Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

PİYASALARDA yaprak kımıldamıyor.
‘Kriz varsa, çare de var’ denildi.
Ama...
Çare olarak gösterilen para, ne işçide, ne memurda, ne de emekli de var.
Bu nedenle çiftçi, esnaf ve sanayici malını satamıyor.
Çarklar dönmüyor.
Mevcut tablo hiç iyimser değil.
Kim ki; ‘pembe tablo çizmeye kalkarsa’ eline yüzüne bulaşır.
Palyaçodan daha komik duruma düşer.
Çünkü...
Türkiye ekonomisi son elli yıldır böylesi karanlık bir tünele hiç girmedi.
2009 yılının ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 13,8 küçüldüğünü gösteren rakamlar, “Kriz teğet geçiyor” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı adeta tekzip etti.
Belli ki; eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın belirttiği gibi, “Kriz Tayyip Erdoğan’ın kendisini teğet geçiyor” olabilir.
Ama...
Rekor işsizlik ve rekor yoksullaşma nedeniyle halkımız görülmedik şekilde eziliyor.
Açlığa, sefalete sürükleniyor.
Türkiye zor günler geçiriyor.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e yazar kasanın atıldığı, krizin zirve yaptığı 2001 yılının ilk üç ayında ‘Kapasite kullanım oranı’ yüzde 70, 2002 yılında yüzde 75’i bulmuş iken, bugün yüzde 64 seviyelerine düşmüş durumda.
İhracat yüzde 27,9 azaldı...
Yani...
56 milyar 978 milyon dolardan 39 milyar 418 milyon dolara geriledi...
Bu kapsamda, yılın ilk yarısında geçen yılın eş dönemine göre imalat sektörü ihracatı yüzde 94,2 oranında azaldı. Otomotiv ve yan sanayi ihracatı yılın ilk altı ayında yüzde 51 azaldı.
İthalat da yüzde 42 düştü.
Yani...
86 milyar 373 milyon dolardan, 49 milyar 839 milyon dolara indi.
Kurulan şirket ve kooperatif sayısı yılın ilk çeyreğinde yüzde 30.6, kurulan ticaret unvanlı işyerleri sayısı da yüzde 11.9 azaldı.
Kapanan işyeri ve fabrika sayısı 100 bini buldu.
Protestolu senetlerin tutarı da 2,6 milyar TL’ye dayandı, geçen yıla göre yüzde 30,9 arttı, 1 milyon 574 bine çıktı.
Karşılıksız çeklerin toplam sayısı ise 1 milyon 600 bini buldu.
Bankaların  batık kredileri, 7 ayda yüzde 65 artarak 7.9 milyar TL’ye çıkarken, yüzde 81 oranında artan ticari kredilerdeki batık oranı ise yüzde 3,3’ten 6,6’ya fırladı.
Bir milyona yakın kişinin evine, işyerine ya da maaşına icra geldi.
Yeddiemin depoları, icralık mallar ve araçlarla doldu, taştı.
Bir milyon 250 bin işçi işini kaybetti.
Türkiye, işsizlikte ilk sıralarda yer almaya başladı.
Dünya piyasalarında sözü geçen 35 ülke içinde Güney Afrika’dan sonra Türkiye 2’nci sırada yer aldı. Ülkemizde; TUİK rakamlarına göre; işsiz sayısı 3 milyon 776 bin, işsizlik oranı yüzde 15,8’e çıktı.
Oysa...
Gerçek işsizlik rakamları daha fazla...
TUİK rakamlarına göre; (Çalışmaya hazır ancak aramaktan bıkmış olanlar dahil) gerçek işsiz 6 milyon 121 bin, gerçek işsizlik oranı ise yüzde 23,3 gibi rekor düzeye tırmandı.
Sanayide istihdam ise 409 bin kişi azaldı.
Ücretler hem reel, hem de ‘ nominal’  olarak geriledi...
Reel ücretler 2000 yılı düzeyinin dahi altına indi. “Ekim 2008- Mart 2009” döneminde sanayide brüt maaş endeksi nominal olarak yüzde 8,5, ‘reel’ olarak ise yüzde 10,0 oranında düştü.
Asgari ücrete günde 63 kuruş, Bağ - Kur emeklisine aylık 5, SSK emeklisine ise 11 TL. zam yapıldı.
Ama...
Üniversite harçlarına yüzde 500...
Akaryakıta, elektriğe, suya, ulaşıma kısacası iğneden ipliğe her şeye katmerli zam yapıldı.
Açlık ve yoksulluk her geçen gün artıyor.
Yeşil kartlı sayısı gün be gün artıyor, vatandaş evine ekmek götüremiyor.
İşçi, memur, esnaf, emekli milyonlarca insan hayata borçlanarak tutunmaya çalışıyor.
Temmuz itibariyle vatandaşların bankalara olan bireysel borçlarının toplamı 116,6 milyar TL.’yi bulmuş durumda...
Kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı üç ayda 403 bine tırmandı.
2008 yılının ilk üç ayına göre kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı, 2009 yılında yüzde 128 arttı.
Zor günler geçiren kimi kesim sesini duyurmaya çalışıyor.
Örneğin; bir sivil toplum örgütüne üye olan emekliler hükümetin verdiği zammı Başbakan Erdoğan’a havale ederek tepkisini dile getiriyor.
Aynı şekilde, üniversiteli gençler astronomik oranda artırılan harç zamlarını protesto ediyor, meydanlara çıkıyor, haykırıyor.
Yine ulaşım ve su zammına tepki gösteren duyarlı vatandaşlar sesini yükseltiyor.
Bütün bunlar olurken, siftah yapamadıklarını ve kepenk kapatmak zorunda kaldıklarını söyleyen esnaf kesiminden ‘tık’ çıkmıyor.
Aynı şekilde, para etmediği için ürününü tarlada bırakmak zorunda kalan üreticilerden hiç ‘ses seda’ yok.
Gerçi, her iki kesimin de meslek örgütleri var.
Onlara haksızlık etmeyelim, sorulduğu zaman bir kaç kelam ediyorlar.
Hepsi o kadar.
Nedense, söylem var, ama eylem yok.
Neyse...
Herkes hukuk çerçevesinde tepki gösterip, hakkını aramazsa layık olduğu şekilde yaşar ve yönetilir.

Haberin Devamı

İsmail Amca, seni çok özledik...
BUGÜN, duayen gazeteci-yazar İsmail Amca’nın (Sivri) aramızdan ayrılışının ikinci yılı.
Onun, yokluğuna bir türlü alışamadık.
Öyle ki; hala İsmail Amca, yazlığında tatil yapıyor da, elinde bastonu ile sessizce gazeteye girecekmiş gibi geliyor.
İsmail Amca’yı, sohbetini ve pazar günleri bu sütunlarda yazdığı ‘Bizim Köşe’yi çok özledik. Çoook.

Haberin Devamı

ÖZLÜ-YORUM
Yirmi yaşındaki bir insan, dünyayı değiştirmek ister. Yetmiş yaşına gelince, yine dünyayı değiştirmek ister, ama yapamayacağını bilir. Clarence S.Darrow