BOY VERME, OY VER!

5 Ağustos 2014

“Fenerbahçe maçına 7 binden fazla vatandaş gitti ama Cumhurbaşkanlığı seçimleri için oy kullanmaya bin kişi bile gelmedi.”
Bunu ben söylemiyorum, Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçisi Mehmet Dönmez söylüyor. Danimarka’da oy verme işleminin son gününde, oy kullananların sayısının bini bulmaması üzerine...
Önceki gün öğrendik; yurtdışındaki 2 milyon 722 bin 981 seçmenden sadece 178 bin 959’u randevu alabilmiş ve oy kullanabilmiş. Bu da demek oluyor ki, seçmenlerin sadece yüzde 5’i oy kullanmış. Kalan yüzde 95’i ise oy kullansaydı, sonuç ne olurdu konusunda, hiçbir fikrimiz yok. Olmayacak da.
Büyükelçi Mehmet Dönmez “İlgi, beklenenin çok altında. Bugün 4’üncü gündeyiz ve oy kullananların sayısı bine ulaşmadı. Üzüntü duydum. Bugün de fazla vatandaş gelmedi. 30 bin seçmen bulunan Danimarka’da daha çok oy kullanılması gerekirdi.
Vatandaşlarımızın bazılarının izinde olması bazılarının da randevu alamamış olması, katılımı düşürdü ama Fenerbahçe-Sevilla maçına 7 bin kişinin katıldığını düşünürsek seçime biraz daha fazla katılım beklerdik” diye boşuna açıklama yapmıyor.
Büyükelçi haklı; izinde ya da tatilde olanlara bakacak olursak Türkiye’de yaşayan seçmenlerin de bir kısmı oy

Yazının Devamı

SON KURBAN AKYAKA

4 Ağustos 2014

Benzetmeyi severiz, her anlamda. Yıllarca Bodrum’u St. Tropez’ye benzetmek istedik. Hatta birkaç yıl önce başarılı işletmeciler itinayla açıkladı. Metin Fadıllıoğlu; “Bodrum St. Tropez gibi olmalı” dedi, Babyloncular ise “Çeşme’nin Ibiza’dan bir farkı olmamalı” dedi.
Bu yolda emin adımlarla ilerlendi; her koya bir beach club konduruldu, gece kulüpleri sıra sıra dizildi. Uluslararası restoran zincirlerinin şubeleri de heyecanla
getirildi. Marinalarla da mega yat sahipleri tavlandı.

Bodrum, Çeşme bitti!
Oysa Bodrum da, Çeşme de kendi hallerinde zaten güzeldi; St. Tropez’ye ya da Ibiza’ya benzemeleri gerekmiyordu. Oralara giden turist zaten sırf onlara benziyor diye bize gelmeyecekti. Bize özgü bir şeylerimiz vardı, onları ön plana çıkarmalıydık ama her zamanki gibi değerlerini bilemedik işte. Başkasına benzemeye çalışmak yine ağır bastı. Komşunun tavuğu yine bize kaz göründü.
Peki ama sonuç ne oldu?

Yazının Devamı

Yunan adaları bayram etti

3 Ağustos 2014

Bayram tatilimiz en çok Yunan ekonomisine yaradı, Yunan adalarını itinayla istila ettik. Bu vesileyle küçük bir Yunan adaları turuna çıkıyoruz bu hafta...

Kos’taki bir restoranın sahibi “Sizi bilmem ama bize bayram oldu gerçekten” diyor. Hayır, Türklerin meşhur uğrak yerleri Simi’deki Manos, Leros’taki Mylos ya da Mikonos’taki Nammos’un sahiplerinden değil bunu söyleyen. Malum, bir yer tutturduk mu suyunu çıkarana kadar vazgeçmeyiz. Çok memnun kalmasak bile tanınıyorsak, “Her zamankinden mi?” diye karşılanıyorsak hemen müdavimi oluruz oranın. Ama artık birkaç adadan fazlasını kalkındırıyoruz. İşte o yüzden irili ufaklı her
Yunan adasında en sıradan işletmeciden bile böyle sözler duymak mümkün. Bayramda Bodrum’a 1.5 milyon kişi gitmiş, Yunan adalarına gidenleri
tahmin edin artık. Akın akın gidilen Yunan adalarında minik bir tura çıkıyoruz. Bodrum’dan Kos’a,
Leros’tan Marathi’ye, Delos’tan Mikonos’a uzanıyoruz.

Yazının Devamı

YÜZÜMÜZÜ GÜLDÜRDÜ

2 Ağustos 2014

Bodrum sıcağında; tatilin ortasında, yarımadanın olabilecek en uç noktasında, bitmek bilmez bir trafiğe rağmen tam 5 bin 500 kişi vardı; D- Marin Turgutreis’te.
Hayır, Yalıkavak’taki gibi dünyaca ünlü restoran zincirleri de değil, herkesi bu yaz sıcağında buraya toplayan...
Tam tersine; Turgutreis marinada yeme-içme imkanları çok sınırlı. Turgutreis’i diğer bölgelerden ayıran en büyük fark, Uluslararası Klasik Müzik Festivali.
Festival, önceki gece Fazıl Say konseri ile başladı. Fazıl Say olmasaydı, bu kadar kalabalık da olmazdı. Say, festivalin 10. yılı için ‘Hermias-Yunus Sırtındaki Çocuk’u besteledi ve eserin dünya prömiyerini gerçekleştirdi.
Konser öncesinde festivalin sanat yönetmeni Yücel Canyaran ile bir araya geldiğimizde “Provalarda hepimiz ağladık” diye özetledi eseri. Doğrusu, ülke gündemi bu haldeyken istediğimiz son şey ağlamaktı. “Biz artık kahkahalar atmak istiyoruz. Ağlamaya tahammülümüz kalmadı” dedim.
Söz konusu, bir Bodrum efsanesi olunca gerekirse ağlayacaktık oysa...

Yazının Devamı

KiLiT iKi KELiME: ROLEX VE iFFET

30 Temmuz 2014

Ve ide-al erkeğin tarifi geldi.
“Erkek dediğin slimfit (dar kesim) gömlek gi-yer, Maserati’ye biner, Rolex takar. Her türlü müziği dinler, ayrıca dinletir. Kendisini sürekli hafızada tutmak için kalıcı, zarif hediyeler alır!”
Biz daha tarifi özümsemeye çalışırken, Cengiz Semercioğlu’na beklenen açıklama; ideal erkeği araba, saat ve verdiği hediyelerle özetleyen Ebru Şallı’nın sevgilisi Sinan Akçıl’dan geldi.
Noktasına, virgülüne dokunmadan paylaşıyorum:
“Melek kalpli, kutsal kadınımın anlatmaya çalıştığı şu: Benim taktığım, kullandığım saatin adını vermiş bilerek... Üstüne de hafızalarda yer bırakacak hediyeler vermeli demiş. Bu hafızalarda kalacak hediye de onun için yazdığım ve Funda Arar’ın seslendirdiği 'Hafıza' şarkısı... Yani Ebru tek cümlede söylediği üç şeyle sadece beni anlatmış. Genç bir erkek olarak tabii ki bu açıklama çok hoşuma gitti, tek adres olarak beni göstermesine bayıldım...”

"İFFET ÇOK ÖNEMLİ"

Yazının Devamı

iYi BAYRAMLAR!

29 Temmuz 2014

K umsalda bir şezlonga uzanmışım. Güneşin batışını izliyorum; denize yansıyor. Tam karşımda denizin üstündeki bir salda orkestra çalıyor.
Klasik müzik... Fethiye’de Hillside Beach Club’dayız. Yanımda en yakın arkadaşım, elimde bir kadeh şarap. İşte gerçek huzur.
Prof. Erol Erdinç yönetimindeki Hacettepe Oda Orkestrası.
Vivaldi’den ‘Dört Mevsim’ ile başlıyor, Mozart’tan ‘Küçük bir Gece Müziği’ ile devam ediyor ve finali Carlos Gardel’den ‘Por Una Cabeza’ ile yapıyor.
Artık bir yaz klasiği olmuş; denizde klasik müzik konserleri her yıl burada yapılıyormuş.
İlk defa denk geliyorum. Şöyle bir etrafıma bakıyorum. Herkes ellerinde akıllı telefonlar bu anı kaydediyor, kimisi başkalarıyla paylaşmak ve mümkün olduğunca çok ‘like’ almak için kimisi de bakıp bakıp hatırlamak için.
İster istemez elim telefona gidiyor, kayıt tuşuna basıyorum. Ne için olduğunun bir önemi yok aslında.

Yazının Devamı

Sıcak rekabet sürüyor

27 Temmuz 2014

Son birkaç yıldır yazın sorusu belli: “Tatil için Bodrum mu, Çeşme mi?” Bayram tatilinde hangisine gideceğine hâlâ karar vermemiş son dakikacılardansanız kendi karşılaştırmanızı yapabilmeniz için bilmeniz gerekenleri sıraladık...

Bodrum

Nerede yemek yemeli?

Balıkçı da var, Japon mutfağı da

Kabuklu deniz ürünlerini seviyorsanız
Orfoz sıranın en tepesinde. Arkasından Kocadon geliyor. Maki otelde açılan Flamingo’da şef
Emre Şen’in yemekleri çok beğeniliyor. Balıkçılarda ise Gümüşlük’teki Mimoza’nın yeri ayrı. Bodrum’da Japon mutfağı isteyenler için ise yazın sürprizi: Nobu. Robert De Niro ve şef Nobu Matsuhisa’nın restoran zinciri Yalıkavak Palmarina’da, geçen yılki Loft’un yerinde. İddialı yemeği: Miso soslu siyah morina balığı ama en çok konuşulan ise 900 liralık Kobe beef’i.

Yazının Devamı

ANLAMAK ÇOK MU ZOR?

26 Temmuz 2014

Mahallenin buluşma noktasındayız... Her zaman müzik çalan yerde, bu akşam müzik yok. “Ulusal yas nedeniyle” diyorlar, hemen ardından da ekliyorlar: “Bugün son gün.”
Yahudi bir arkadaşımın, mekanın işletmecisiyle konuşmasına kulak misafiri oluyorum, tamamen iyi niyetle bir espri yapıyor, “Saat 24.00’te yeni gün başlamış sayılıyor mu?” diyor. Yakından tanıdığı işletmeci cevabı yapıştırıyor, “Sen İsrail’e git!”
Aslında büyük kavga çıkabilecek bir gerilim bekleyenler oluyor.
Oysa ikisi de gülüp geçiyor, çünkü kimse kimseye düşman değil aslında ve kimse kimsenin söylediğinden alınmıyor, bozulmuyor. Ortada iyi niyet olduğu biliniyor.
Tamam, Gazze’de olanlara hepimiz üzülüyoruz. Sadece Müslümanlar değil, Yahudiler de üzülüyor. Onların da canı yanıyor, belki de hepimizden daha fazla...
Çünkü onlar hem ölen çocuklara üzülüyor, hem de öldüren taraftan sanılmaya.

Yazının Devamı