13.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
GEÇEN yazımızın başlığında sözünü ettiğimiz kara bulutlar, SPK Başkanı Ali İhsan Karacan'ın beklenen kararlarını almasıyla borsada fırtınaya dönüştü.
Karacan'ın kararlarını özetleyelim:
A. İşlem Sınırlamaları:
1- Borsa üyeleri bir defada özsermayelerinin % 25'inden büyük hisse senedi alım satım emri veremezler.
2. Bir günde toplam olarak özsermayelerinin 4 katından fazla hisse senedi alım satımına aracılık işlemi yapamazlar. (Bu piyasada en riskli iş olan underwriting (halka arza taahhütlü aracılık) işlemlerinde bu sınır özsermayenin 10 katıdır).
B. Sermaye Sınırlamaları:
1- Halen mer'i SPK Tebliği gereğince aracı kurumların 5 milyar lira olan asgari sermaye şartı,
- En basit alım satım aracılığı için50 milyar lira
- Repo işlemleri yapanlar için50 milyar lira
- Halka arza aracılık (underwriting dahil)10 milyar lira
- Portföy yöneticiliği için10 milyar lira
- Yatırım danışmanlığı için 5 milyar lira
---------
125 milyar lira
Demek ki bu faaliyetlerin hepsini yapan borsa üyelerinin 125 milyar lira sermayeye ihtiyacı var. 125 milyar rakamı, bankaların kuracakları aracı kurumların asgari sermayesidir. Ona uymaya çalışılmış.
2- Her şube için 10, her acenta için 20 milyar TL gerekiyor. Bankalar kendi kuracakları aracı kurumlara bütün şubeleriyle acentalık yapabildikleri halde bu yükümlülükten muaf bulunuyorlar.
3- Bu sermayenin % 80'i Hazine bonosuna yatırılarak bloke ediliyor.
4- Bütün bunları tamamlamak için sadece 6 ay süre veriliyor.
Bu kararlar en az 50 - 60 aracı kurum için soykırım anlamı taşıyor. Nedenlerine inelim:
1- Getirilen işlem kısıtlaması borsanın KOBİ'leri olan küçük ve orta ölçekli aracı kurumları giderlerini karşılayamaz hale getirecektir.
2- Asgari sermaye şartı halen mer'i SPK Tebliği'ne göre 5 milyar liradır. Bunu birdenbire 125 milyar liraya çıkarmak fahiş bir taleptir. Hukuka saygılı bir idarenin bunu şimdiye kadar kademe kademe gerçekleştirmesi gerekirdi.
Bu parayı bulamayan küçük aracı kurumlar kapanacaktır. Kaç aracı kurum sahibi kendisinin ve çocuklarının geleceğini bağladığı işyerini kaybedecek, ne kadar yatırım, personel, bilgisayar vs. sokağa atılacak, bunu da düşünmek gerekir.
3- Aracı kurumların yarıdan fazlası 1990 - 91 yıllarında SPK'nın izniyle kurulmuştur. Sayıları fazla ise bunun sorumluluğu SPK'ya aittir.
4- Bu aracı kurumlar kurulur kurulmaz kendilerini Körfez Savaşı'nın içinde buldular. 1991 - 92 - 93 böyle geçti. 1993 sonuna doğru piyasa açılırken 1994 Ocak krizi her şeyi altüst etti. Sadece 1995'te para kazandılar. 1996 Kasım'ından itibaren ise seçim ve hükümet krizleri piyasayı bunalttı. Şimdi tam piyasa hareketlenirken ortaya yeni bir kriz çıkıyor.
5- 5 milyarlık asgari sermaye şartının getirildiği tarihte bu önemli bir paraydı. Bunu enflasyon ve enflasyonu gözönüne almayan vergi sistemi eritti.
6- Aracı kurumlar sermaye buldular diyelim. Karacan'ın "Düzenlemesi" (ne demekse) bu sermayenin % 80'inin Hazine bonosuna yatırılarak Takasbank'ta bloke edilmesini gerektiriyor. Yani, sermayeniz var, kullanamıyorsunuz.
7- Hepsi bu kadar mı? Hayır.
Hazine bonosuna yatırdığınız sermayeniz size % 100 faiz getirse, bunun yarısını Kurumlar Vergisi olarak devlete vereceksiniz. Diğer yarısı size mi kalıyor? Hayır. Temettü dağıtırsanız onun da yarısı vergiye gidiyor. Oysa enflasyon % 85'tir. Demek ki her yıl % 60 içerdesiniz. Birkaç yıl içinde sermayeniz sıfır.
8- Hepsi bu kadar mı? Hayır.
"Düzenleme" her yıl asgari sermaye miktarını yeniden değerleme katsayısı oranında artırmanızı öngörüyor.
Yani, her sene hem 7. maddedeki kaybınızı telafi edeceksiniz, hem de sermayenizi yeniden değerleme oranında artıracaksınız. Peki siz aracı kurumunuzu ticaret yapıp para kazanmak için mi kurdunuz, yoksa sürekli dipsiz kuyuya para atmak için mi?
9- Hepsi bu kadar mı? Hayır.
Talep edilen asgari sermayeyi kendi kaynaklarınızdan bulamadınız, ama sermayedar ortak buldunuz diyelim. Yani ortağa % 40'tan fazla hisse devrettiniz mi, bu defa sermayenizi 3 ay içinde 850 milyara çıkarmak zorundasınız. Bu rakam da yeniden değerleme katsayısına ve ayrıca % 50 blokaja tabi.
Buna, "iyi planlanmış sistematik zulüm"den başka ne denir?