Berrin Cankat

Berrin Cankat

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Gazeteciler "5N1K" diyorlar. Haberin tam olması için, ne, nerede, ne zaman, neden, nasıl ve kim sorularının cevabını içermesi gerekirmiş.
Biz çocukken "kim, kiminle, nerede, ne zaman, ne yaptı, kim gördü, ne dedi" diye bir oyun oynardık. Herkes elindeki kâğıda bir isim yazar (kim); kâğıdı yazı görünmeyecek şekilde katlardı. Sonra kâğıtlar el değiştirir; bir isim daha yazılır (kiminle), sonra "nerede", "ne zaman" ... böyle giderdi.
Kâğıtlar açılıp okununca, komik rastlantılar olur, biz de, kızlı oğlanlı -biraz da müstehcen bir oyun oynamanın heyecanıyla- yerlere yatardık.
5N1K, beni aşar. Gelin, bizim oyunu oynayalım sizinle bugün...
Kim? Kemal Derviş!
Kiminle? En yakın çevresinden ünlü biriyle!
Nerede? Bir gazeteci dostunun evinde!
Ne zaman? Kameralardan kaçabildiği zaman!
Ne yaptı? Dış kaynak sorununu tartışmadı herhalde!!!
Ek iki soru daha:
Kim gördü? Berrin Cankat!
Ne dedi? Kemal Bey, amman şu sıralar düşmanlarının eline koz verme!

Bir haham ile bir papaz, trenle seyahat ediyorlardı.
Papaz, bir ara çantasından domuz jambonlu bir sandviç çıkardı ve hahama da ikram etti:
– Buyrun, paylaşalım.
– Olur mu! dedi haham. Dinim bana domuz yemeği yasaklar, biliyorsunuz!
Muzip papaz şaşırmış gibi yaptı:
– Yaa! Ne kadar güzel bir şeyi kaçırdığınızı bilemezsiniz...
Yolculuğun sonunda, trenden birlikte indiler.
Hahamı karşılamaya karısı gelmişti. Haham karısına sarıldı, öptü; sonra papaza döndü:
– Sizin karınız nerede? Karşılamaya gelmedi mi?
– Rica ederim! Biliyorsunuz, dinimiz bize kadınlarla birlikte olmayı yasaklar...
– Yaa! Ne kadar güzel bir şeyi kaçırdığınızı bilemezsiniz...

Önce lafımı söyleyeyim, niyesini sonra anlatırım.
Ben Nükhet Duru’nun yerinde olsam, değil bakımını üstlenmek, o adama baba bile demezdim. Baba olmak için doğurtmak yetmez. Hayvandan farkı olanlar için söylüyorum... Baba olmak için, çocuğa babalık yapmak lazım.
Beni, anamla yüzüstü bırakıp ortadan kaybolacaksın... Bir yatılı okula terk edip, haftalarca, ne soracaksın, ne göreceksin... (Anası neredeymiş bu arada?) Çocuk yaşımda sahneye çıktım diye, karakola ihbar edip, polis marifetiyle bekâret muayenesine götüreceksin... Sonra, beğenmediğin o şarkıcılıktan kazandığımla senin içki paranı ödemiyorum diye, beni bu sefer de Reha Muhtar’a şikâyet edeceksin.
Önce CNN Türk’te "Hakkıyla Sohbetöte seyrettim. Hakkı Devrim, Nükhet Duru’ya bu söylediklerimin hepsini bir güzel anlattırdı. Reha Muhtar’ın aklına da Hakkı Bey getirdi zahir. (Evini mahsus dağıtıp "Nükhet Duru’nun babası çöp-evde yaşıyor" dediler, iddiaları doğru mu, orasını ben bilemem; ama yok canım hiç yaparlar mı öyle şey, de diyemem.) Reha Muhtar, dolma gibi parmağını kameraya uzatmış "Nükhetciğim, bana kızma, kendine kız. O benim babam değil, senin baban!" diyordu... Hakkı Bey, kadıncağızı savunur mu diye bekledim, pek sesi çıkmadı.
Evet, ben Nükhet’in yerinde olsam, o adamın suratına bile bakmazdım. O yine insanlık yapmış!
Not. Bu Reha Muhtar denen zebellanın çoluğu çocuğu var mı Allah aşkına? Çocuk sahibi olmanın, baba olmanın ne anlama geldiğini biliyor mu, diye soruyorum.