Nişantaşı’nın hareketi hiç bitmiyor, ama kalbi sürekli değişiyor. Şimdi çekim merkezi,
Mim Kemal Öke Caddesi. Valikonağı ve Mim Kemal Öke Caddelerinin köşesinde buluşup
bir tura çıkıyoruz
Solda görmüş olduğunuz Silk & Cashmere. Adı üstünde, ipek ve kaşmir meraklılarının sevdiği yerli bir marka. Bırakın İstanbul’u Londra’dan Paris’e birçok şehirde mağazası var. Ama bu mağazanın yeri başka çünkü hemen yanında bir de indirim mağazası var. Burada fiyatlar kaliteye göre son derece uygun. Geçen hafta ilk kez gerçekleşen ‘Black friday’ indiriminde mağaza talan edilmiş durumdaydı. Ama yine de ‘outlet’ deyip geçmeyin çok güzel şeyler bulabiliyorsunuz.
Silk & Cashmere’in hemen yanında, mahallenin en sevimli yerlerinden Bread & Butter var. Sahibi Emir Yargıcı’nın kızı Nazlı. ABD’nin önemli okullarından Johnson & Wales’de aşçılık eğitimi alan Nazlı Yargıcı, burada çok lezzetli yemekler ve tatlılar yapıyor. Mekanın kendi kitlesi çoktan oluşmuş. Kural belli, saat 18.00’de kapanıyor. Hemen yanında, eski Cafe Keyif’in yerinde ise Den Cafe var. Corridor’cuların yeri olarak tanındı. Şimdi 4. yaşını kutluyor. Yemeklerinden çok barı ve partileriyle popüler.
La Brise’de birçok farklı birayı denemek mümkünBiraz ileride Teoman Hünal’ın Beyoğlu’ndan getirdiği Fransız brasserie’si La Brise var. La Brise’in Beyoğlu’ndaki eski yerinde Elif Yalın’ın (Mangerie ve Delicatessen’in sahibi) yeni bir yer açacağı konuşuluyor bugünlerde. La Brise’in mutfağında Teoman Hünal’ın kızı Esen Hünal Blake var. Fransız mutfağını sevenler için iyi bir seçim. Ayrıca Teoman Hünal’ın getirdiği birçok farklı birayı da burada denemek mümkün.
Hemen yanında Juno var. Juno pizzalarıyla biliniyor. Ama yemeklerinden çok ortakları
ve düzenledikleri özel partiler ile kokteyl
geceleri konuşuluyor.
Hemen karşınıza Fey çıkıyor. Fey, Türkiye’nin en stil sahibi kadınlarından Fatoş Yalın’ın butiği. Fatoş Yalın arayıp da bulamadığı kıyafetleri kendi üretmeye karar vermiş, kendi butiğinde kendi markasıyla satıyor. Ayrıca yurtdışı seyahatlerinde topladığı vintage ürünler de burada satılıyor. Vintage kıyafetlere mesafeli olsanız bile Fatoş Yalın’ın zevki karşısında kayıtsız kalabileceğinizi sanmıyorum. Çünkü Fatoş Yalın yıllarca Marie Claire’le özdeşleşmiş, moda konusunda tartışılmayacak bir isim. Fey’de sadece kılık kıyafet yok. Oturduğunuz kanepeden, önünüzdeki sehpaya kadar her şey satılık. Hepsinin de bir hikayesi var. Şanslıysanız, Fatoş Yalın butikteyse kendisinden dinleyebilirsiniz.
Değişim Delicatessen’le başladıSırada Abdi İpekçi’nin ötesine ‘Uzak’ diyen Nişantaşı ahalisini Mim Kemal Öke’ye çıkaran Delicatessen var. Evet, her zaman kalabalık çünkü İstanbul’da ne yazık ki bu kadar iyi yemek yapan başka yer çok yok. Mangerie’nin de sahibi olan Elif Yalın, yemek konusunda müthiş. Artık Delicatessen zirve yapmış durumda. Özellikle Contemporary İstanbul zamanı yer bulmak imkansızdı. Bekleyenler kaldırıma sığmamış, caddeye dökülmüştü.
Delicatessen’in levrekli pilavdan ‘Steps of Rome’ spagetti’ye kadar birçok spesiyalitesi var. İstanbul’un en iyi mozzarellası kesinlikle burada. Kestiğiniz anda içinden manda sütü fışkırıyor. Benim diyen İtalyan restoranlarında böyle mozzarealla yok. Yazarken bile acıkıyorum. Öyle tehlikeli bir etkisi var yemeklerinin. Fiyatları yüksek ama lezzet ve malzeme bakımından asla karşılaştırılamayacağı kafeler de o yüksek fiyatlarda olduğu için diyecek bir şey yok.
Delicatessen sadece yemek yenen bir yer değil, barında saatlerce takılanlar da var, gündüz iş toplantılarını burada yapanlar da. Cuma-cumartesi süslenip Nişantaşı’na gelenlerin adresi oluyor. Pazar günleri ise spor kıyafetleriyle gezen Nişantaşlıların istilasına uğruyor.
Hemen yanında Mezzaluna
açıldı. Yılların Mezzaluna’sının Nişantaşı’na dönmesi önemli bir gelişme. Malum Mezzaluna şehrin İtalyan restoranlarından, klasiklerden. Ancak fiyatları çok yükselmiş durumda. Gerçi hakkını vermek lazım, yeri de, dekoru da çok daha güzelleşmiş. Yemekleri lezzetli. İtalyan mutfağına
düşkünler için iyi bir seçim.
Mezzaluna’nın altında ise bir başka Nişantaşı klasiği olan Hünkar var.
Ev yemeklerinde olduğu kadar balıkta da başarılı. Hünkar için de her zaman pahalı denir ama müdavimlerine göre bu yemekler bu fiyatı hak ediyor. Yoksa Hünkar’ın her daim tıklım tıklım olmasının başka bir açıklaması olabilir mi?
Park Şamdan Nişantaşı’nın ilk ve tek şık restoranıKarşı köşede ise 30 yıllık Park Şamdan yer alıyor. Yazları Boğaz’da bir şube açıyor. Şimdi Tepebaşı’nda Rixos otelde de bir şubesi var. Ama bana kalırsa Park Şamdan bir Nişantaşı mekanı, başka nereye alıp koysanız olacak bir yer değil. Çünkü yıllardır değişmeyen çalışanlarıyla, Nişantaşı’nın göbeğinde olup da sanki bambaşka bir yerdeymişsiniz hissi veren kış bahçesiyle ve tabii klasik menüsüyle yeri ayrı. Üstelik Nişantaşı gibi kafelerin kaldırımları, sokakları işgal ettiği bir semtte ilk ve tek şık restoran. Müdavimlerini üzecek bir haber, Park Şamdan’ın olduğu İkizler Apartmanı’nın yıkılıp yeniden yapılması gündemde, bu da demek oluyor ki Park Şamdan her an Nişantaşı’na veda edebilir. Umarım bir orta yol bulunur ve öyle olmaz.
Park Şamdan’ın karşı köşesinde uzun zamandır boş duran büyük bir dükkan vardı. ‘Bakalım oraya hangi kafe gelecek?’ derken bir de baktık, Erdem Kıramer Beymen’deki yerinden çıkmış ve Mim Kemal Öke’nin en güzel yerine taşınmış. Doğrusu bir kuaför salonu için fazla güzel bir yerde, yakında bir de kafesi açılırsa hiç şaşırmam.
Mim Kemal Öge Caddesi’ndeki değişimi başlatan mekan Delicatessen’in sahibi Elif Yalın.
Lüks saat markalarının adresi
Mim Kemal Öke Caddesi, önemli saat markalarının butiklerine de ev sahipliği yapıyor. Chopard ve Patek Philippe butikleri yanyana. Hemen yandaki Altın Sokak’ta ise IWV, Parmigiani gibi markalar yer alıyor.
Rafi Portakal ve kızı Maya Portakal...
Kültür-sanat da bu caddede
* Caddenin en eskileri antika ve müzayedelerle ilgilenenlerin yakından bildiği iki marka, Alif Art ve Portakal Kültür ve Sanat Evi. Rafi Portakal’ın düzenlediği sergi ve müzayedelerin meraklısı çok. Alif Art ise koleksiyonerlerin uğrak yeri.
* Kartell ürünlerinin de sergilendiği mobilya showroom’u Neotek’in altında Chalabi Art Galeri var. Galeride halen devam etmekte olan ‘Kaos ve Dengesizlik’ karma sergisinde Refik Anadol, Koray Ariş, İsmet Doğan, Natacha Lesuer ve Seçkin Pirim’in işleri sergileniyor.
* Mim Kemal Öke ve Abdi İpekçi caddeleri köşesindeki MAC Art Gallery’de
Orkide Akkoç Sabit’in ‘Tatlı Rüyalar’ adlı sergisi 8 Aralık’a kadar görülebilir.
* Ali Hatemi ve Hikmet Mizanoğlu’nun kurduğu Mim Art & Antiques’de Timur Çelik’in ‘Perception’ sergisi devam ediyor.
Mim Kemal Öke’ye gelip bu sergiyi gezmemek olmaz
İşini beğendiğiniz sanatçıyı yere göğe koyamazsınız, ta ki tanışana kadar. Tanışınca çoğu zaman sonuç hayal kırıklığı olur. Şimdiye kadar işlerini beğenip de kendisiyle tanışınca daha da çok sevdiğim bir sanatçı, Suat Akdemir. Bu parlayan çağdaş sanat ortamında hâlâ olduğu gibi kalabilen gerçek bir sanatçı. Onu kısaca şöyle anlatabilirim, ‘Sergiye geliyor musun?’ diye bana çektiği mesaja cevabım, ‘Sen geliyor musun?’ oldu. Çünkü Suat Akdemir ortalarda görünmeyi, işleri hakkında konuşmayı, yaptıklarıyla övünmeyi sevenlerden değil. Türkiye’yi, Küba’yı, Brezilya’yı baştan aşağı bisikletle gezen, Gümüşlük’te uçsuz bucaksız bir tarlada çalışan son derece ilginç biri. Suat Akdemir’in eserleri Türkiye’de de, yurtdışında da önemli koleksiyonlarda yer alıyor. Mim Kemal Öke’ye kadar gelip de bu sergiyi gezmemek olmaz. Perşembe günü açıldı, 24 Aralık’a kadar devam edecek. Merkür sanat galerisi, Delicatessen’in tam karşısında.