Onun kadar işini aşkla yapan ve hayatını tamamen işine adayan çok az kişi gördüm... Almanya’dan kalkıp, Şanlıurfa’nın bir köyüne yerleşip, eşi Çiğdem Hanım’la birlikte gece gündüz demeden Göbeklitepe için çalıştı. Bir sürü akıl almaz zorluğa rağmen...
Her ölüm zamansız ve erken ama bazı ölümler daha da erken geliyor insana işte. Göbeklitepe kazı başkanı Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt’inki gibi.
***
Göbeklitepe’yi en son geçen ay Demet Sabancı Çetindoğan ve Çiğdem Simavi’nin kurduğu Ortak Nesiller Entegrasyonu (ONE) Derneği üyeleri ile birlikte ziyaret etmiştim. Şanslıydık, Klaus Schmidt ile birlikte gezebildiğimiz için.
19 YILLIK EMEĞİ VAR
İndirimler son hızla devam ederken sonbahar-kış sezonu için hazırlıklara başlamak mümkün. Biliyorsunuz, artık modada tek doğru yok. Her şeyin moda olduğu bir dönemdeyiz ama yine de her sezon olduğu gibi bu sezon da öne çıkanlar var. 2014-2015 sonbahar-kış modasına hakim olmak isteyenlerin bilmesi gerekenler:
* Pelerin-panço: Bu kış her gardıropta olması gereken yegane parça. Yeni alacaklara hatırlatalım; öne çıkan renkler bordo ve toz pembe.
* Arada kalmışlara midi: Evet, artık modada her boy var ama bu sezon dizin bir karış altında biten eteklere daha çok rastlayacağız. Aynı zamanda minilere de doymaya devam edeceğiz.
* Omuzlar açık: Sezonun dekoltesi; ya omuzlarda ya da derin yırtmaçlarla bacaklarda.
* Günün her saatinde sabahlık: Elbiselerde ve paltolarda sabahlık gibi duran belden bağlanan rahat modeller öne çıkıyor.
* Deri ve kadife: Bu kışın öne çıkan iki malzemesi. Özellikle deri her haliyle sezona damga vuracak.
* Puf efekti: Bomber ceketler ile herkes olduğundan daha kilolu görünmeye aday. Diğer yandan da tam tersini isteyenler için, kısa üstler ve taytlar da sezonun olmazsa olmazlarından olduğunu hatırlatalım.
Her seçim öncesi hatırlayacağım bir tiyatro oyunu: Dot’un ‘Dövüş Gecesi’. Bir seçim simülasyonu. Elinizde kumandalar, önce kendinizi tanıtıyorsunuz; yaşınızdan, gelir durumunuza kadar kutucuklarla kendinizi özetliyorsunuz. Sonra da sahneye çıkan 5 aday arasından seçim yapmaya başlıyorsunuz.
İlk izlenim önemli tabii.
Hiç düşünmeden sırf yakışıklı diye Serkan Altunorak’a oy verenler oluyor. Sonra en çok oy alan aday da, en az oy alan aday da kendisini anlatıyor.
Derken bir sonraki oylamada sonuçlar değişmeye başlıyor.
***
En hırslı ve vahşi olan, bir numaraya yükseliyor, neredeyse yüzde 50 oy alıyor.
Kalan yüzde 50, diğer dört aday arasında bölünüyor.
Bodrum’daki fahiş fiyatlar karşısında bir süre sonra hissizleşiyorsunuz. Yüksek rakamları duya duya alışıyorsunuz. İşte size dev hizmet. Bodrum’da bir günde minimum para harcayarak nasıl maksimum piyasa yapılacağının sırrı...
ekiz milyon avroluk evler, gecesi 1000 avroluk oteller, 150 lira giriş ücretli plajlar (bu fiyata yeme-içme dahil değil, şezlong ve havlu ücreti sadece), 39 liralık lahmacunlardan sonra 145 liralık salatalar, havaalanından Türkbükü’ne 120 liralık taksi ücretleri... İşte Bodrum’un en popüler mekanlarında fiyatlar böyle.
Bodrum’da duyduğunuz rakamlar karşısında bir süre sonra pahalılık algınız değişiyor. Plaja ayakbastı ücreti olarak
75 lira alan bir mekanın fiyatını 125 lira olarak değiştirmesine sevinebiliyorsunuz. Nasıl mı? Bu yaz Bodrum’da da plajlar aynı Çeşme’deki gibi şezlong ve havludan para kazanmaya başladı. Eskiden giriş ücretini ödüyor, bu rakamla da içeride istediğinizi yiyip içebiliyordunuz. Şimdi sırf giriş ücreti alan yerler arttıkça, bir mekan fiyatını yükseltse bile, bu parayı harcama imkanı tanıyınca paramız boşa gitmiyor hissiyatıyla size bir iyilik yapılıyormuşçasına anlamsız bir şekilde mutlu oluyorsunuz.
Bodrum’daki rakamlar
* Nobu Matsuhisa ile Robert de Niro’nun sahibi olduğu Nobu; New York, Londra, Milano, Monte Carlo, Moskova, Tokyo, Miami, Malibu, Las Vegas, Cape Town, Dubai’den sonra şimdi de Bodrum’da açıldı.
Bu kış Nobu’nun İstanbul Edition Hotel’de açılacağı konuşuluyor ancak henüz Nobu ya da Palmarina’dan konuyla ilgili bir açıklama yok...
Nobu, yemekleri ve servis ekibiyle diğer 30 şubeden farklı değil. Tek kötü yanı, marinanın en çok rüzgar alan köşesinde yer alması. Fiyatlar gözünüzü korkutmuyorsa, ıstakozlu salatanın 145 lira olduğunu hatırlatalım, şefin tavsiyelerine geçelim:
Black Cod Miso (Morina Balığı, Yuzu Miso Sos ile), New Style Salmon (Somon balığı, New Style Sashimi), Rock Shrimp (Mini Karides Tempura, Tereyağlı Ponzu Sos ile), White Fish Tiradito (Deniz Levreği, Tiradito), Yellowtail Jalapeno (Akya Balığı Sashimi Jalapeno Biberli) ve Sashimi Salad (Karışık Sashimi Salatası, Matsuhisa Soslu)...
***
* Yalıkavak’taki Palmarina’nın bu yaz Nobu’dan sonra bir sürprizi daha var, Palmarina Yacht Club bayramdan hemen sonra açılıyor. Böylece tekne sahiplerinin sosyalleşebileceği ayrı bir yer de olacak. Monako Yat Kulübü’nün örnek alındığı yat kulüp ile Yalıkavak
Her tatilde dönüp dolaşıp tekrar okuduğum bir kitap: Anthony Bourdain’in ‘Kitchen Confidential’ı. Boşuna Sunday Times, tam 14 yıl önce yazılan bu kitap için “Stephen King romanından bile daha sürükleyici” demiyor. Dünyayı gezen, her yemeği deneyen ve bunları ‘No Reservations’ adlı TV programı ile bizimle paylaşan Anthony Bourdain, kitabın bir bölümünü restoranlarda yemek yemeyi sevenlere tüyolar vermeye ayırmış.
Bourdain’in önerilerini sizin için derledim. Bakalım bu listeyi okuduktan sonra dışarıda nasıl yemek yiyeceğiz?
MİDYE RESTORANDA YENMEZ!
Dışarıda yemek yemek için en iyi gün salı ve perşembe. Ürünler taze, ekip pazar günü dinlenmiş ve hafta arası, hafta sonu gibi müşteriye turist muamelesi yok.
2014 yazından yıllar sonra hatırlanacak tek bir konser olacaksa, işte o konser bu gece!
Efsane rockçı Neil Young ilk defa Türkiye’ye geliyor, hem de Crazy Horse ile.
50 yıllık bir müzik kariyeri var Crosby, Stills, Nash and Young’ın üyesi Neil Young’ın. Kendisi Eddie Vedder’dan Grohl’a, Jack Johnson’dan Jack White’a farklı nesillerden müzisyenlerin de idolü.
Neil Young, sık sık albüm yapıyor. En son albümü ‘A Letter Home’ kendi halinde çalıp söylediği cover şarkılardan oluşuyor.
Willie Nelson’dan ‘On The Road Again’, Bruce Springsteen’den ‘My Hometown’, Bob Dylan’dan ‘Girl From the North Country’, Bert Jansch’dan ‘Needle of Death’ albümde öne çıkanlardan.
Young, son albümünü şöyle anlatıyor: “İnsanlar eskiden, doğrudan vinile kayıt yaparlardı ve sonra arkadaşlarına üzerinde not olan bir kayıt gönderirlerdi. Benim yaptığım ise bütün bir albümü bu şeyin üstüne kaydetmek. Bu kulağa eski gelen bir kayıt çünkü 70 yıl önce müzik kaydeden bir cihazın üstüne kaydedildi. Bu ucuz olduğu ya da iyi olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece eski olduğu anlamına geliyor...”
* Bodrum’da en iyi yemek hâlâ Orfoz’da.
Bozburun’da Selçuk-Güneş Bozçağa’nın yıllar önce açtığı Orfoz, artık kapandı ama neyse ki oğulları Çağrı ve Çağlar’ın Bodrum’da açtığı şube hâlâ aynı kalitede devam ediyor.
Bu yaza kadar Halikarnas’a doğru giderken küçücük bir yerdeydi, şimdi taşındı. Yeni yeri Zeki Müren Müzesi’nin hemen yanında. Eski müdavimlerden yeni yeri fazla büyük bulanlar da var, o daracık yerden sonra Orfoz sonunda ferah bir mekana kavuştu diye sevinenler de.
Püfür püfür bir terasta oturuyorsunuz.
Balık çorbasından parmesanlı istiridyeye, patlıcan bombadan pembe domatesli salataya, tarçınlı ve karanfilli kalburabastıdan, krem karamele kadar Orfoz spesiyalleri geliyor ardı ardına.
* Ne yemek istediğini kendileri seçmek isteyen ve deniz kabuklularını sevmeyenler için ise; Bodrum içinde en iyi yemek yenilebilecek yer Kocadon. Ahmet Ertegün’ün evinin yanındaki taş evin avlusunda yer alan Kocadon, bir Bodrum klasiği.
* Orfoz’da ya da Kocadon’da yemekten sonra gidilebilecek yerler belli; Adamik, Bar Beast ya da Helva.