Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İZMİR’İN işgalden kurtuluş yıldönümü olan 9 Eylül, aynı zamanda CHP’nin de kurulduğu gün.
Geçen hafta içinde İzmir’in kurtuluşunun 87’nci, CHP’nin kuruluşunun ise 86’ncı yıldönümü kutlandı.
Partisinin kuruluşunun yıldönümünde konuşan CHP Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Kemal Anadol, “Yaşanan son gelişmeler göstermiştir ki, milli birlik ve beraberliğimiz tehlikededir. Bu günlere kolay gelinmedi. Bu cumhuriyet, Sevr Antlaşması yırtılarak kuruldu. Lozan Antlaşması ile ulusal birlik ve bütünlüğümüz garanti altına alındı. Modern Türkiye’nin temelleri atıldı. Bugün Lozan’ın bile tartışıldığını üzülerek görüyoruz. Sevr, yeniden harekete geçirilmek isteniyor” diyerek özellikle ‘demokrasi açılımı’ adı altında yapılmak istenenlere dikkat çekti.
Anadol, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Hükümet ABD ve AB’den talimat alıyor” dediği için namussuzlukla suçladığı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi destekleyen türde açıklama yaptı ve şöyle dedi:
“ABD Başkanı Obama’nın TBMM kürsüsünden verdiği talimatlar bir bir yerine getiriliyor. Önce açılım mevzusu çıktı, sırada Ermenistan sınır kapılarının açılması var. Daha sonra ise Ruhban Okulu gündeme gelecek. Bunun sonu yok. Türkiye’nin tek umudu Anadolu insanı ve CHP’dir. Dün nasıl Sevr’i yırttıysak, bugün de ülkeyi bölmek isteyenlere gereken dersi yine CHP verecektir. Çağdaş bir Türkiye için, İzmir modern yüzüyle Anadolu’ya örnek olmalıdır. İzmir, Türkiye’ye benzemeyecektir. Türkiye İzmir’e benzeyecektir.”
CHP’li Anadol’un, Anadolu’yu İzmir’e benzetme iddiası yeni değil...
Anadol, bu iddiasını ilk olarak 2002 genel seçimleri öncesinde gündeme getirmişti.
Ama...2002’de gerçek olmadı...
Anadol, bu iddiasını 2004 yerel ve 2007 genel seçimleri öncesinde bir kez daha tekrarladı.
Ancak...
Ne İzmir Türkiye, ne de Türkiye İzmir oldu...
2009 yerel seçimleri sonrasında da Anadol’un iddiası hayata geçmedi.
Ve...
Ne İzmir Türkiye, ne de Türkiye İzmir olabildi...
Eğer erken seçim olmazsa iki yıl sonra genel seçim var.
Şu anda yapılan kamuoyu anketlerine göre, iktidar partisi yine en çok oyu alacak gibi görünüyor...
Ama..
Bu açılım ve saçılım tantanaları arasında....
Şehit cenazelerinin gelmeye devam ettiği...
Fabrikasını kapatan yüzlerce sanayici ve işadamının olduğu...
Kapı önüne konulan işsizlerin sayısının hızla arttığı...
Siftahsız kepenk kapatan esnafın belinin büküldüğü...
Ürünü para etmeyen üreticinin feryat ettiği...
Birkaç simit alacak kadar zamla uyutulmaya çalışılan, işçi, memur ve emeklinin inim inim inlediği bir ortamda bile eğer, Anadol’un iddiası gerçek olmazsa, (ki kamuoyu anketleri öyle gösteriyor) o zaman ‘Herkes layık olduğu şekilde yönetilir’ demekten başka bir söz bulamıyorum.

ÖZLÜ-YORUM
Büyük adamların hataları, güneş tutulmasına
benzer, onları herkes görür.
Cucong

Alemi kör, milleti sersem sanmak!
BENİM hırsızım iyidir...
Çünkü...
Yolsuzluk, hırsızlık veya usülsüzlük yapan A Partisi’ne mensup... Nasıl olsa bizim partiden değil...
Bu durumda B Partisi üyesi, yapılanların yanlış olduğunu rahatlıkla söyler, dürüstlükten, temizlikten, etik davranmaktan söz eder.
Aynı türden bir yolsuzluk, hırsızlık ya da usulsüzlük bu kez kendi partisinden, yani B Partisi’ne mensup biri tarafından yapılınca durum hemen değişir...
O zaman daha önce ‘aynı haltı yiyen A partililer’ suçlamada bulunur ve dürüstlükten, namustan, şereften bahseder.
Bu durumda, daha önce A Partisi’ni suçlayan, B Partisi üyelerinin ise pek sesi soluğu çıkmaz...
Ses çıkaranlar ise hemen savunmaya geçer.
“Alemi kör, milleti sersem sanıp” pişkinlik yapar.
Kısacası...
Partizanca bir yaklaşım içine girip, “Benim hırsızım iyidir” der.
İşte ülkemizde siyasetin ve siyasetçinin geldiği nokta bu...“Bal tutan parmağını !”
Sonra da; “Dokunulmazlıklar kaldırılsın, şeffaf, katılımcı, dürüst ve temiz siyaset yapılsın” diyoruz.


Tüketicinin işi Allah’a kaldı...AKARYAKITA sık sık yapılan zam, tüketiciyi isyan ettiriyor.
Son günlerde pek çok sürücü, aracının camına ‘Bu araç dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyor’ şeklinde yazı asıyor.
Elektronik ortamda çeşitli gruplar, akaryakıt zamlarını protesto etmek için kontak kapatma eylemi yapılmasını öneriyor.
Nitekim, geçtiğimiz hafta ‘4 Eylül’de saat 4’de 4 dakika kontak kapatma’ eylemi yapmak isteyen Balıkesirli tüketicilere polis izin vermedi.
TÜKODER Balıkesir Şube Başkanı Fahrettin Kayan, “Valilik can, mal ve diğer varlıkları tehlikeye düşüreceğimizi düşündü.
Bu nedenle 4 dakikalık kontak kapatma eylemini Balıkesir’de iptal ettik” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Ama petrole, elektriğe ve diğer temel maddelere zam yapanlar unutmasın ki Allah’ın huzuruna kul hakkıyla gidecek. Haramla gidecek.”
Anlaşılan, tüketicilerin kısa süreli de olsa kontak kapatma gibi protesto eylemi yapması mümkün görünmüyor.
Bu nedenle yurdum insanı, başta akaryakıt olmak üzere yapılan zamlara tepki göstermek yerine, her olayda olduğu gibi yine kaderine razı olup, mübarek Ramazan ayında sorunun çözümünü Allah’a havale etmekten başka çare bulamıyor.