ÜLKEMİZDE 25 yılı aşkın süredir bölücü terör kan döküyor.
Çoğu sivil olmak üzere 30 bini bulan şehit var.
Buna rağmen, geçmişte ‘toplum içinde çatışma çıkabileceği’ izlenimi veren bir örnek yaşanmadı.
Örneğin; 2005 yılında o zaman adı DEHAP olan siyasi partinin Gemlik, İnegöl ve Kemalpaşa’da gövde gösterisi yapmak istemeleri yüzünden Bozüyük’ten geçerken iki otobüs ateşe verildi.
Geçen yıl DTP’lilerin Sakarya’da düzenledikleri ‘Barış ve Kardeşlik Gecesi’ isimli eğlence bir grup ülkücü tarafından basılmak istendi.
Tarsus’ta, Kürt kökenli bir kiracının, bahçedeki incir ağacını sahibine sormadan kesmesi yüzünden kavga çıktı.
Yine geçen yıl Ayvalık Altınova’da biri Boşnak, öteki Kürt kökenli iki kişi arasında başlayan kavga kısa zamanda yüzlerce kişinin birbirine girmesine neden oldu. Birçok işyeri taşlandı.
Geçtiğimiz ağustosta Rize’de etnik köken farkı yüzünden çıkan kavga, büyümeden yatıştırıldı.
Son olarak da Çanakkale Bayramiç’te kız meselesi yüzünden yaşanan kavga sonrasında Kürtlerin yaşadığı mahalleye doğru yürüyüşe geçip, “Kürtler dışarı” diye slogan atıldı ve bazı evler taşlandı, olaylar büyümeden önlendi.
Ancak...
Yaşanan olayların ardından kimse bu kentler için “Faşist” yakıştırması yapmadı.
Kimse, Tarsus, Sakarya, Rize, Altınova ya da Bayramiç’te yaşayanları “Faşistlikle” suçlamadı.
Ama...
Geçen hafta sonu DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’ü taşıyan parti konvoyuna gösterilen tepki yüzünden bugüne kadar ‘demokrasinin kalesi’ olarak tanımlanan İzmir, bir anda “faşizmin başkenti” yapıldı.
Hani...
İzmir, işgal güçlerine ilk kurşunun atıldığı ve ulusal kurtuluş savaşının zaferle taçlandırılıp düşmanın denize döküldüğü kentti...
Hani...
İzmir; baskıya, zulme, haksızlığa ve savaşa her zaman “hayır” diyenlerin yaşadığı bir kentti...
Hani...
İzmir, hep iktidar karşıtı muhalif bir kentti...
Oysa....
Aynı İzmir değil mi, Alevilerin dokuz günlük orucuna saygı gösteren, Hıristiyanların paskalya yortusunu kutlayan...
Hangi kentte aynı bölgede hem cami, hem sinegog, hem de kilise var...
Yine hangi kentte, Rum’u, Ermeni’si, Musevi’si, Çerkez’i, Boşnak’ı, Laz’ı, Kürt’ü ve Türk’ü yıllardır yan yana kardeşçe yaşıyor?
Her fırsatta İzmir için, “Türkiye’nin Batı’ya açılan penceresi” demiyor muyuz?
Bir barış kentinin zorbalık ve barbarlıkla eşleştirilmesi haksızlık değil mi?
İzmir, her zaman ilericilerin, aydınların, demokratların, cumhuriyetçilerin, laiklerin ve devrimcilerin; kısacasa ülkesini seven yurtseverlerin hakimiyetindeki bir kent olmuştur.
Bu nedenle; yaşanan son olayların sorumlusu İzmirliler değil, ‘açılım’ adı altında ‘saçılarak’ halkın etnik kimliklerine vurgu yapıp ayrışmaya neden olanlardır.
İzmir’i ‘taş devrinin kenti’, ‘faşizmin başkenti’ ilan edenler, aslında bu kentteki hoşgörüyü kıskanan ‘taş kafalılar’dır ve ulaşamadığı ciğere ‘mundar’ diyen sokak kedileridir.
İzmir’e “Faşist” yakıştırması yapanlara önce aynaya bakmalarını tavsiye ediyorum...
İşiniz kavga, gücünüz kavga!
“YORGAN gitti, kavga bitti” derler...
Ama...
Çiğli’de öyle olmadı...
Burada seçim bittiği halde kavga henüz bitmedi...
Nasıl bitsin...
Siz eğer parti içinde doğru dürüst demokrasiyi işletmezseniz...
İnsanların hakkına, hukukuna saygı göstermezseniz...
Tabi kavga çıkar...
Çünkü...
İşiniz kavga, gücünüz kavga!
Siz eğer üye listelerinizi naylon, bindirme isimlerle doldurursanız...
Daha sonra naylon delegelerle, ilçe ve il yönetimlerini seçerseniz...
Ve parti içindeki hiziplerin çekişmesi sonucunda genel merkez yönetimini belirlerseniz sonuçta olacağı bu...
Siz eğer, çürük temel üzerine bina inşa etmeye çalışırsanız bir gün o bina yıkılır...
İyi bir satranç oyuncusu olan avukat Metin Solak, üç hamle sonrasını görmüş olacak ki; önce aday olmadı.
Sonra, rakibini ortadan kaldırmak için başka bir isme (Şeref Bektaş) destek verdi ve ‘Şah’ dedi.
En sonunda ise başta Genel Sekreter Önder Sav, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu olmak üzere partinin atlarını, fillerini, kalelerini, vezirini aldı ve ‘mat’ etti.
Gerçi...Yenilen pehlivan güreşe doymaz diye boşuna dememişler...
CHP, yönetimi önce Metin Solak’ı disipline sevk etti.
Ardından da seçimin iptali için yargıya başvurma kararı aldı.
Geçmişte delege seçimlerinde ve kongrelerde yaşanan hukuksuzluklarda, “Bunlar parti içi sorunlar. Yargı karışmaz” diyen CHP’nin hukukçu genel sekreteri ‘Sav’cı bu kez yargının vereceği karara ne diyecek doğrusu merak ediyorum?
Siz etmiyor musunuz?
OKUYUCULARIMIN BAYRAMINI KUTLAR, SAĞLIKLI VE MUTLU GÜNLER DİLERİM. (Ç.B.)