CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hafta sonu İzmir’e geldi.
Daha uçaktan inip ayağının tozuyla parti otobüsüne binecekti ki; Karşıyaka Belediyesi’ne ait Kent A.Ş.’den çıkarılan işçilerin protestolu ‘Hoşgeldin’i ile karşılandı.
Baykal’ı karşılayan işçiler, “AKP böldü, CHP öldürdü”, “Cevat ile Çalışkan, peşkeşe alışkın”, “İstanbul’a değil Karşıyaka’ya”, “Belediye başkanı, emekçinin düşmanı”, “Yiğitler burada, korkak Cevat nerede” diye slogan attı.
İşçilerin protestosuna sessiz kalan Baykal, parti otobüsüne bindi. Bu sırada parti otobüsündeki teyibin ses düğmesi sonuna kadar açılıp ve hopörlörden çıkan sesle işçilerin sloganları bastırılmak istendi.
Baykal’ın ve partili belediye başkanlarının sorunlarına duyarsız kalmasına oldukça sert tepki gösteren işçilerden biri pet şişe fırlattı. Şişe, otobüsün açık penceresinden partilileri selamlayan Baykal’ın göğsüne isabet edince ortalık karıştı.
İşçilerin havaalanının VİP kapısına kadar gelmesine göz yuman polis, bu kez “orantısız güç” kullanarak, biber gazı sıkmak zorunda kaldı.
Oysa...
Aynı işçiler, 1-2 Ağustos tarihlerinde CHP İzmir İl Başkanlığı’nın Tarihi Havagazı Fabrikası’nda düzenlediği Danışma Kurulu Toplantısı’nda da benzer bir eylem yapmıştı.
Yine Karşıyaka Örnekköy Şantiyesi’nde de eylem yapan işçilerin sesine kimse kulak vermedi.
Bu nedenle, işçilerin Baykal’ı protesto ederek karşılamalarının sorumluları Karşıyaka ve Bayraklı belediye başkanları ile onlara ağabeylik yapamayan, sözünü geçiremeyen “Yetti artık, şu sorunu çözelim” demeyen Büyükşehir Belediye Başkanı’dır.
İşte onların bu duyarsız tavrı nedeniyle Baykal, pet şişeyi yedi.
Aslında, Baykal’a o pet şişeyi işçiler değil, Kocaoğlu, Durak ve Karabağ attı, attırdı.
Nitekim, bu duruma çok kızan Baykal, Swiss Otel’de belediye başkanları ile yaptığı toplantıda başta Kocaoğlu olmak üzere Durak ve Karabağ’a “Bu sorunu derhal çözün kardeşim” talimatı verdi.
Ayrıca Baykal, belediye başkanlarına “Artık ayaklarınız yere bassın. Seçimin ardından beş ay geçmesine karşın hala kabuller, ziyaretler yapıyorsunuz. Vatandaş sizden icraat bekliyor. Bu tür davranışlar nedeniyle 1989 sonrası yaşadığımız hezimeti hepiniz hatırlıyorsunuz. Ayrıca seçimi tek başınıza da kazanmadınız. Örgütünüzle birlikte çalışın. Halkın sesine kulak verin” diye uyarıda bulunması dikkat çekti.
Üçer dakika söz alan belediye başkanları ise gayet uyum içinde çalıştıklarını ve hiç bir sorunlarının olmadığını, “Her şey çok güzel olacak” diyerek Baykal’a pembe tablo çizdi. Ancak yaşanan sorunlar görmezlikten gelinmeye devam eder ve çözüm bulunmazsa, İzmir’de açık ara birinci parti olan CHP’nin, ilk seçimde halkın gözünden düşerek, 10 yıl önce aldığı oy seviyesine düşeceğini tahmin etmek için kahin olmaya sanırım gerek yok.
AKP’liler İzmir’de muhalefeti öğrendiİZMİR’DE yerel ve genel yönetimlere muhalefette siyasi partilerin başarılı olduğu pek söylenemez.
Onlarca parti olmasına karşın, doğru dürüst muhalefet yapan parti sayısı bir ya da ikidir.
Ancak son günlerde bu partilere AKP İzmir örgütü de katıldı.
AKP’liler, özellikle büyükşehir belediyesinin metro ve körfezle ilgili icraatlarına yönelik muhalefette oldukça başarılı oldular.
Kuşkusuz bu başarı tek kişiye, yani sadece il başkanı Ömür Kabak’ın değil...
Birlikte çalıştığı il yöneticilerinin de bunda payı var.
Örneğin; geçmişte ANAP il başkanlığı döneminde merhum büyükşehir belediye başkanı Ahmet Piriştina’ya karşı yaptığı muhalefetle ismini duyuran Bilal Doğan ve mevcut yönetimde yer alan eski Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem, Ömer Gültekin, Bülent Delican ve Hami Karacan gibi bazı isimlerin ‘ortak akıl’ kullanarak Ömür Kabak’a yardımcı olması AKP’nin İzmir’deki yeni siyaset anlayışı olarak gösteriliyor.
Çünkü...
Geçmişteki il başkanlarının ‘tek adam olma sevdası’, ‘antidemokratik yaklaşımı’ sivil toplum örgütleriyle ilişkilerinin zayıf olması, AKP’nin İzmir’deki etkisizliğinin en önemli nedeniydi.
Yine geçmişteki il yöneticilerinden bazılarının yerel yönetimlerle içli - dışlı olması, yeterli muhalefet yapmalarına engeldi.
AKP’liler, son günlerde yerel yönetimlere karşı muhalefet etmeyi öğrendi.
Çok güzel...
Peki...
Aynı şekilde hükümetin icraatlarından memnun olmayan vatandaşların tepkilerine ne diyorlar acaba? İl yöneticilerinin aynı duyarlılığı hükümet icratlarından hoşnut olmayan vatandaşlara da göstermeleri gerekmez mi?
Nitekim, işsizlik, yoksulluk almış başını gidiyor...
Esnaf, işçi, çiftçi, emekli oldukça zor durumda...
Dikkatinizi çekmiştir, iftar çadırlarının önünde geçmiş yıllara göre daha uzun kuyruklar var.
Oruç tutan, tutmayanlar bir öğün de olsa sıcak yemek yemenin derdine düşmüş...
Zaten geçtiğimiz hafta içinde AKP Selçuk İlçe Başkan Yardımcısı Yalçın Kaya’nın, görevinden istifa ederken gösterdiği gerekçe butün bu yaşananları tasdik ediyor.
İstifa gereçesinde “İnsanlar iş, aş, yardım istiyor. Elimiz kolumuz bağlı bir şey yapamıyoruz. Mahcubiyete dayanamıyorum” diyen Kaya gibi umarım AKP’li pek çok yönetici vardır.
Ama...
Şimdilik ortaya çıkmıyor ya da çıkmak istemiyor.
ÖZLÜ-YORUM
KÖTÜMSER yanlız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür, gerçekçi tünelle birlikte ışığı ve de gelecek treni görür. J.Harris