Hiddink de görüyordur

30 Mayıs 2010

Onlar Afrika’nın, biz ise 2012 eleme grubunun provasını yaptık... Onlar hedefi yakaladılar, biz dışarda kaldık... İşin asıl üzücü yanı bu... ABD’nin kadrosunda neredeyse bir takıma yakın oyuncu Avrupa’da top koşturuyor... Buna karşın ABD öylesine kapasitesi yüksek bir takım asla değil... Finallerde üst turları yakalamaları çok zor...
ABD kampını dün noktaladık... Hiddink, bir yanda iskelet kadroya monte edeceği kramponları arıyor, diğer yanda eleme grubumuzda uygulayacağı oyun sisteminin detayları üzerinde duruyor... Kuşkusuz bu arayışta Oğuz Çetin, Hiddink’in adeta eli-ayağı konumundadır... Ortaya çıkacak ideal kadro ve oyun sisteminde Oğuz Çetin’in de müthiş katkıları olacağı gerçeğini de yadsımamak gerekir.
ABD asla bizim ayarımızda bir takım değil... Adı üstünde, hazırlık maçı... Skordan çok takımın ortaya koyduğu futbol ve yenilerin performansı bizi ilgilendiriyor... Milli Takım’ın en büyük sıkıntısı, tartışmasız savunmanın solundadır bizce. Çağlar Birinci, zorluk derecesi yüksek eleme maçlarında o yükü kaldırır mı, kaldırmaz mı, tartışılır... Nitekim, dünkü maçın ilk yarısında ABD tüm kanat bindirmelerini bu alandan gerçekleştirdi.

Ders çıkarmak önemli
Caner, Çağlar,

Yazının Devamı

Bir avuç dolar için!

27 Mayıs 2010

Eleştiri yaparken, ne bir kuruma, ne de bir kişiye asla önyargılı olmam. Hele hele haberciliğimizde yalan - dolanın yeri yoktur...
Gördüğümüzü yazarız, duyduğumuzu araştırırız, kılı-kırk yararız, sayfalarımıza taşırız.
Milli Takım’ın ABD’deki kampındaki aksaklıkları yazdık diye gönül koyanlar var!
Sanki sürekli antrenman sahalarını biz değiştirdik, sanki trafiğe biz takıldık, sanki stadı biz şaşırdık, sanki gündüz maçlarını biz organize ettik!
Bu takım, ülkemizin en büyük takımıdır beyler...
Takımı bir yerlere götürürken titiz olacaksınız, bizler gibi kılı - kırk yaracaksınız!
Yoksa eleştirilere de açık olacaksınız...

Yazının Devamı

Kazanma arzusu

23 Mayıs 2010

Dünya Kupası Finalleri’ni kaçırmışız, şimdi yeni bir hedefe, yani Avrupa Şampiyonası’na odaklanacağız. Ne var ki ilk maça daha aylar var. Futbolcular ligden yeni çıkmışlar, hem fiziksel, hem de zihinsel yorgunlukları üst düzeyde...
Böylesi bir tabloda kalkıp, ay-yıldızlı futbolcuları ABD’ye getirmek de nereden çıktı?
Finallere katılırsınız, su götürür, eee o da yok!
Oyuncular tatil yapmadan, milli dava uğruna gıklarını çıkarmadan ABD’ye geldiler. Onları bu özverilerinden dolayı kutluyoruz.
Böylesi bir tabloda kalkıp, futbolcuları eleştirmek biraz ayıp olur...
Kaldı ki hazırlık maçlarında skor tabelasıyla pek işimiz olmaz!
Neticede adı üstünde hazırlık maçı...

Yazının Devamı

Gerçek şampiyon

17 Mayıs 2010

Üç, hatta dört büyüklerin arasından sıyrılmak, hem ekonomik güç, hem yıldız oyuncular, hem de mangal gibi yürek ister... Dört büyüklere bakın... Taraftar çoğunluğu onlarda, yıldız kramponlar onlarda, ekonomik güç deseniz maşallahları var!... Bursaspor, mütevazı kadrosu ve de ekonomisiyle, zirvenin en büyük ortakları arasındaki yerini bileğinin hakkıyla aldı. Yarışta sürpriz iş kazalarına uğradı, ne var ki ne Sağlam, ne de öğrencileri inançlarını sonuna kadar korudular, asla pes etmediler.. Lige hem heyacan kattılar, hem de şampiyonluk umutlarını son maça taşıdılar... Kolay değil elbet, böylesi stresi taşımak, mutlu sona ulaşmak, üç büyüklerin arasından sıyrılıp, şampiyonlukla kucaklaşmak, kupayı Anadolu’nun mütevazı kentine taşımak...
Helal olsun Bursa’ya... Helal olsun Sağlam’a... Helal olsun yeşil - beyazlı oyunculara... Helal olsun, bu zorlu yarışta takımlarını bir an olsun yalnız bırakmayan, onlara en kötü gününde bile destek olan taraftarlarına...
Onlar müthiş bir zoru başardılar...
Onlar, dört büyüklere adeta ‘ders’ verdiler...
Onlar Anadolu’dan bir şampiyonun çıkacağını kanıtladılar...
Onlar Anadolu’nun çığlığı, sessiz azınlığın temsilcisiydiler...
Onlar TÜRK bir

Yazının Devamı

Güneşi balçıkla sıvamayın

8 Mayıs 2010

Beşiktaş’ın fotoğrafı çok net... Ekonomik kriz ve yabancı mezarlığına dönmüş bir Ümraniye!
Yönetim kanadı şartlar ne olursa olsun, ilk etapta ekonomik krizi çözmek zorunda.
Vergi borcundan direkten dönmüş bir Beşiktaş var ortada!
Bu fotoğrafta hem yönetimin, hem de teknik kadronun işi bir hayli zor kuşkusuz.
İşte Rıdvan (nazara geldi), işte Necip, işte Atınç... Bırakın dış hatları, biraz rotayı altyapıya ve de iç hatlara çevirin...
Risk alın, gençleri yukarıya taşıyın, işe yaramaz yabancı transferlere sünger çekin!
Ümraniye’deki köklü değişimle ilgili en büyük görev Denizli’ye düşüyor.

Yazının Devamı

Bizim tribün!

3 Mayıs 2010

Senaryo üretmekte elimize kimse su dökemez! Öyle sanal senaryolar yazarız ki, kendimiz bile inanırız!
Seyircisizlik, dünkü mücadelede sessizliği de beraberinde getirdi. Gözlerimiz maçta, kulaklarımız bizim tribündeydi.
Bazıları meslektaşlarımız, bir bölümü de sanırım, bizim tribüne ‘kaçak’ girmiş, futbolseverlerdi.
İbrahim Toraman’ın golünden sonra bir cümle, bizi şaşırtı:
“Ne de olsa, Sivaslı, onlar için oynuyor”...
Şaşırdık, sadece bakmakla yetindim...
Ne var ki aynı Toraman’ın 58 numaralı formayı çıkarıp, 20 numarayı tercih etmesi ne çabuk unutuldu! Ne yani, Toraman gol atmayacak mı? Maçın devre arası, yani sigara molasında da Diyarbakır’ın bu duruma düşmesi tartışıldı.

Yazının Devamı

Kuş kaçtı!

19 Nisan 2010

Denizli hocaya bir şeyler olmuş!
O gözü kara, o cesur hoca gitmiş, yerine başkası gelmiş!
O nasıl kadro, o nasıl bir sistem? Elde ne var, ne yok tüm savunmacılar ilk on birde!
Tello özgür, Bobo ilerde tek forvet... Yani, önce ‘durdur’, sonra ‘vur’ mantığı....
Peki, kiminle hücum oynayacaksın, kiminle pozisyon üreteceksin, sizi zirve yarışında tutacak üç puanı nasıl kazanacaksınız?
Sistem tuttu mu? Aslaa...
Beşiktaş ilk yarıda Fenerbahçe’yi ne durdurabildi, ne de vurabildi! Vurmayı bir kenara bırakın, ilk yarıda fark yemesi işten bile değildi.

Yazının Devamı

Zor olacak

27 Ocak 2010

Tribünler boş, sanırsınız ki Beşiktaş cezalı! Bir avuç vefakar, cefakar taraftar maçı bırakmış, başka işlerle uğraşıyorlar! Kah başkanlarına laf atıyorlar, kah kongre üyelerine mesaj gönderiyorlar! Belli ki onlar da takımdan umutlarını kesmişler.
Nasıl kesmesinler?
Özgüven duygusunu tamamen yitirmiş, kupada safdışı kalmış bu Beşiktaş, sezon sonunu nasıl getirecek biz de merak ediyoruz?
Tamam, formalite maçı... İlk 20 dakika içerisinde 3-0’lık bir farkı bulmuşsun, bir avuç taraftar senden daha çok gol beklerken, iki gol yiyip maçı zora sokuyorsun.
Rakip şeker gibi! Farkı da bulmuşsun, bu maçı kazanırken bile zorlanıyorsanız varın gerisini siz düşünün.
Nihat’ın Holosko’nun asistiyle attığı golden sonraki fotoğrafı irdelenmeye değer... Topu kucağına alan, daha sonra formasını öpen Nihat’ın bu sevincinin ardında kuşkusuz bir isyan yatıyordu. Attığı gol elbette önemli. Ama size tur getirmiyorsa ne önemi var ki... Adama sorarlar, “Daha önce neredeydiniz?”
Denizli, gençlere şans vererek doğru bir iş yapmış. İlk yarıda savunmanın göbeğinde olan Necip, hücumda ön liberoda görev yaptı. Kumaşı iyi ama biraz telaşlı... Fena da oynamadı. Kalesine attığı gol onun en büyük şanssızlığıydı.

Yazının Devamı