Lider Beşiktaş’ta, Sergen Hoca’nın dediği gibi, “Biri geliyor, biri gidiyor...” Eee bir de kart cezaları var, malum!
Demek istediğim, o yokmuş, bu yokmuş fark etmiyor... Kartal’ın oyununda değişen bir şey var mı? Aslaaa...
Tüm handikaplara karşın Kartal sahaya çıkıyor, topunu oynuyor, üretiyor, kaçırıyor, ama kimsenin de gözünün yaşına bakmıyor! Önüne gelen her türlü engeli bir bir aşıyor. Yol temizliyor, yol...
Yani Kartal, ŞAMPİYONLUĞA kanat çırpıyor. Helal olsun Sergen Hoca ve oyuncularına...
Süper Lig’de klasman hesabı yapan Hatayspor da öyle yabana atılacak ekip değil asla.
Hele bir forvet hattı var ki, Boupenza, Akintola ve Diouf... Ama dünkü maçta sınıfta kaldılar, sınıfta!
Niye mi?
Lider Beşiktaş, eksikmiş, forvetsizmiş, inanın hiç fark etmiyor! Larin yedek, Aboubakar meydanda yok! N’Koudou, Gökhan Töre, hatta Ghezzal var kardeşim!
Rizespor, Bülent Uygun ile müthiş bir çıkış yakaladı, tehlike bölgesinin uzağında. Bu tabloya rağmen Kartal maça müthiş baskıyla başladı, ilk yarıda oynu adeta tek kaleye çevirdi.
Öyle ki 5 dakika içinde 3 net pozisyon üretti. N’Koudou, ardından Ljajic ve son olarak Gökhan harika şutlar attılar, ama topu filelere gönderemediler. Onlar elbette atmak istediler, ancak kaleci Gökhan o 5 dakikaya müthiş kurtarışlar sığdırdı, kutlamak gerekir.
Dedik ya, Kartal için forvet olsa da, olmasa da pek fark etmiyor. Asist kralı Ghezzal sahadaysa, korkmayın. Adam müthiş bir yetenek, 16. dakikada N’Koudou’ya attırdığı golü, kaç kişi çalımladığını gördünüz mü? N’Koudou’ya sadece dokunmak kaldı.
Kısacası baskı ve pres var, üretim var, ama Kartal tek golle bu yarıyı kapadı. İlk yarıda özellikle Atiba ve Gökhan Töre’nin ceza alanı içinde şut
Bir ata sözümüz var, sosyal hayatımızda da sıkça kullanırız.
“Her şerde bir hayır vardır”...
Açılımı ise kısaca ‘kötümserliğe’ kapılmamak...
Evet, bu atasözü şu sıralarda tam da Beşiktaş’la çok örtüşüyor. Kritik maçta karamsarlığa kapılmadılar, mücadele ettiler, karşılığını da üç puanla aldılar.
Şampiyonluğa oynayan Kartal son haftalarda kredisinden yediği gibi, bir çok oyuncusunu da kaybetti! Cenk Tosun, Aboubakar ve Larin, yani üç golcü tribünde, maçı izlemekle yetiniyordu! Artı Kartal’ın savaşçısı Atiba da yoktu!
Sergen Yalçın, ‘bir eli balda, bir eli yağda” olmadı hiç bir zaman! O kısıtlı ve alternatifi az olan kadroyu nereden alıp, nerelere getirdiğini de asla unutmayın emi! Elinizi biraz vicdanınıza koyun, gerçekleri görün, sonra eleştirin!
Sergen’in maç önü konuşmalarını izlediniz sanırım, “Eksik de olsak, 11 kişiyle çıkar aslanlar gibi oynarız” dedi, haklı da çıktı...
Bir atasözümüz var, “Kol kırılır, yen içinde kalır” diye... Futbolumuzun köklü kulüplerinden Galatasaray’ın ilkeleri bunun üzerine kuruludur, başka kulüpler için de geçerlidir bu ilke...
Son gelişmelere bakıyorum da, bu ilkenin yerinde yeller esiyor adeta! Ne kol kaldı, ne yen?
Sayın Başkan Mustafa Cengiz’in GS TV’de geçen hafta yaptığı takıma dönük açıklamaları izlerken ağzım bir karış açık kaldı!
- Haysiyetiniz ve şerefinizi hatırlayın...
Adres neresi, Florya! Yani “Yan gelip, yatıyorlar” diyor... Bu cümle futbolcuların yanı sıra direkt Fatih Terim’e mesaj niteliğini taşıyor!
- Donk’un seks partilerinden bıktık, futbolcular doğru dürüst antrenman yapmıyor, akşam parti, sabah idman...
Bu cümleleri kapalı kapılar ardında söylüyor başkan! Ne oluyor, sonunda o söylemler gizli kalmıyor, medyaya sızıyor.
Süper Lig’in lideri Beşiktaş’ın, ilk yarısını, isteksiz, coşkudan ve mücadeleden yoksun, şut atamadan bitirdiği bir maçı anımsayan var mı? Bence yok!
İstatistikler topla oynama oranı Kartal’ı işaret ediyor. Etse ne olur, etmezse ne olur arkadaş! Dişe dokunur bir pozisyon, bir şuta yansımıyorsa -ki öyle- topu al istersen evine götür!
Elbette, son haftalarda ligde müthiş saha sonuçları elde eden bir Sivasspor var. Tamam, topa en fazla sahip olan Kartal, ancak üçüncü bölgeye üretim getirmemesinin temelinde, ev sahibi takımın alan daraltması en büyük faktördür. Yani, sürekli sahasında pas yapan, topu kanatlara oynayan Beşiktaş, ofansa dönük reaksiyonu gösterme olanağı bulamadı, atılan her top rakipten döndü. Atiba’nın forvet arkası oynatılmasına da doğrusu bir anlam veremedim.
Valla eğri oturacağız, doğruyu söyleyeceğiz; Sivasspor hem alan daralttı, hem de pozisyon üretti Kartal’a oranla... Erdoğan yakaladığı fırsatı kullanamadı. Peki, Gradel’e ne demeli? Müsait pozisyonda topu file yerine auta gönderdi!
Kartal
Hani VAR’ı hedefe koyanlar (!), ne kadar işe yaradığını dün bir kez daha gördük. Oğuzhan topla ceza alanına girdi, topu kurtardı, Badji’den sıyrılamadı! Halis Özkahya mı? Tabi ki ‘devam’ dedi. Üstelik pozisyona da fazla uzak değildi. Neyse ki, VAR’ın radarına takıldı, hakem izledi, beyaz noktayı gösterdi. Ya VAR olmasaydı, buz gibi penaltı arada kaynayıp gidecekti!
Şimdiii, Kartal’ın golcülerinden Larin topu istedi, N’Koudou, kendinden emin, topu aldı gitti, penaltı noktasına götürdü. Ne yani, Larin kavgamı etsin? Kibarlık yaptı! N’Koudou, penaltıyı kaçırdı, daha doğrusu kaleci kurtardı! Mahalle maçında bile böyle penaltıyı kaçıranı döverler...
Ghezzal var, Atiba var, Larin var, var oğlu var! Niye N’Koudou, Sergen Hoca? Penaltı atışlarında herkes kafasına göre mi takılıyor, pek anlayamadım.
Beşiktaş kaldı ki daha ilk dakikalarda baskıyı kurmuş, at o penaltıyı, hem rakibin direnişini kır, hem de moralini sıfıra indir... Böyle fırsat kaç kere gelir, arkadaş?
Sanırım futbolcular, Ankaragücü’nü başka takımlarla
Erol Bulut gitti, Emre Belözoğlu tribünden sahaya indi...
Valla, futbolun içinde yoğrulan, meşin yuvarlakla haşır - neşir olan bir fotoğrafın tribünde oturması, başka bir göreve soyunması zorlukların en büyüğüdür, kuşkusuz...
Kimden mi söz ediyoruz?
Elbette Emre Belözoğlu’ndan...
Sportif direktörlük tabii ki iyi bir görevdir, bunu tartışmaya bile açmam. Gelin görün ki, onun futbola, meşin yuvarlağa olan tutkusunu, hırsını, kazanma arzusunu bilmeyen yoktur, sıkça söyleşi yaptığım ender isimlerden birisidir.
Konuya bu açıdan bakarsak, o elbisenin Emre Belözoğlu’nun üzerine hiç oturmadığını hep gözlemledim, hani bıraksanız sahaya inecek, formayı kapacak! Neyse ki, Erol Bulut’tan boşalan göreve geldi, spor kıyafetini kaptı, asıl yeri olan sahaya döndü...
Üç maçta iki galibiyet, bir beraberlik, eder size yedi puan..
Beşiktaş’ın Alanyaspor galibiyetine abuk-subuk yorumlar yapıldı, bir dizi senaryolar yazıldı!
Peki, o senaryoların peşinde koşanlar, dünkü maçı izlediniz mi?
Oğuzhan’ın attığı gole baktınız mı? Szumski, kapadığı köşeden golü yedi bu birrr!
Emrah’ın neredeyse kırk pastan attığı şutu gördünüz mü? Ersin, falsolu ve sert gelen topu tutma sevdasına kaçtı, elinden kaçırdı, gitti gol oldu bu ikiiii!
Bu iki gole ne diyeceksiniz, eyyy Kartal’ın Alanya galibiyetine ‘gölge’ düşürmeye kalkanlar!
İşte futbol, böyle bir oyundur, kapadığın köşeden golü yersin, tutmaya kalkarsın, elinden kaçar gider gol olur.
Anlatabildik mi?