Suç ortada, sanıklar dışarıda!

21 Temmuz 2024

Bir dava dosyasını görmeden mahkeme kararlarını eleştirmek doğru bir yaklaşım değil. Ancak, vatandaşların yaşadığı mağduriyetlerin onca delile rağmen sanıkların serbest bırakılmasıyla sonuçlandığını görüyoruz. Sanıklar çoğu kez suçu itiraf etmelerine rağmen serbest kalıyor. İşte o zaman sadece dava hakkında değil, adaletin işleyişi bakımından yargının kendisine de soru sorma hakkınız doğuyor. 

Bursa’da bir ev sahibi, kiracısına tuzak kuruyor, eve çağırıp babası, eşi ve arkadaşlarıyla birlikte domuz bağıyla işkence yapıyor, demir çubuklarla dövüyor. Ev sahibinin babası kiracıyı tokatlıyor, ev sahibinin eşi alıkoydukları kiracıya kadın kıyafeti giydirerek zorla oynatıyor. Ev sahibi, kiracıya yaptıkları işkenceyi büyük bir pervasızlıkla sosyal medyada paylaşıyor. Hiçbir suçun gerekçesi olamaz, ancak ev sahibi mahkemede kiracının telefonunu çaldığını iddia ediyor. Mahkeme de kiracıyı alıkoyan, işkence yapan, kadın kıyafetleri giydirerek aşağılayan ve bunları sosyal medyada paylaşan Ozan U, Osman U, Mine U, Volkan K, Semih S adlı sanıkların hepsini serbest bırakıyor. 

Diyelim

Yazının Devamı

Demokrasinin sonu mu geldi? Avrupa’da da protesto hakkı engelleniyor!

14 Temmuz 2024

Dünyada, bireyin varoluşsal korkularından beslenen faşizm yeniden sahnede. En demokratik ülkelerde hukukun üstünlüğü, bireysel haklar tehdit altında. Özgürlükler ülkesi Amerika’dan sonra demokrasinin beşiği sayılan birçok Avrupa ülkesinde en barışçıl protestolar bile orantısız güçle engelleniyor.  

Demokrasi, artık ilkesel olarak bu çağın ihtiyaçlarına karşılık vermiyor olabilir mi?  

Uluslararası Af Örgütü’nün 21 Avrupa ülkesinde protestoların durumunu ele alan son raporu bu tespiti doğruluyor. Rapora göre; Avrupa protesto hakkını koruma konusunda isteksiz. Protestolara karşı gereksiz ve aşırı güç kullanımı yaygın. Protestoların çoğu gözaltı ve yargılamalarla sonuçlanıyor. Buna karşılık barışçıl toplanma hakkı sistematik olarak gerilemekte.

★★★ 

Avrupa ülkelerinde protesto hakkının tehdit altında olduğunu gösteren çok sayıda veri var: Örneğin, Türkiye’nin de dahil olduğu rapora göre; Almanya, İspanya, Fransa İtalya, İngiltere gibi ülkelerde protestoculara

Yazının Devamı

İsimsiz bir mezar!

7 Temmuz 2024

Yıl 1952...

Algıda seçicilik bu olsa gerek!

Ressam Abidin Dino’nun evini arayan polis eserlerinde yer alan Dino’nun imzasını orak-çekice benzetti.

Böylece çoğu seramik eserler, kutulara yerleştirilip “delil” olarak emniyete götürüldü.

Savcılık; Dino’nun seramiklerin üstündeki soyut çizimler ve attığı imzayla komünizm propagandası yaptığı iddiasında bulundu.

Abidin Dino yurtdışında ve bu gelişmelerden haberi yok!

Bilirkişi, Polis Koleji öğretim görevlilerinden oluşturuldu. Güzel sanatlar uzmanı olmayan bilirkişi heyetine Abidin Dino’nun öğretim üyesi, dilbilimci, çevirmen ve yazar olan eşi Güzin Dino karşı çıkınca, savcılık bu kez, aralarında ortaokul resim öğretmeni ve desinatör olan yeni bir bilirkişi heyeti tayin etti. Bu bilirkişi heyeti de “seramiklere orak-çekiç resimleri çizildiği” yönünde görüş bildirdi.

Seramikler içerisinde en kuvvetli delil ise bir çaydanlık!

Yazının Devamı

Netanyahu’nun son yemeği...

30 Haziran 2024

Yıl 2016. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aşırı sağcı politikalarını ve yolsuzluk iddialarını protesto etmek isteyen heykeltıraş Itay Zalait, Tel Aviv’de dört metre boyunda altın kaplama bir heykel yaptı. Rabin Meydanı’na diktiği heykelin adı: “Kral Bibi.” Zalait, Netanyahu’nun bu heykeliyle İsrail’deki ifade özgürlüğünün sınırlarını test etmeyi amaçladığını söyledi.

Heykel, İsrailliler arasında derin bir ayrılık yarattı. Netanyahu’nun diktatör olarak tasvir edilmesine bazıları öfkelendi, bazıları heykelin önünde alay ederek eğildi, bazıları da sopalarla vurarak devirmeye çalıştı. Heykel sonunda devrildi. Bazı İsrailliler heykelin kafasını ayaklarıyla ezip poz verdi ve “Bibi defol” sloganları attı. Zalait, kırılmış eserini bir kamyonetin arkasına yükleyerek meydandan ayrıldı.

Dönemin İsrail Kültür Bakanı Miri Regev, heykeli Netanyahu’ya karşı nefret söylemi olarak nitelendirdi ve devlete bağlılığını göstermeyen sanat kurumlarından devlet desteğinin çekileceğini açıkladı. Buna karşılık, Zalait

Yazının Devamı

Özür yoluyla adalet!

23 Haziran 2024

Dünya siyasetinde ‘özür dilemek’ dikkat çeken kolektif bir davranış biçimi haline geldi. Irkçılık, sömürgecilik, toplumsal mağduriyet ve demokratik olmayan davranışlar nedeniyle liderler hem kendi halklarından hem de diğer ülkelerden özür diliyor. Bu tutum, son dönemde dünya genelinde giderek yaygınlaşıyor. 

Geçtiğimiz günlerde İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, 1970-1991 yılları arasında 30 bin kişinin virüs bulaşmış kanla tedavi edilmesiyle ilgili raporun yayınlandığı günü, İngiliz devleti için utanç günü ilan etti, kurbanlardan özür diledi ve milyarlarca pound tazminat ödeneceğini duyurdu. Sunak’ın bu özrü, tarihsel adaletin sağlanması ve toplumsal iyileşmenin başlaması için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. 

Ülkeler ve siyasetçiler tarafından yapılan özürler, sadece geçmişte yaratılan mağduriyetlerin ya da hataların kabulü anlamına gelmez; aynı zamanda bu hataların tekrarlanmaması için bir taahhüt ve gelecekte daha adil ve barışçıl bir

Yazının Devamı

Hastam cerrahi robota emanet!

16 Haziran 2024

Devletler küresel krizlerle boğuşurken, teknoloji hızla ilerliyor. Kendi tarihini resetleyip teknolojiyle yeniden şekillenen dünyaya ‘kaldığımız yerden’ devam etmeyeceğimiz kesin. Örneğin, Çin’in 14 robot doktor ve hemşireyle günde 3 bin hastayı tedavi edebilecek kapasiteye sahip dünyanın ilk yapay zeka hastanesini açması, bu alandaki en çarpıcı örneklerden biri olmalı.

Daha da önemlisi, bu yılın ikinci yarısında hasta kabul edecek olan otonom tasarımlı Agent adlı bu hastane, hastalıkların teşhis ve tedavi yöntemlerini de kökten değiştirecek. Bu değişimi kavramak ve yapay zeka doktorlarının hız ve verimlilikte ne kadar ileri olduğunu görmek, dünyanın nereye doğru yol aldığının da önemli bir göstergesi sayılmalı.

Ayrıca, hastanede çalışacak olan robot doktorların girdikleri bir sınavda yüzde 93,06 gibi yüksek bir doğruluk oranına ulaşması, yapay zekanın insanlardan daha akıllı hale geleceği yönündeki tahminleri de kuvvetlendiriyor.

Yine de bu gelişmeler insan ve yapay zeka arasında bir iş birliği gerektiriyor. Mesela, 2000 yılından bu yana özellikle

Yazının Devamı

Türkiye Avrupa’nın kibrine darbe vurdu!

9 Haziran 2024

Yunanistan, 40 yıldır kültürel mirası olan Elgin Mermerleri’nin İngiltere’den iadesi için mücadele veriyor. İngiltere ise Osmanlı İmparatorluğu tarafından bağışlandığını iddia ederek bu eserleri vermeyi reddediyor. Türkiye, geçen ay yaptığı titiz bir araştırma sonucunda böyle bir bağışın olmadığını ortaya çıkardı.

Londra’daki British Museum’da sergilenen Elgin Mermerleri’nin çalıntı olduğunu ve iade edilmesi gerektiğini savunan Yunanistan’a, Türkiye’nin verdiği bu destek bazı medya organları tarafından önemli bir “itiraf” olarak nitelendirildi. Bunun itiraf olarak değerlendirilmesi doğru değil. Zira Türkiye’de Prof. Dr. İlber Ortaylı gibi birçok değerli tarihçi, Osmanlı İmparatorluğu nezdinde büyükelçi olan Lord Elgin’in (Thomas Bruce) bu eserleri çaldığını defalarca dile getirmişti.

Burada yeni ve önemli olan şu; Türkiye yaptığı araştırmalarla İngiltere’nin iddialarını çürüttü. Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı’nın, mermerlerin Osmanlı

Yazının Devamı

Toplumsal kültürde adap, görgü, terbiye

2 Haziran 2024

Bir ülkede siyaset yapma kültürü ne kadar önemliyse, toplumsal gerçekliği ele alış biçimi de o kadar önemli olmalı. Çünkü toplumlar sadece çatışmalar ve savaşlarla yok olmaz. Ahlaki ya da değerler bakımından toplumsal çürüme de bu ‘yok’ oluşa hizmet eder.

Bakın etrafınıza. Neye dönüştüğümüzü, giderek kabalaşan, nezaketini yitirmiş bazı yarışma programlarının içeriklerinde görebilirsiniz: Adap yok, terbiye yok, görgü yok!

Mesela yemek yarışmaları sadece yemeğin iyi olup olmamasını değil, misafirperverlik ve sofra kültürünü de yarışmanın bir parçası olarak sunmalı. Ancak, yarışmacıların ev sahibine az puan vermek için kasıtlı olarak çirkin ifadeler kullanması ve birbirlerini sürekli aşağılaması, kültürel değerlerin içinin boşaltılmasına neden oluyor. En önemlisi de sosyal ritüellerin bu şekilde çarpıtılması, toplumun bu değerlere olan inancını ve saygısını zayıflatıyor.

Yemek yarışma programlarında oturduğu sofradaki yemeğe sırf kazanmak için tiksinerek

Yazının Devamı