Beşiktaş’a kurada Bayern Münih çıktı ya, neredeyse karalar bağlayacağız! Yorumcusu, gazetecisi, sokaktaki futbolsever öyle bir kara tablo çiziyorlar ki, şaşırmamak elde değil...
Olabilir, çıktı, ne yapalım? Oturup ağlayacak halimiz yok. Artı, dünyanın sonu mu geldi arkadaşlar? Tamam, çıkabilecek en güçlü takım çıktı, doğru... Ne var ki Beşiktaş’ın gruptan namağlup çıktığını da asla unutmayalım, öyle birilerinin sandığı gibi Kartal, çantada keklik değildir.
Bir deyimi karamsarlara anımsatmak isterim, “Ummadığınız taş baş yarar” arkadaşlar... Üstelik ilk maçında orada olması, benim penceremden avantajdır.
Dememiz o ki, Devler Ligi’nde oynadığı futbol ve de topladığı puanlarla ülkemizin gurur kaynağı olan Beşiktaş, Bayern Münih’e kafa tutacak hem tecrübesi, hem de kalitesi var, merak etmeyin! Valla ben sizler kadar umutsuz değilim. Tam tersi iyimserim.
Beşiktaş’ın güçlü ve de ofansif oynayan takımlara karşı daha başarılı olduğunu lütfen göz ardı etmeyelim. Buna bir de konsantrasyonu eklersek, Kartal kolay lokma olmayacaktır bence.
Eee bunun bir de İstanbul ayağı var. Bayern Münih’in o muhteşem seyircimiz önünde, eli-ayağı dolaşmayacağını kim garanti edebilir? Bunun içindir ki, oturup
Galatasaray derbisinde farklı galibiyetle iç hatlara dönüş yapan Beşiktaş’ı bu kulvarda tanımakta zorlanıyoruz artık! İki kulvarda farklı bir performans ortaya koyan Kartal’ın ligimizde çektiği sıkıntılıların temelinde konsantrasyon eksikliği yatıyor bizce. Devler Ligi’nde yakaladığını gole çeviren Beşiktaş, aynı başarıyı maalesef ligimizde gösteremiyor! Örnek mi, o kadar çok ki, hangisini yazsak... Düşünün iç hatlarda en fazla rakip kaleye şut atan Beşiktaş, golü bulamayan yine Beşiktaş!
Cenk Tosun iki net pozisyon yakaladı ikisini de atamadı! Alın size Oğuzhan karşı karşıya kaldı, zor olanı yaptı, topu dışarı attı! Hani o mesafeden isteseniz topu dışarı atamazsınız arkadaş! Bu beceriksizlik falan değil, konsantrasyon eksikliğidir konsantrasyon! Bir de topu sürekli kanatlardan oynama isteği... Tamam kanatları da kullan, ama topu biraz da yere indirin, hep yüksek, hep havadan nereye kadar? Dememiz o ki, merkezi de kullanın, kapalı savunmaları daha rahat açarsanız, ne dersiniz?
Umut Bulut, Kayseri’nin en etkili oyuncusudur arkadaşlar... Arayan, atan, attıran, savunmayı yıpratan böylesi bir kramponu boş bırakmayacaksınız, hatta nefes aldırmayacaksın Tosiç kardeş! Bir gol attı, bir
Futbol, her yönüyle sabır ve de destek gerektiren bir oyundur. Süper Lig’de 14.haftayı geride bıraktık, yani 20 haftalık bir maraton takımları bekliyor.
Bu uzun soluklu yarışta, her an, her şey değişebilir, futbolun güzelliği de burada yatıyor zaten. Ne oldu? Lige fırtına gibi başlayan puan farkı yakalayan Galatasaray, koltuğu bir anda Başakşehir’e teslim etti. Başakşehir ve Abdullah Avcı, övgüyü de alkışı da hak ediyor, zirveyi iyi futbol oynayarak yakaladılar, şansla falan değil...
Devler Ligi’ndeki ülkenin gururu Beşiktaş, ezeli rakibini farklı yenerek, zirvede esen rüzgarları bir anda tersine çevirdi. Artı oynadığı futbolla taraflı-tarafsız herkesin beğenisini kazandı Beşiktaş.
Nereye varmak istiyoruz, puan cetveline bakın, bir çok takımın ‘şampiyonluğa’ ortak olduğunu görüyoruz. Şu anki fotoğraf, kora kor bir zirve mücadelesinin en büyük habercisidir bence...
Süper Lig’in favorilerini biliyoruz da, şampiyon hangi takım olur? Valla öyle ortaya çıkıp, “Biz oluruz” falan demeyin. Yanılırsınız, hüsrana uğrarsınız, ummadığınız taş başınızı yarar! Bunun sert hava şartları var, ocak, şubat ve mart ayları var, beyler! O sert iklimde bakalım, hangi takımlar fiziksel olarak ayakta kalacak?
E
Hakemlerimiz yoğun eleştiriler nedeniyle belli ki baskı altındalar, pozisyonları süzmekte zorlanıyorlar. Evet haftanın derbisinde tecrübeli hakemlerimizden Fırat Aydınus’un ilk yarıda Fernando’nun Oğuzhan’ı düşürmesini es geçmesini onun klasına yakıştıramadık! Diyeceksiniz ki dokunmuyor. Hayır temas var, buz gibi penaltı! Üstelik pozisyon Aydınus’un burnunun dibinde! Artı Gomis’in Tolgay’a dirsekle vurması sarı karttı, onu da vermedi Aydınus! Ters korner kararlarını da pas geçemeyiz. İlk yarıdaki en büyük hatası penaltı pozisyonuydu.
Galatasaray’ın hocası İgor Tudor çift forvet eleştirilerinden belli ki etkilenmiş, yani fabrika ayarlarına dönmüş. Cim-Bom’un ilk yarıda savunmasına yaslanmasını asla yadırgamadık, doğruydu. Yani önce Beşiktaş’ın baskısına set çekmek ve kontra toplarla pozisyon üretmek. Aslan’ın bu oyun düşüncesini Cenk Tosun’un birinci dakikada rafa kaldırması işten bile değildi, kaçırdığı pozisyona kendisi de şaşırdı! İlk yarıda baskılı oynayan Kartal, rakibine oranla etkili ve üretkendi. Futbol kalitesi mi, ehhh işte...
Feghouli, bu yarıda en net gol pozisyonu yakaladı dersek abartmış olmayız.
İkinci yarı mı? Valla gözlerimize inanamadık! Derbide hiçbir takımın bu
İçimiz, dışımız Süper Lig olmuş. Varsa, yoksa sürekli bu kulvardaki gelişmeleri yorumluyoruz köşemizde... Buna biraz da Devler Ligi dahil oluyor. Peki, Türkiye TFF 1.Ligi’nde neler oluyor, oradaki başarıları niye görmemezlikten geliyoruz?
Burada da kıyasıya bir yarış söz konusu... Lider Ümraniyespor’u, Ankaragücü, Giresunspor ve Rizespor, izliyor... Aradaki puan farkı öyle aman- aman kapatılmayacak gibi değil.
Derdimiz, yerli hocaların başarılarını buraya taşımak, onları hatırlatmaktır. Bayram Bektaş, İsmail Kartal, Metin Diyadin ve İbrahim Üzülmez şimdilik bu yarışta söz sahibi takımın yerli hocaları...
Bektaş, Beşiktaş’ta futbolcu ve efendiliğiyle öne çıktı, şimdi Ümraniyespor’da teknik direktör olarak görev yapıyor ve lider... Onu bir puan eksisiyle Ankaragücü’nün hocası İsmail Kartal kardeşimiz izliyor. Kartal’ın, son sekiz maçta tek mağlubiyeti yok, alkışlıyoruz. Üçüncü sırada Giresunspor ve hocası Metin Diyadin... Rizespor ise dördüncü sırada ve başında İbrahim Üzülmez var.
Bu arkadaşlarımızı hem futbolculuğundan, hem de sosyal hayatımızdan tanıyoruz. Ancak arkadaşımız diye torpil falan yaptığımız yok. Onlar bu hatırlatmayı fazlasıyla hak ediyor. Hatta geç bile kaldık.
Kendileriyl
Temposu ve de stresi yüksek Devler Ligi’nden, iç hatlara dönüş yapmak ve oyuna konsantre olmanın zorluğunu bilenlerdeniz.
Beşiktaş’ın dünkü oyunu bu tabloyla çok örtüşüyor. Buna bir de Pepe’nin ısınırken sakatlanmasının yanı sıra Tosic ve Medel’in cezalı oluşunu eklersek, iki puanlık kaybı doğal karşılayanlar olabilir.
Artı Şenol Güneş, antrenmanlardaki çift kale maçlarında dahi yan yana dahi gelmeyecek Mitrovic-Necip ikilisini çaresizlikten yan yana oynattı. Ne var ki, Necip sakatlanıp çıkıncaya kadar iki kritik pozisyona set çekti, Mitrovic de sırıtmadı. Oyuna giren Fatih de hocasını mahçup etmedi.
Karşılaşmanın tamamına baktığımız zaman topla oynama yüzde 72, Beşiktaş’tan yana... Bu da Malatya’nın savunmasına çok adamla yaslandığının en büyük göstergesidir. Buna karşın Beşiktaş bu özelliğini pozisyon üretimine yansıtamadı, sadece Negrado’nun kafa şutunda üst direkte patlayan net bir pozisyonu var, hepsi o kadar... Malatya da Sadık’la bir pozisyon yakaladı, o da direğe takıldı.
Şartlar ne olursa olsun, sakatınız, cezalınız fark etmez, siz büyük takımsanız -ki Beşiktaş öyle- o duvarı aşacak, pozisyon üreteceksiniz. Üç puanı getirecek golü ya da golleri bulacaksınız arkadaş... Eee
Başlığa takılıp, iki teknik adamı kantara koymak gibi bir niyetimiz yok.
Şenol Güneş, kariyerine tarihi bir başarı ekledi, Devler Ligi’nden lider olarak çıkan ilk Türk takımı oldu. Helal olsun. Başkanı, yönetimi, futbolcuları, Ümraniye’deki tüm emekçileri gönülden kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.
Gordon Milne de üç yıl üst üste şampiyon olarak Beşiktaş’ın tarihine geçen bir başka teknik adamdır. Nereye varmak istiyoruz; evet Şenol Güneş, Kartal’la iki yıl üst üstte şampiyon olarak iç hatlarda kariyerinde zirveye kanat çırpıyor. Devler Ligi’nde rekor kırdı, İngiliz meslektaşı Gordon Milne’nin rekorunu da egale edebilir. Bu şansı da yüksek bizce.
Ne var ki, iç hatlarda ligin 12. haftasındaki tablo, bu yarışın kıran kırana geçeceğini gösteriyor. Elbette Beşiktaş, liderin dört puan gerisinde olmasına karşın, tecrübesi ve kalitesiyle diğer rakiplerine oranla büyük avantajı var. Hele iç saha maçlarında bir tribün gücü var ki, adamın elini ayağına dolaştırır, alimallah... Kartal’ın son yıllardaki başarısında diğer bir faktördür tribün kalabalığı... Benzetme yerindeyse, her maçta sahanın içindeler. Bir takımla oynamadıkları kaldı, en büyük alkışı da onlar hak ediyor bence...
T
Pepe’nin kumaşını tartışacak halimiz yok, adam savunma için yaratılmış, havadan, yerden geçebilene aşk olsun. Porto maçı varken, Pepe ile yoruma girmek nereden çıktı, demeyin sakın... Uzun zamandır onunla ilgili düşüncelerim vardı, bir türlü yazma fırsatı bulamadım... Real Madrid’den, Beşiktaş’a yelken açan Pepe sert futbol yapısıyla ünlendiğini herkes biliyor....Kartal’a gelirken, bu yapısıyla bizleri hep huylandırdı, “canlı bomba” benzetmesi nedeniyle... Ne var ki, Pepe ülkemizde tam tersi bir grafik çiziyor, sanırsınız ki sinirlerini cerrahlara tek tek aldırmış, sertlikten uzak, tamamen topa odaklanmış... Bu yapısıyla, Şenol Güneş’in gözdeleri arasında ilk sırayı alıyor, alkışı da fazlasıyla hak ediyor. Pepe dün Aboubakar’a bırakın adım attırmayı, nefes alacak fırsat bırakmadı. İyi ki varsın Pepe..
Fanatik değiliz, ne var ki Beşiktaş ülkemizi Avrupa’da temsil ediyor, oynadığı futbol ve topladığı puanlarla gurur kaynağımız olmaya devam ediyor. Her türlü övgü ve alkışı fazlasıyla hak ediyor... Valla, Beşiktaş bu kulvarda bir başka oynuyor. Bırakın tribünlerin dolmasını, sokaktaki diğer renklere gönül verenleri de televizyona kilitliyor adeta, herkes evine kapanıyor, Kartal’ın