Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SİYASİ partiler, 29 Mart yerel seçimlerinde aday göstereceği başkan ve meclis üyelerinin isimlerini açıklamaya başladı.
Özellikle kitle partilerinde aday belirleme yöntemi çok tartışılıyor.
Adayın, sadece genel başkan ya da üç -beş kişiden oluşan ‘polit büro’yu andıran ekipler tarafından ‘ahbap -çavuş ilişkileri’ gözetilerek belirlenmesi tepki çekiyor.
Örneğin; AKP, adaylarını belirlerken ‘sözde eğilim yoklaması’ yaptı.
Ama... Sonucunu kimse bilmiyor.
Tıpkı imamın bildiğini okuduğu gibi, parti yönetimi önceden belirledikleri isimleri aday gösterdi.
Aynı şekilde, CHP’de de beş kişilik bir ekip, aday adaylarını belirlemek için günlerce mesai yaptı, gecesini gündüzüne kattı (!)
‘Politbüro’daki her isim kendine yakın birini aday göstermek için çaba sarfetti.
Yani...
Yandaş adayları gösterdi.
Aday, oy alırmış, almazmış ne gam!
Oysa...
Eskiden böyle miydi?
Nitekim 1980 öncesinde vekillik yapan ve halen Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şube Başkanlığı görevini yürüten Mustafa Öztin, adayların mümkün olan geniş katılımlı oylama ile belirlemesi gerektiğini belirtiyor ve şöyle konuşuyor:
“Gizli oy, açık sayım demokrasinin esasıdır. Kamu görevininde atama olabilir.
Ama siyasette seçim olmalı. Partilerin üye tabanı sağlıklı olmalı,geniş tabanlı oylama ile belirlenmeli. Şu anda genel başkan buyurganlığı var. Ülkeye demokrasinin gelmesinin ön koşulu, partilerde mutlaka demokrasi olmalı. Adil bir aday belirleme yöntemi olmalı. Bütün mahallelerde, çeşitli meslek guruplarında başarılı insanların görüşleri dikkate alınmalı.”
* * *
DEMOKRAT Partili eski senatör Beliğ Beler de benzer sözler sarfediyor ve şöyle diyor:
“Lider ne derse o oluyor. Eskiden ocaklar vardı, ön seçim yapılırdı, örgütte bir canlılık, hareket olurdu. Ama şimdi öyle mi? Liderin iki dudağı arasından çıkan kanun gibi. Hiç bir partide şu anda demokrasi yok. Hiçbir lider demokrat değil. Hepsi, kendine biat eden kullar istiyor.”
* * *
ESKİ milletvekili Aşkın Toktaş, “Genel başkanlar partilerinde kaliteli insan istemiyor. Kim yalakalık yapıyorsa, kim kimin eşi dostu ise o aday yapılıyor. Partilerde de demokrasi yok. Her şey genel başkanların iki dudağı arasında ya da üç beş kişinin hegemonyasında. Önseçim yapılırken örgütte bir hareket, bir bereket olurdu. Şimdi aday adayları eğer aday yapılmazsa tepki gösteriyor. Rakip partilere, rakip adaylara çalışıyor” diyor.
Peki ne yapmalı?
Çözüm aslında çok basit.
Önce Siyasi Partiler ve Seçim Yasası acilen değiştirilmeli.
Partilerin üyelikleri sıfırlanıp, yeniden düzenlenmeli.
Demokrasi yaşam biçimi olmalı ve her aşamada tüm kuralları hayata geçirilmeli.
Genel başkanların yetkileri kısıtlanmalı.
Peki, sizce bütün bunlar yapılabilir mi?
Neden olmasın?



GÜLELİM Temsil tartışması
SEÇİM öncesi siyasi partilerin bazılarında adaylık kavgaları yaşanıyor.
Pek çok kişi veya kesim listelerde kendi temsilcilerinin yer almadığını söyleyip tepki gösteriyor.
Kimse üzerine alınmasın ama bu aday belirlemeleri sırasında yaşanan tartışmaları en iyi şekilde anlatan bir fıkrayı sizinle paylaşmak istiyorum:
Bir partinin genel merkezinde adaylar belirlenirken, genel başkan “Şeracettin Bey’i de mutlaka aday yapalım” diyor.
Partinin kurmaylarından birisi hemen itiraz ediyor ve “Aman sayın genel başkanım Şeracettin Bey aptalın biridir” diye tepki gösteriyor.
Bunun üzerine Genel Başkan, “Memleketimizde hatırı sayılır oranda aptal var. Onların da belediye meclislerinde temsilci bulundurmaya hakları var” diyerek kestirip atıyor ve Şeracettin Beyi aday yapıyor.



Bedava kömürde arsenik tehlikesi
KİM demiş bedava kömür zehirlemiyor, havamızı kirletmiyor diye...
Alın size bilimsel bir kanıt.
Ankara’da bedava dağıtılan kömürlerden numuneler alınmış ve yapılan analiz sonucunda kükürt ve arsenik oranının tehlikeli boyutta olduğu ortaya çıkarılmış.
Kim çıkarmış?
ODTÜ Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Tuncel, başkanlığındaki bir araştırma grubu...
Nitekim Prof. Dr. Tuncel bakın ne diyor:
“Yardım kömürlerinde bulunan arsenik dünya literatürüne geçmiş en yüksek miktar olan 410 PPM’in çok üstünde. Bedava dağıtılan kömürdeki arsenik miktarı 530 PPM düzeyinde çıktı.”
Prof. Dr. Tuncel, kömür şirketlerinin denetlendiğini ama devletin dağıttığı kömürlerin denetlenmediğini savunuyor.
Geçtiğimiz yıl yaz aylarında İzmir’in suyundaki arseniği Ankaralılar’dan öğrendik. Umarım İzmir’de dağıtılın bedava kömürdeki arsenik oranının da Ankara’daki bilim adamlarından öğrenmeyiz.
Çünkü...
Bu kentte de üniversiteler var. Bu kentte de özgür, bağımsız ve halkını düşünen bilim adamları var.
‘Çevre ve Orman Müdürlüğü ile Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimleri ne iş yapıyor’ diyorsanız... Bu sorunun yanıtını doğrusu ben veremem.
Onlar için kirlilik yok. Onlara göre; İzmir’in havası da, suyu da tertemiz. Sizce öyle mi?