Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AS­LIN­DA bay­ram ön­ce­si iyim­ser, tozpem­be bir ya­zı yaz­mak is­ter­dim... İçi­ni­zi ka­rart­mak, mo­ra­li­ni­zi boz­mak is­te­mez­dim...
Ama...
Ya­şa­mın ger­çek­le­ri or­ta­da...
Ve ne ya­zık ­ki; ger­çek­ler­den ka­çıl­mı­yor, sak­lan­mı­yor.
Çün­kü...
Nu­ri Bil­ge Cey­lan’ın de­di­ği gi­bi, “Tut­kuy­la sev­di­ğim, yal­nız ve gü­zel ül­kem”de  iyi şey­ler ol­mu­yor.
Ulu Ön­der Ata­türk’ün Genç­li­ğe Nut­ku’nda be­lirt­ti­ği gi­bi “Gaf­let, de­la­let, hat­ta hı­ya­net” için­de olan­la­rın ic­ra­at­la­rı or­ta­da...
Va­tan­daş çok zor du­rum­da...
Ta­rım ke­si­mi, es­naf, iş­çi, me­mur ve emek­li­nin ha­li iç­ler acı­sı...
Ör­ne­ğin; top­lu­mun di­re­ği­ni oluş­tu­ran es­naf, pi­ya­sa­da­ki dur­gun­luk ne­de­niy­le sif­tah et­me­den dük­ka­nı­nı ka­pa­tı­yor.
Her ge­çen gün ser­ma­ye­den tü­ke­ti­yor. Ha­ciz­ler, ic­ra­lar, kar­şı­lık­sız çek­ler, pro­tes­to­lu se­net­ler, if­las­lar...
Tü­ke­ti­ci kre­di­le­ri, öde­ne­me­yen kre­di kart­la­rı yü­zün­den bo­şan­ma­lar ve in­ti­har­lar çığ gi­bi art­tı.
Ni­te­kim T.C Mer­kez Ban­ka­sı’nın ve­ri­le­ri­ne gö­re; kar­şı­lık­sız çek­le­rin sa­yı­sı ocak ayın­da 135 bin 59, tem­muz so­nun­da 827 bin 101.
Yi­ne tem­muz so­nu iti­ba­riy­le pro­tes­to edi­len se­net sa­yı­sı 856 bin 351’i bul­muş du­rum­da. Bu se­net­le­rin tu­ta­rı ise 3 mil­yar 532 mil­yon 887 bin 318 YTL.
Kre­di bor­cu­nu öde­me­yen­le­rin sa­yı­sı ise ge­çen yıl 49 bin bin 637 iken, bu yı­lın ilk ye­di ayın­da 87 bin 726’yı bul­du.
Kre­di kar­tı bor­cu sa­yı­sı 2007’de 187 bin 512 iken, ağus­tos ayı­na ka­dar 252 bin 416 ola­rak ka­yıt­la­ra geç­ti.
Şu an­da adı ko­nul­ma­mış bir kriz ya­şa­nı­yor.
Ba­tık kre­di­ler, ic­ra ve if­las­lar o ka­dar çok ki!
Sa­ğı­nı­za so­lu­nu­za ba­kar­sa­nız gö­rür­sü­nüz.
İn­san­lar bı­ra­kın gül­me­yi, te­bes­süm et­me­yi bi­le unut­tu.
*   *   *
Sağ­lık­lı bir top­lum oluş­tur­ma yo­lun­da sa­de­ce göz bo­ya­nı­yor.
İz­le­nen “höt- zöt” tü­rü ge­ri­lim po­li­ti­ka­sıyla la­ik cum­hu­ri­ye­tin te­mel­le­riy­le oy­na­nı­yor.
İn­sa­nın ve eme­ğin ucuz­la­tıl­dı­ğı, sağ­lı­ğın pa­ray­la sa­tın alın­dı­ğı bir dö­nem ya­şa­nı­yor.
Sos­yal dev­let ye­ri­ne sa­da­ka dev­le­ti alı­yor. Sa­da­ka­yı alan­lar, ça­re­siz­li­ği­ne la­net oku­yor.
Pek ço­ğu da, “Yi­ye­lim içe­lim, sa­tıl­ma­ya­lım” di­yor.
Ön­ce yok­sul­laş­tı­rı­lan in­san­lar, son­ra bir lok­ma ek­me­ğe muh­taç ha­le ge­ti­ri­li­yor.
İnanç­lı, din­dar in­san­la­rın duy­gu­la­rıy­la oy­na­nı­yor.
Si­ya­set mal­ze­me­si ya­pı­lı­yor.
İn­san­lar ar­tık de­ni­ze at­tık­la­rı iyi­li­ğin bi­le işe ya­ra­ma­dı­ğı­nı, de­ve­le­rin ha­mu­duy­la gö­tü­rül­dü­ğü­nü gör­dü. Kim­se­nin kim­se­ye gü­ve­ni kal­ma­dı.
Ney­se...
Her şe­ye rağ­men yü­re­ği in­san sev­gi­siy­le do­lu olan­la­rın yü­zü hür­me­ti­ne ulu­sal ve di­ni bay­ram­lar, (es­ki­si ka­dar ol­ma­sa da) ba­rı­şın, dost­lu­ğun, da­ya­nış­ma­nın ve pay­laş­ma­nın zir­ve­ye çık­tı­ğı özel gün­ler ol­ma­ya de­vam edi­yor.
Bu ve­si­ley­le tüm oku­yu­cu­la­rı­mın bay­ra­mı­nı kut­la­rım.


Aman ba­sın duy­ma­sın!
AKP İz­mir İl Baş­ka­nı Ay­dın Şen­gül, par­ti­si­ne men­sup Ali­ağa Be­le­di­ye Baş­ka­nı Tan­su Ka­ya hak­kın­da yol­suz­luk id­di­ala­rın­da bu­lu­nan AKP’li mec­lis üye­si­ne kız­mış ve “Bu tür ko­nu­la­rı ba­sı­nın önün­de ko­nuş­ma­yın” de­miş.
AKP il baş­ka­nı aca­ba, “Yol­suz­luk­lar halk­tan giz­len­sin, ört­bas edil­sin, Diş­li’nin çark­la­rı dön­sün, fe­ner­ler yan­ma­ya de­vam et­sin mi?” de­mek is­ti­yor. Ee­ee, bo­şu­na, “Dur­mak yok, yo­la de­vam” de­mi­yor­lar ya!...


MA­SAL GİBİ FIK­RA
Anlayanlar anlamayanlara anlatsın
BİR inek, bir bey­gir, bir eşek, da­ğı­lıp in­san­la­rın ne yap­tık­la­rı­nı öğ­ren­me­ye ve beş yıl son­ra bu­luş­ma­ya ka­rar ver­miş.
Her bi­ri baş­ka yö­ne git­miş.
Beş yıl son­ra bu­luş­ma ye­ri­ne ön­ce inekle bey­gir gel­miş.
İki­si de pe­ri­şan bir hal­de, za­yıf­la­mış, diş­le­ri dö­kül­müş, ade­ta çök­müş­ler.
İnek iç çe­ke­rek an­lat­mış:
Bu in­san­lar mer­ha­met­siz. Be­ni dur­ma­dan bir­bir­le­ri­ne sat­tı­lar. Alan sü­tü­mü sağ­dı. Bir inek da­ha var­mış, onu ya­nı­ma ko­yup çif­te koş­tu­lar, aç bı­rak­tı­lar. Ca­nı­mı zor kur­tar­dım kar­deş...
Son­ra bey­gir an­lat­ma­ya baş­la­mış:
Be­nim de ağ­zı­ma bir de­mir par­ça­sı ge­çir­di­ler, ağ­zı­mı aça­ma­dım. Üze­ri­me bin­di­ler. Bi­ri in­di öbü­rü bin­di... Bin­me­dik­le­ri za­man­lar zin­ci­re vur­du­lar... Be­lim çö­küp de on­la­rı ta­şı­ya­maz bir ha­le gel­di­ğim­de ar­ka­ma ko­ca­man bir ara­ba bağ­la­dı­lar, bu se­fer bir­ço­ğu­nu bir­den ta­şı­ma­ya baş­la­dım. Ben on­la­rı ta­şı­dık­ça kır­baç­la­dı­lar. Ca­nı­mı zor kur­tar­dım inek kar­deş...
Ve uzak­tan eşek gö­zük­müş.
Eşek; ıs­lık ça­la ça­la, taş­la­ra tek­me ata ata gel­miş. Çok mut­luy­muş.
Şiş­man­la­mış, tüy­le­ri par­lı­yor­muş, göz­le­ri­nin içi gü­lü­yor ve üze­rin­de la­ci­vert ta­kım el­bi­se var­mış.
İnekle bey­gir; sormuş:
Hay­ro­la eşek kar­deş, ne­dir bu ha­lin. Ke­yif­ten dört kö­şe ol­muş­sun.
Eşek baş­la­mış an­lat­ma­ya:
Yo­lum bir mem­le­ke­te düş­tü, bi­ri­si ba­ğır­dık­ça in­san­lar onu al­kış­lı­yor­du.
Ben de yük­sek­çe bir ye­re çı­kıp anır­dım. Be­nim anır­ma­mı bi­lir­si­niz. Du­yan ya­nı­ma koş­tu, du­yan koş­tu. On­lar gel­dik­çe ben da­ha çok, anır­dım, ba­ğır­dım...
Son­ra...
Son­ra­sı... Be­ni o mem­le­ke­te baş­kan seç­ti­ler...
Ya­ni sen baş­kan mı ol­dun?..
Evet... Bir şey yap­ma­ma ge­rek kal­mı­yor­du, ben ba­ğır­dık­ça on­lar, ‘Mem­le­ket se­nin­le gu­rur du­yu­yor’ di­ye al­kış­la­dı­lar.
Yi­ye­cek pek çok şey var­dı.
Ye­dim, iç­tim, ba­ğır­dım...
Pe­ki­ii... Se­nin eşek ol­du­ğu­nu an­la­ma­dı­lar mı?...
Eşek ya­nıt­la­mış:
Bu beş yıl için­de ya­rı­sı an­la­dı, ama di­ğer ya­rı­sı­na an­la­ta­ma­dı!!!
Not: Bu fık­ra­nın, ger­çek ki­şi ve ku­rum­lar­la hiçbir il­gi­si yok­tur.