Kral çıplak

13 Ocak 2010

İki kupa sakın ola kimseyi yanıltmasın, gerçekler apaçık ortada! Geçtiğimiz sezondan bir fark var mı?
Ya da hangi maçta keyif veren bir futbol ortaya koydu?
Kazanırken bile taraftarına ızdırap çektirmedi mi?
Tek fark, yeni transferler...
Ama futbol aynı!
Rüştü, Hakan sakatlandı, kalede kriz patladı. Krizi çözmek teknik adamın işidir. Murat Şahin gibi bir kaleci iki ay Ümraniye’de idmanlara çıktı...Elinin altında... Şimdi nerde ? Kasımpaşa’da...
Üstelik yok pahasına uçtu gitti Şahin?

Yazının Devamı

Yürek ister!

23 Aralık 2009

Denizli, göndereceği yabancı konusunda kararını vermemiş... Bize göre banko isim Tabata’dır. Ama onu göndermek mangal gibi yürek ister!

Mustafa Denizli, bu sezon da 30. haftayı işaret ediyor... Tecrübeli hoca, “ya şampiyon oluruz, ya biteriz” diyor şöyleşisinde... Bu tahmini tutar mı, tutmaz mı, bilemiyoruz... bildiğimiz bir tek gerçek Beşiktaş’ın bu oyun anlayışıyla, vasat yabancılarıyla ve taktik anlayışıyla şampiyon olması çok zor.
Denizli’yi anlamakta bazen zorlanıyoruz... Her maça tek santrforla çıkarıyor takımı. Beşiktaş, büyük takım, ki öyle... Neden her maça tek santrfor çıkar? Rakibe göre sistem olabilir ama her maça da tek santrforla çıkılmaz. Elinde Nobre gibi ofansif gücü yüksek bir oyuncu var, yedek kulübede oturtturuyorsunuz!
Devler Ligi’nden elenen, lige ve kupaya sarılan Beşiktaş’ta işler hiç de iyi gitmiyor. Fenerbahçe’yi, Trabzonspor’u yenen Beşiktaş son haftalarda kaybettiği puanlarla müthiş bir erozyona uğradı. Özgüven duygusunu da kaybeden Beşiktaş’ı hem lig hem kupada sıkıntılı günler bekliyor.
Beşiktaş’ta gönderilecek yabancı oyuncu konusunda papatya falları açılıyor şu sıralarda... Kimi Tello diyor, kimi de Tabata’yı işaret ediyor. Asıl irdelenmesi

Yazının Devamı

Lütfen saygı

5 Kasım 2009

Süleyman Seba, rekorları alt -üst etti, tribün baskısına hedef oldu, Beşiktaş defterini kapattı, evinin yolunu tuttu!
Serdar Bilgili verimli olacağı en iyi dönemde ‘hakaretler’ nedeniyle çabuk pes etti, köşesine çekildi!
Şimdi hedefte Yıldırım Demirören var.
Seçimlere şurada sayılı günler kalmış...
Demirören’i seversiniz sevmezsiniz, seçersiniz seçmezsiniz, başarılı ya da başarısız bulabilirsiniz.
Ama bir gerçek var ki, asla gözardı edemezsiniz.
Yıldırım Demirören seçilmiş bir başkandır.

Yazının Devamı

Golü kim atacak!

13 Eylül 2009

Beşiktaş üç farklı mağlubiyeti hak etti mi? Asla...
Galatasaray ürettiğini atıyor.
Ya Beşiktaş?
Bulduklarını kaçırmakta üstüne yok!
İyi oynayana değil, atana üç puan veriyorlar! İkinci yarıda topu oynayan, ofansta çoğalan Beşiktaş idi. Ne var ki, üretilenleri gole çevirecek bir krampon yoktu sahada!
Serdar Özkan, siz iki, biz üç diyelim. Hele iki ‘net’ pozisyon, atsa Galatasaray moralmen çökecek, her şey terse dönecek.
Nerdee?

Yazının Devamı

Güzel adam

21 Temmuz 2009

Taçsız Kral Metin Oktay, Arap Yusuf Tunaoğlu ve Güzel Adam Vedat Okyar... Yıllarca aynı ortamda  çalıştık, aynı havayı kokladık, onlar yazı, ben haber peşinde koştum. Düşünün bu üç efsane oyuncuyu önce tribünlerden izliyorsunuz, sonra onlarla birlikte çalışma şansını yakalıyorsunuz.
Üçü de güzel adamdı. Bu üç güzel adamın ortak yönleri ise üçünün de Beşiktaşlı olmasıydı... İster inanın, ister inanmayın, Metin Oktay ağabeyimin siyah-beyazlı renklere olan aşkını anlatırken, gözlerinin dolduğuna tanıklık edenlerdenim.
Dün sabah cep telefonum çaldı, Vedat Okyar’ı kaybettiğimizi öğrendim, yıkıldım...Yusuf ağabeyi yarın ölümünün dokuzuncu yılında anacağız, güzel adam Vedat Okyar’ı da bugün toprağa vereceğiz. Pazar günü ise bir diğer Beşiktaş’lı meslekdaşımız Orhan Şengürbüz kardeşimizi son yolculuğuna uğurladık. Bu nasıl bir rastlantıdır?
Vedat ağabey, içimizden biriydi... Futbolculuktan gelmenin verdiği avantajı yorumlarında müthiş kullandı, yıkıcı

Yazının Devamı

Bravo Volkan

6 Haziran 2009

Hedefi Dünya Kupası finalleri olan bir ekibi, bu tip hazırlık maçlarında fazlaca eleştirmeye oldum olası karşıyımdır. Lig bitmiş, adaleler yorgun, bu faktörlere bir de yoğun transfer trafiğini eklersek, böylesi bir tabloda mükemmeli aramak biraz lüks olmaz mı? Kaldı ki ay - yıldızlı ekibimizin iskelet kadrosunda yer alan birçok oyuncu da yok.
Diyeceksiniz ki bunlar mazaret mi? Elbette, hayır... Ne var ki, Fransa güçlü bir ekip. Hem topu ayağa oynuyorlar, hem ofansta çoğalıyorlar, hem de presle rakibi boğuyorlar.
Buna karşın ilk yarıda rakibimizin aradığı ama bulamadığı iki net pozisyon yakaladık. Hele Arda’nın kaçırdığı inanılmazdı. Anelka’yı tutmakta zorlandık. Penaltı yaptıran ve kırmızı kart gören İbrahim Üzülmez’i ipe çekmek yanlış olur. Anelka Üzülmez’den kurtulsaydı, zaten goldü. Peki, Gökhan Zan ya da Hakan Balta neredeydiler? Üzülmez’in o pozisyonda kademeye girmesi bile başarıdır. Hatası, takımını on kişi bırakması.
Tüm bu handikaplarımıza karşın, oynama ve kazanma isteğimizin üst düzeyde olması en

Yazının Devamı

Tarihi gol

25 Mayıs 2009

Süper Lig’de oynanan futbolu, beğenin, ya da beğenmeyin... Böylesi bir ligi kişisel ben anımsamıyorum... Düşünün ligin bitimine bir hafta kaldı, şampiyonun adını bir türlü koyamadık... Böylesi bir heyecanı bize yaşatan zirve ortaklarını kutlamak gerekir. Ligin altındaki yaşam savaşına ne demeli! Böylesi bir yangını da hatırlamıyoruz.
Adı üstünde ne de olsa derbi... Ama ne derbi? Maç gitti, geldi...
Avrupa’yı kovalayan Galatasaray mücadeleyi hiç bırakmadı...  Gol attı, fırsatlar yakaladı, ne var ki final paslarında yeterli beceriyi gösteremedi ve sahada yenik ayrılırken, umutlarını son haftaya taşıdı.
Gelelim Beşiktaş’a... Sahaya bir türlü ağırlığını koyamadı. Bobo’nun golüyle öne geçerken, rakibine çok pozisyon verdi, özellikle Baros iki net pozisyonu gole çevirse, Beşiktaş’ı zirve yarışında hüsrana uğratması işten bile değildi. Arda’nın etkili oyununu Galatasaray skora yansıtamadı. Beşiktaş skora oynadı dersek daha doğru olur. Böylesi bir yarışta, böylesi bir baskı altında Beşiktaş’tan iyi

Yazının Devamı

Bobo kopardı

14 Mayıs 2009

Bobo, tipik bir forvet mi, yoksa değil mi? Kimine göre ‘iyi’, kimine göre ‘vasat’, kimine göre ehhh! Tartışılması da doğal! Sağı-solu belli olmuyor! Ne zaman atacağı, ne zaman kaçıracağını asla kestiremezsiniz! İlk yarıda bir pozisyon kaçırdı ki, atsa belki de maç kopacak.
Aynı Bobo, ikinci yarıda öyle ‘muhteşem’ bir gol attı ki, inanılmaz. Pozisyon hem çaprazdan, hem de zorluk derecesi bir hayli yüksek... Öyle bir vurdu ki, kaleci Volkan Babacan’ın yapacağı hiçbir şey yoktu, inanın. Yine aynı Sambacı, Yusuf’un soldan getirip, penaltı noktasına kestiği topu kafayla kaleye yollarken, maçı kopardı, Fenerbahçe’nin 26 yıllık kupa özlemine de ‘set’ çekti, hem de geceye damgasını vurdu.
Sadece Bobo mu? Holosko ve Tello... Tello, Delgado’nun görevini fazlasıyla yerine getirdi. Hem orta sahayı iyi yönlendirdi, hem de oyunu rakip alana yıktı. Holosko’ya ayrı bir parantez açmakta yarar var. Kim ne derse desin, Beşiktaş’ın en iyilerinin başında geliyor. Bir bakıyorsunuz forvette, bir bakıyorsunuz

Yazının Devamı