PARTİ örgütüyle Balçova Termal Tesisleri’nde bir araya gelen Başbakan R. Tayyip Erdoğan, yeni il yönetiminin çalışmalarını izlediğini ve özellikle Büyükşehir Belediyesi’nin icraatlarına yönelik yaptıkları muhalefeti olumlu bulduğunu söylemiş.
Nasıl bulmasın...
Daha önceki il yönetimlerinin dişe dokunur tek bir çıkışı yoktu ki...
Yeni AKP İl Başkanı Ömür Kabak, Başbakan Erdoğan’a metronun yarım kaldığını, ihalenin iptal edildiğini aktarmış...
Bence, Ömür Bey’in bunları söylemisine gerek yoktu...
Başbakan, 2004 yerel seçimlerinde Ankara Çankaya’da belediye başkan adayı gösterdiği Bozoğlu’nun ihalesinin iptal edildiğini sanki bilmiyor mu?
Bozoğlu’nu İzmir’e gönderen AKP Hükümeti değil mi?
Nitekim...
Daha önce bu sütunlarda dile getirmiştik...
Yaptığı binalarla ismini duyuran Bozoğlu’nun hiç bilmediği bir konuya talip olmasının, Ulaştırma Bakanlığı’nın Büyükşehir Belediyesi ile Aliağa -Menderes hattındaki ortaklığıyla başladığını hatırlatmaya gerek yok sanırım...
Büyükşehir’de üst düzey hangi bürokratın tahmini maliyeti el altından Bozoğlu firmasına vererek ihaleyi almasını sağladığınıdaha önce bu sütunlarda sorduk.
Hafta içinde sevgili Hamdi Türkmen de sordu...
Ama... Yetkili ve etkili olanlar nedense karanlıktaki sorulara yanıt vermiyor, vermek istemiyor?
Hal böyle olunca da Başbakan “Ulaştırma Bakanı ile konuşalım, metroyu biz bitirelim” diyebiliyor.
2005’deki UNIVERSIADE oyunları için inşa edilen ancak yarım kalan Halkapınar Spor Salonu’nun tamamlanması için hükümetin devreye girdiğini herkes biliyor.
Zaten, o dönemde UNIVERSIADE’nin başına getirilen şimdiki AKP milletvekili Taha Aksoy’un, Başbakan’a “Efendim, zaten yarım kalanları hep biz yapıyoruz” sözleriyle karşılık vermesi boşuna değil.
Gerçi, Başkan Aziz Kocaoğlu, Başbakan’ın “Bu metroyu biz yapalım” çıkışına “Sayın Başbakan’a teşekkür ederim. Ama biz hem metroyu hem de Aliağa -Menedres raylı sistemini bitiriyoruz. Biz direksiyonun başındayız.Her iki projeyi de bitirmeye amadeyiz. İzmir halkına da sözümüz var. Buna göre finans yapımız da mevcuttur. Ama destekleri olursa seviniriz” diye yanıt verdi. Bu yanıt oldukça yadırgandı...
Yani... Başkan Kocaoğlu’nun ‘Finans yapımız uygun, biz bitireceğiz’ dedikten sonra ‘Destekleri olursa seviniriz’ demesi tuhaf değil mi?
* * *
Aliağa- Menderes Hattı’nda Ulaştırma Bakanlığı ile yapılan protokolda taraflardan herhangi birinin hükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde sözleşmenin iptal edilerek el koyabileceği maddesi yer alıyor...
Eğer Ulaştırma Bakanlığı, bu sözleşmeyi iptal ederse o zaman Başbakan’ın dediği olacak ve İzmir’de önümüzdeki seçimde yapılacak propagandada şöyle denilecektir:
“Bakın bu CHP’li belediyeler iş yapamıyor. Onların yarım bıraktığı işleri hep biz tamamlıyoruz. Bu nedenle oyunuzu bize verin.”
Kocaoğlu, buna fırsat vermemek için metro işine dört elle sarılmalı ve daha önce söylediği gibi en geç altı ay içinde hizmete açmalı.
Aksi takdirde, İzmir’de hem kendisinin hem de partisinin imajını yerlerde süründürür...
Benden söylemesi...
Anlayana sivrisinek saz...
ATALARIMIZ boşuna dememiş “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna bile az” diye...
Hafta başında Dokuz Eylül Üniversitesi’nin akademik yıl açılış törenine katılmak için İzmir’e gelen Başbakan R.Tayyip Erdoğan, her gittiği yerde protesto edildi.
Kimi protestocular dayak yedi, kimi ise gözaltına alındı...
Ancak...
Dokuz Eylül Üniversitesi’nin (DEÜ) Sabancı Kültür Sarayı’nda gerçekleştirilen akademik yıl açılış töreninde konuşan DEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğrencisi Merve Sağlamer, arkadaşlarının pankartla,sloganla dile getirmeye çalıştığı gelecek kaygısı, işsizlik, harç ve katsayı gibi sorunları Başbakan’ın gözününün içine baka baka anlattı.
“Eğitimin parasız olması gerektiğine inanıyoruz. Kat sayıların artırılması üniversitelerdimizde verilen eğitimin kalitesini düşürmektedir. Unutulmamalıdır ki eğitime yapılan her yanlış müdahale bir neslin yok olması demektir. Her yıl üniversite harçlarına yapılan zamlar tartışma yaratmaktadır. Ama asıl tartışılması gereken konu yapılan zamlar değil, üniversite harçlarının olup olmamasıdır. Başbakanımızı da burada yakalamışken iletmek isterim ki; Dokuz Eylül Üniversiteliler olarak tamamen bedelsiz olması inancındayız.” diyen Sağlamer, eğer bunları başka bir ortamda sarfetmiş olsaydı, Başbakan’ın korumaları tarafından apar topar, karga tulumba yapılarak gözaltına alınırdı.
Oysa...
Eleştirilere, tepki göstermek yerine, ders çıkarmak önemli.
Eğer protestolar, şiddete yönelmeden yasal çerçevede yapılıyorsa; insanlar neden gözaltına alınıyor? Neden coplanıyor?
Açılım ve saçılım yapanların dikkatine sunulur.
Bir zamanlar ANAVATAN vardı...
BİR döneme damagasını vuran ANAVATAN Partisi, hafta sonu İzmir’de son kongresini yaptı ve partinin tabelasını indirdi...
Partide, geçmişte bakanlık, milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi görevlerde bulunanlar...
Yani...
Partinin şaşalı günlerinde makam ve mevki sahibi olanlardan bazıları son kongreye katıldı ve ‘ahde vefa örneği’ gösterdi...
Böylece 12 Eylül’ün ürünü olarak ortaya çıkan ANAVATAN Partisi’de tarihe karıştı...
Atalarımız zaten boşuna söylememiş:
“Ne oldum demeyeceksiniz, ne olacağım diyeceksiniz.”
Ayrıca....
“Bu dünya Sultan Süleyman’a da kalmamış” diye de bir söz var.
Başta AKP ve CHP’nin nimetlerinden faydalananlar kıssadan hisse çıkarmalı ve ANAVATAN’ın durumunu unutmamalı...