Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP, İstanbul’da yüzde 35’lik metrobüs zammını yargıya taşıdı...
Gerekçe ise şöyle:
“Yargının, kamuda enflasyonun üzerinde zam yapılamayacağına ilişkin kararı var.”
Ne güzel değil mi?
Madem öyle...
CHP İzmir İl Başkanlığı da aynı gerekçeyle yüzde 20’lik su zammını yargıya taşısa ya...
“Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar” diye bir söz var...
CHP’nin İstanbul’da yaptığı doğru ise ki; bana göre doğru...
O zaman İzmir’de suya yapılan yüzde 20’lik zamma “evet” diyen CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu ve meclis üyeleri yanlış yapmış olmuyor mu?
İstanbul’da “zamma hayır” diyerek dava açan CHP, İzmir’de neden “zamma evet” diyor.
Bu ne yaman çelişki böyle...
Bu çelişki, halka nasıl izah edilir, doğrusu merak ediyorum.
Gerçi...
Halkımızın büyük bölümü her şeyi iyice kanıksamış durumda...
Doğalgaza, elektriğe, akaryakıta sık sık katmerli zam yapılıyor...
Bir Allahın kulu, doğru dürüst “gıkını” çıkarmıyor.
Tüketici örgütleri protesto eylemi yapmaya çalışıyor.
Ama...
Doğru dürüst destek veren yok.
Zaten, doğru dürüst muhalefet de yok.
Tıpkı CHP’nin merkezi yönetime karşı muhalefeti gibi, CHP’nin yönetimde olduğu İzmir’de de, başta AKP olmak üzere diğer partiler de “Dostlar alışverişte görşün” anlayışı içinde muhalefet yapıyor.
Örneğin; AKP’nin İzmir’deki yeni yönetimi iş başına geldikten sonra hızlı bir çıkış yaptı...
Metro ve körfez olmak üzere çeşitli konularda biraz sesini çıkardı...
Sonra, nefesleri kesildi...
Muhalefet partilerinin yapmadığını/yapamadığını...
Birlikte Başaracağız Platformu yapmaya çalışıyor.
Nitekim, su zammını onlar yargıya taşıdı.
Bakalım, İstanbul’da ve İzmir’de yargı nasıl karar verecek?
Daha önce “Kamu zamları, enflasyonun üzerinde yapılamaz” şeklinde karar veren yargı, İstanbul’da metrobüs, İzmir’de de su zammının düşürülmesini isteyecek mi?
Bu nedenle eğer CHP’liler, İstanbul’da AKP’li Büyükşehir Belediyesi’ne karşı kazanacakları zaferin keyfini çıkarmak istiyorsa, İzmir’de de Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yeni bir karar almalı ve yüzde 20’lik su zammını enflasyonun altına çekmeli.
Başkan Kocaoğlu, İzmirli’den “kaşıkla” topladığını söylediği yüzde 56’lık oyu “kepçeyle” sağa sola dağıtmak istemiyorsa gereğini yapmalı.
Üstelik de “Domuz gribi” nedeniyle daha hijyen olmak için bol suya gereksinim duyulduğu bir dönemde bu zam makul seviyeye çekilmeli.
Tıpkı “arsenikli su tartışması” sonrasında su tarifesinde indirim yapıldığı gibi...
Benden söylemesi...


Başkan Kocaoğlu’na açık mektup...
SAYIN Başkan,
ABD askerlerini taşıyan bir gemi İzmir Alsancak Limanı’na gelmiş ve ABD’li askerler kentimizde stress atmıştır. Utandım ve çaresizlik içinde yüzüm kızardı.
Kitle imha silahları yalanıyla komşu Irak ülkesini kan gölüne çeviren ve son yüzyılın en büyük katliam ve göçlerinden birisine neden olan ABD’nin, Basra’dan gelen sabıkalı katillerine katlanmak mümkün değildir.
Siz, bu kenti ve bizleri temsil ediyorsunuz. Ancak, eski bir 68’li ve sosyal demokrat olarak sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Bu utanç verici gemi ziyaretlerine neden tepkisiz kalıyorsunuz?
İzmirli tacir ve esnaf, üç kuruş fazla kazanç için, bu utanç verici ziyaretlere olumlu bakacak değildir. Gerektiğinde onlar da tavır koyar.
Neyse ki bir avuç genç, ABD Ordusu katillerini protesto etti. Helal olsun bu gençlere...
Sayın Başkan,
Bundan sonra, ABD ordusu sabıkalı askerlerinin bu kenti ziyaretine engel olmak için elinizden geleni yapınız lütfen. Gerekirse konuyu Belediye Meclisi’ne getirin ve “savaş ve insanlık suçlularının İzmir kentine girişini yasaklayan bir karar” aldırın lütfen.
İnsanlık ölmedi...
Saygılarımla.
Noyan Özkan.


Memurlar mı, yoksa yöneticileri mi vasıfsız?
KAMU Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu ve Türkiye Kamu Sen’e bağlı sendikalara üye memurlar 25 Kasım günü “uyarı grevi” yapacak.
Demiryollarında trenler duracak.
Eğitimciler, büro ve sağlık çalışanlarının da içinde bulunduğu kamu görevlileri işbaşı yapmayacak.
Gerçi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’e göre memurların çalışması ya da iş bırakması arasında hiç fark yok.
Çünkü...
Dinçer’e göre “2 milyon 600 bin civarındaki memurun yüzde 36’sı vasıfsız, yüzde 11’i de kamuya hizmet üretmekten uzak.”
Memurlar vasıfsız ise yöneticiler çok mu vasıflı?
Bakın Dinçer’in sözlerini memura hakeret ve iftira olarak nitelendiren Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş bu konuda neler söylemiş:
“Biz de, 7 yıldır görev yapan üst ve orta düzey bürokratların yüzde seksenin vasıfsız, liyakatsiz ve siyasi yandaş olduğunu beyan ediyoruz. Bu bürokratlar kamuya hizmet üretmekten oldukça uzaktır. Kamu, hiçbir iktidar döneminde bu kadar vasıfsız idareciler tarafından yönetilmemiştir. Aynı şekilde son 7 yılda atanan, bakanlarında yüzde sekseninin vasıfsız kişilerden oluştuğunu görüyoruz. Bunların başında da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer gelmektedir. Üzülerek söylüyoruz ki, devletin tepesindeki bu liyakatsiz anlayış tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa dönüşmüş durumdadır. Sayın Bakanı, bu beyanından dolayı kınıyor, tüm memurlardan özür dilemeye davet ediyoruz.”
Doğru söze ne denir...
Bu arada söz memurlardan açılmışken...
Son günlerde memurun, esnaflık ve tüccarlık yapmasına olanak sağlayan yasal düzenleme gündeme geldi.
Anlaşılan hükümet, ya özel sektörden transfer edip çalıştırmanın yolunu açmak istiyor.
Ya da “Zaten memurlar ticaretle uğraşıyor, en iyisi biz bu işi yasal hale getirelim” diyor.
Sizce hangisi?
Bence her ikisi...