Çağdaş Ertuna

Dubai’nin en temel özelliği her şeyin “en” olması.En büyük AVM, en yüksek bina, en pahalı araba, en zenginler...

Tek ölçü bu.

Bir şehri şehir yapan tarihi doku, kültürel miras gibi değerler yok.

Çölün ortasında sonradan yaratılmış, yeni ve yapay bir yaşam alanı olduğu için.

Şimdi aynısını İstanbul’a yapıyoruz.

Nasıl bir tarihi hiçe sayarak.

Bırakın şehrin tarihini, her birimizin kişisel tarihinde bile AKM’nin, Emek Sineması’nın, Açıkhava Tiyatrosu’nun ne kadar önemli yeri var.

Açıkhava’sız yaz olur mu?

Gözümün önünden gitmiyor, H&M’in lüks markalarla işbirliği yaptığı koleksiyonların lansmanında yaşanan izdiham.
Hiç ummadığınız isimler kuyruklara giriyor, birbirlerini itip arzu ettikleri kıyafetlere uygun fiyatlara kavuşmaya çalışıyor. Böylece lüks markaların tasarımcıları artık daha çok kişiye ulaşabiliyor, lüks demokratikleşiyor.
Tabii moda ve lüks demokratikleştiğini iddia ettikçe, tüketim çılgınlığı arttıkça, alışverişkolikler de vahşileşiyor.
‘Doğru isim önemli’
Şimdi alışverişkolikleri vahşileştirecek benzer bir yerli örneği de Koton’un yaz koleksiyonunda görüyoruz, Boho Loves EM for Koton Beachwear.
“Koton olarak moda dünyasının önemli tasarımcıları ile iş ortaklığına giderek müşterilerimize özel koleksiyonlar çıkarmaya son derece önem veriyoruz. Bu tarz yenilikçi projeler, markamızın vizyonunu genişlettiği gibi, aynı zamanda müşterilerimizi de ulaşılması zor olabilecek tasarımlarla buluşturmamızı sağlıyor. Tabii yenilikçi adımlar atarken de doğru isimlerle işbirliğine gitmenin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.” diyor Koton Yönetim Kurulu Başkanı Gülden Yılmaz.
Bu yaz seçtikleri tasarımcı Elif Mısırlı.

Şu anki durumumuzu özetleyen tek bir kelime var, o da hayal kırıklığı.

İkincilik de önemli başarı, Euroleague’de Final Four’da finale kalmak da önemli. Ama fanatik Fenerbahçe taraftarı Yıldırım Özdemir haklı, buraya kadar geldikten sonra ikincilik kesmiyor hiçbirimizi.

Birinciliği hak ettik, özellikle de aradaki farkı bu kadar başarıyla kapattıktan sonra.

Haksızlıklara karşı, hakemlere rağmen, büyük mücadele verdikten sonra...

Maç sonrası derin bir üzüntü var, Levent Kızıl’dan İbrahim Kutluay’a hep birlikte

değerlendiriyoruz durumu.

Avrupa şampiyonluk ligine ev sahibiyiz

Euroleague Final Four, Türk Hava Yolu ve Doğuş Holding’in sponsorluğu sayesinde Avrupa şampiyonluk liginde ev sahibi gibi hissetmemizi sağladı.

Nişantaşı’nın en sakin sokaklarından Atiye Sokak’ta başladı değişim. Atiye Sokak’ta The House Cafe’nin ilk günleri mumla aranır oldu kısa sürede. Art arda açılan kafeler, barlar derken gürültü ve kalabalık semt sakinlerinin evlerinden, dükkanlarından taşınmasına bile neden oldu. Bakınız Gönül Paksoy.

Özenti yerler farklı bir kitleyi de semte getiriyor

Şimdi benzer bir değişim Nişantaşı’nın ara sokaklarında yaşanıyor. Topağacı’na inen yollarda, Teşvikiye Camisi’nin arkasında kalan dar sokaklarda yürümek giderek zorlaşıyor çünkü her köşebaşı yeni bir mekan tarafından tutulmuş durumda. Yeni mekanların açılması semt sakinlerini de sadece başta heyecanlandırıyor.

Mahallede hâlâ Zihni, Touchdown, Buz, Biber gibi bir döneme damga vuran mahalle barlarının yerini almayı başaran bir yenisi gelmedi henüz. Bugünlerde onlara en yakın mahalle mekanı havasındaki yer ise Mim Kemal Öke Caddesi’ndeki Delicatessen.

Yeni mekanlara duyulan heyecan mahalle sakinleri için çok kısa sürede bitiyor. Nedeni basit; semtin dokusuna ve sakinlerine uymayan özenti yerler, düğüne gidermiş gibi süslenip gezen farklı bir kitleyi de beraberinde getiriyor semte. Bunu yaparken de ara sokaklardaki gürültünün yanında bir de

Contemporary Istanbul’un Aralık Derneği ile birlikte Sofa oteldeki sergisiyle başlıyoruz çarşamba gecesine.
Rabia-Ali Güreli ve Elif Dürüst-Şirin Yalçın’a tam 52 sanatçı eserleriyle destek oldu.
Bu sergideki eserlerin satışından elde edilecek gelir Suriyeli ve Kilisli çocuklar için Kilis’te yapılacak okulun inşaatına aktarılacak.
Biz erken saatlerde ayrılırken bile eserlerin çoğu satılmıştı.
Lale kartlılar İKSV’de buluştu
Sergiden sonra Şişhane’ye Saigon’a geçiyoruz, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın Siyah ve Beyaz Lale Kart sahipleri için verdiği davete katılıyoruz.
İKSV’nin gündemi yoğun, bir yanda Venedik Mimarlık Bienali hazırlıkları yapılıyor, bir yanda şu anda halen devam etmekte olan Tiyatro Festivali var.

İlk işini daha üniversitede öğrenciyken kurdu, okuldaki diğer öğrencilere çamaşır hizmeti vererek.
Kısa zamanda 1 milyon dolar ciro yaptı ve işi ortağına sattı.
Daha sonra Survivor’a katılmaya karar verdi.
Survivorcılar onu kardeş yarışma ‘The Amazing Race’e yönlendirdi, 1 milyon dolarlık büyük ödülü birkaç dakikayla kaçırdı.
Sonra yatırımcılardan para toplayarak bir reality şov TV kanalı kurdu, Robert Murdoch Fox Reality Channel ile rakip gelince pes etmek zorunda kaldı.
60 milyon ayakkabı
Daha sonra Arjantin’de tatilde bir kadından hoşlandı, onu etkilemek için ihtiyacı olan çocuklara ayakkabı yardımı yapmaya giderken yanında gitti, asıl etkilenen kendisi oldu.

Kahve zincirleri, her köşe başına açılan ‘cafe’ler ve üçüncü dalga kahveciler derken iyice değişti kahve tercihlerimiz.
“Sade mi şekerli mi?”den “Sade mi sütlü mü?” sorusuna geçtiğimiz günler çoktan geride kaldı.
Filtre kahveler, americanolar, latteler, mochalar artık soya / badem / fındık sütleriyle tercih ediliyor.
Onların bile sade, light, çikolatalı, çilekli gibi sonsuz seçenekleri var.
Ara öğün olarak tercih edilen kahvelerin yanı sıra sanki öğünleri espressoyla tamamlamazsak bünyede bir eksiklik oluyor, sanki her daim kültürümüzde espresso varmış gibi. Tabii bunda en çok espresso makineleri etkili oldu.
Kapsülleri yerleştirip tek bir tuşla kahve yapmak kolayımıza geliyor, bir cezvenin başında karıştıra karıştıra beklemeye tahammülümüz yok.

İstanbul yiyecek-içecek dünyasında son zamanlarda beni en çok heyecanlandıran işbirliği İtalyan şef Carlo Bernardini’nin Bankalar Caddesi’ndeki Vault Karaköy’ün terasında açtığı pop-up restoran Karletto.

Akdeniz ve Türk mutfağından lezzetleri, İtalyan usulü meze “cichetti” seçenekleriyle sunan bir menü var. Menüde soğuk cichetti’ler arasında trüflü bal ve ricotta, pancar topları, kimyon ve yeşil elma cipsi gibi tatlar dikkat çekiyor. Sıcaklarda Karletto’nun taglioni’si öne çıkıyor. Tatlılarda ise bir Kuzey İtalya klasiği olan Aperol Spritz sorbe halinde yorumlanıyor ve balzamik içinde bekletilmiş çileklerle birlikte sunuluyor.
Restoran bu hafta sessiz sedasız açıldı ama açılış kutlaması, After Eight Party, 12 Mayıs Perşembe akşamı yapılacak. Her hafta yerli ve yabancı misafir DJ’ler de olacak.

Venedik’ten Circus’a