günden beri Netanyahu, İsrail’in ‘Derin Devlet’i olarak sahnedeki yerini koruyor.  

Hikaye çok net. 1993’te Beyaz Saray’ın bahçesinde üç lider bir araya geldi. ABD Başkanı Bill Clinton İsrail Başbakanı İzak Rabin ve Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat. Üç lider “kan ve gözyaşına yeter artık” diyerek el sıkıştılar. Oslo anlaşmasıyla bir barış sürecini başlattılar. Rabin’e göre Filistin direnişi, askerî bir tehdit değil, barışçıl çözüm gerektiren siyasi bir

Yazının Devamı

Başkalarını hizaya sokmak!..

22 Eylül 2024

Güç ve otoriteyi doğru kullanan bir toplumun gelişmişlik düzeyi bireylerin birbirlerine gösterdiği saygı ve özgürlüklere tanıdığı alanla ölçülür. Ancak bizim gibi hala feodal ilişkilerle şekillenen toplumlarda güç ve otoriteyi kullanma, başkalarına “haddini bildirme” refleksi olarak karşımıza çıkıyor.

Bunun son örneğini demokrat, insan haklarına saygılı olduğunu iddia eden bir partinin bir belediye başkanı sayesinde yeniden yaşadık: Nizip İlçe Belediye Başkanı Ali Doğan’ın, kendisine sunum yapan bir ziraat mühendisinin beyaz önlüğünün cebine koyduğu elini tutup dışarı çıkartmasıyla…

Bu durum birçok açıdan tartışmaya değer. Çünkü belediye başkanının davranışı, toplumun büyük bir kısmına sirayet eden, özellikle kadınlara yönelik kökleşmiş bir bakış açısının dışa vurumu. İnsanları sürekli hizaya sokma, onları kontrol etme ve davranışlarını şekillendirme çabasının da bir tezahürü. İnsanların kendilerinden bir tık aşağıda gördüğü herkese ne

Yazının Devamı

Medyanın cinayetle sınavı: Habercilik mi dedektifcilik mi?

15 Eylül 2024

Cinsel istismar ve şiddete uğramış biri entübe olmuş, diğeri öldürülmüş iki çocuğun fotoğrafı Milliyet’te “Büyümez Öldürülen Çocuklar” manşetiyle yer alırken, Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir bu sorunun “Artık adını koymamız lazım” diyerek ülkenin geneline sirayet eden şiddet sarmalına karşı “Bir seferberlik başlatmalıyız...” dedi. Şiddete karşı seferberlik çağrısının önemine, gündemimize alınması gerektiğine inananlardayım. Sorun şu ki; bir süredir sosyal medyada gerçek bilgiye ulaşmadan anında dolaşıma sokulan sansasyonel haberler medyayı da etkisi altına almış görünüyor.

***

Günlerdir sekiz yaşında bir kız çocuğunun Narin Güran’ın öldürülmesi olayında “katil kim? sorusuna “sesli” yanıt aranıyor. “Katil abidir”, “Katil amcadır” ya da “Cesedi gömen komşudur” veya “Anne olayı kesin gördü” gibi kesin kanaatler bildiriliyor. Bu tür yaklaşımlar, medya organlarının bilgilendirme görevinden

Yazının Devamı

İfadeler çelişkili gerçek ne?

12 Eylül 2024

Diyarbakır’da hunharca katledilen 8 yaşındaki Narin cinayetiyle ilgili soruşturma devam ederken, şüphelilerin çelişkili ifadeleri olayı içinden çıkılamaz hale getiriyor. Çelişkili ifade verenlerin başında da tutuklu amca Salim Güran ile itirafçı Nevzat Bahtiyar geliyor...

Narin’in annesi Yüksel Güran’ın bazı sorular karşısındaki sessizliği, kolundaki ısırıkla gündeme gelen ağabeyi E.G. ile ilgili iddialar da soruşturmanın kilit noktalarını oluşturuyor. İşte sorgulanan şüphelilerin ifadelerinde öne çıkan çelişkiler yumağı...

Sorgulamalar, suçun nedenlerini, suça karışan kişilerin rollerini ve olayın işleniş biçimini netleştirmek için yapılır. Narin Güran cinayetinde çelişkili ifadeler, eksik bilgiler ve itirafların arka planını ortaya çıkartacak olan da sorulardır. 

Amca Salim Güran’ın mahkemedeki ifadesinde dikkat çeken bazı çelişkiler ve şüphe uyandıran noktalar şu şekildedir: 

1 Amca Salim Güran ilk ifadesini değiştiriyor

Salim Güran, olay günü yaptığı işleri detaylı bir

Yazının Devamı