Bir devlet büyüğü kahvaltıda dedi ki...

18 Ağustos 2009

Devleti en iyi bilen, politikaya ömrünü veren, çoook deneyimli bir devlet büyüğü, yıllar önce bir kahvaltı sofrasında konuklarına şöyle demişti:
“Amerika ilginç devlettir. Sorunları, o soruna karşı olana çözdürür.”
Bir taşla iki kuş yani:
Hem sorunu hallet; hem muhalefeti bertaraf et...
Gelin bu tezin doğru olduğunu varsayıp kendi tarihimizden örnekler bulmaya çalışalım.
* * *
Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönmesine en şiddetli tepkiyi askerler gösteriyordu.

Yazının Devamı

Nuri Ergin’den mektup var

17 Ağustos 2009

Edirne F Tipi Cezaevi’ndeki Nuri Ergin’den, avukatı aracılığıyla, 13 sayfalık el yazısı bir mektup aldım.
Ergin, Uşak Cezaevi’ndeki isyanda, “Devlet bana Mustafa Duyar’ı öldürttü” sözüyle dikkati çekmişti.
Mektubunda tartışmaların odağındaki HSYK üyesi Ali Suat Ertosun için saygılı bir dil kullanıyor:
“Kendisini günahımız kadar sevmeyiz, ama onu sevmememiz, haksızlık yapmamızı gerektirmez. Güzel işler de yaptı; bunu kimse göz ardı edemez” diyor.
Ertosun’un basın toplantısını TV’den izlemiş:
“Kendisini tebrik ediyorum. Gayet rahattı” deyip ekliyor:
“Yalnız konu Duyar’a gelince kaçamak cevaplar verdi. İkna edici değildi.”

Yazının Devamı

Ayakta işemek günah mı?

16 Ağustos 2009

10 yıl kadar önce DGM’de bir tuvalet kavgası yaşanmıştı. Çetin Emeç’in öldürülmesiyle ilgili davada yargılanan sanıklar tuvalete götürüldüklerinde kelepçelerinin açılmadığından yakınıyorlardı.
Sanık avukatlarından biri kalkıp bu insani durumu siyasi bir analize tabi tutmuştu:
“Kelepçeleri çözülmeden ihtiyaç gidermeye götürmek tedbir değil, işkencedir.”
Sonra sözlerine şöyle açıklık getirmişti:
“Bu insanlar Müslümandır. Laik değildir. Namaz kılıyorlar. İç çamaşırlarının temiz olması gerekir. İslami usullerde tuvalette su kullanılır. Laikler ise kağıt kullanır. Başkalarının oturduğu taşa oturur, bununla da övünürler.”

Kağıtsız laiklik

Yazının Devamı

Başkalarının Hayatı

15 Ağustos 2009

“Başkalarının Hayatı” filmini görmüş müydünüz? Duvar yıkılmadan önce Doğu Berlin’de gizli polis örgütü Stasi’nin herkesi kontrol altında tutan “büyük gözaltı”sını işliyordu.
Rejime bağlı bir gizli servis elemanının, izlemeye aldığı yazarın hayatına girdikçe kendi hayatını sorgulamaya başlaması üzerine kuruluydu film...
Bu çelişki onu, görevine ihanete kadar götürüyordu.
Stasi’nin deneyimli elemanı, yazarın hayatını söndürmektense kendi kariyerine kıyıyordu.
* * *
Geçenlerde iktidar yanlısı bazı gazetelerde, istifa etmiş birkaç komutanın özel hayatına dair haberler yayımlandı.
Film senaryosunu aratmayacak “pornografik” ayrıntılarla...

Yazının Devamı

Diğerkâmlık

13 Ağustos 2009

Fransa’dan her yaz tatile gelen bir dostumla birlikteydim: “Kürtlere karşı nefret söylemi çok artmış”dedi kaygıyla...
Her alanda yaşadığımız kutuplaşmanın bir yansıması bu...
“Kürt açılımı”nın en sancılı halkası...
* * *
Sorunun zorlu bir parçasından, “dil”den söz edeceğim.
Bugüne dek bizi “öteki”nden ayıran bir sesti dil...
Dağda çekilmiş bir fotoğrafa bakıp kimimiz “terörist” diyorduk; kimimiz “gerilla...”

Yazının Devamı

Anadolu’nun Kayıp Şarkıları

11 Ağustos 2009

Yaşar Kemal Anadolu’yu “Dünyanın kültür bahçesini güzel ışıklarla doldurmuş bir çiçekler mozaiği” diye tanımlar.
“Bu mozaiğin üstüne titremeliyiz” der.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dünkü Milliyet’in manşetine yerleşen sözleri, bu anlayışa denk düşüyor.
Gül, Malazgirt kadar Bizans’ı da sahipleniyor.
Dede Korkut gibi “Mem u Zin”i de miras sayıyor.
Hem Ahlat’ı hem Ani’yi “bizden” görüyor.
Bir zamanlar kafatasçılardan ha babam fırça yiyen “mozaik”, yeniden itibar kazanıyor.

Yazının Devamı

Mağdurların dili

10 Ağustos 2009

Son çeyrek asırda, dağda, çatışmalarda ölen gençlerin aileleri buluştu Diyarbakır’da önceki gün...
Sorunun asıl sahipleri, asıl canı yananlar onlardı.
Ve onlar, artık bu kin bitsin istiyorlardı.
PKK’lıların anneleri şehit analarına tülbent hediye etti.
Şehit ailelerini temsil eden derneğin başkanı Müslüm Öztürk, bağışlamayı bilenlere özgü bir bilgelikle konuştu:
“Kan kanla temizlenemez. İntikam ve nefret, acıları dindirmez, artırır. Biz, anaların çektiği acıyı başka analar çeksin istemiyoruz. Birlikte yaşadığımız bu acı dolu karanlık sayfayı tarihe havale etmekten başka çaremiz yoktur. Gelin hep birlikte geçmişi unutalım. Silahı, nefreti, düşmanlığı aramızdan kovalım. Helalleşelim, kucaklaşalım.”
Acılı başlara sarılan beyaz tülbent, şeffaf bir kefen gibi örtüldü yiten canların üzerine...

Yazının Devamı

Kalp açılımı

9 Ağustos 2009

Haftalardır “Kürt açılımı”nı tartışıyoruz. Yol haritaları çiziyoruz, paketler açıyoruz. Siyasi, iktisadi, kültürel adımlardan söz ediyoruz. Ama sorunun fazlaca tartışmadığımız bir boyutu daha var:
Yürek boyutu...
“Türkler ve Kürtler asırlardır kardeştir” diye başlayan cümlelerin, “Kardeşi kardeşe düşman edenlere” lanet etmelerin örtmeye yetmediği bir dip akıntıdan söz ediyorum.
Sevda kapılarının açık olup olmamasından...
Yani bir “kalp açılımı” ihtiyacından...

Dil Tarih’te

Yazının Devamı