Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mavi Marmara’nın eve dönüşünü izleyince, eski bir hayalimi hatırladım:
Başrolünü gemilerin oynadığı bir belgesel-tarih kitabı...
Açılışta iki devşirme zırhlı var: Yavuz ile Midilli...
Asıl isimleri Goeben ve Breslau...
Rusya’nın Karadeniz sahillerini bombalayarak yazıyorlar 100 yıllık “gemili tarih kitabı”nın girizgâhını...
O bombardıman, Agamemnon kruvazöründe atılmış teslimiyet imzasına sürüklüyor bizi...
Bir sonraki sayfada, İstanbul’un boğazında düğümlenmiş işgal gemileri...
Nusret, o tek başına müttefik donanmasına kafa tutmuş mayın gemisi, boyun büküyor.
Turgutreis, Hamidiye, Mecidiye zincirlenmiş, mahzun...
* * *
Derken bir mayıs sabahı Bandırma açılıyor denize...
Yarıyor Karadeniz’in sularını; bir ülkenin tarihini ikiye yarar gibi... Kurtuluşa yelken açıyor.
Takalar koşuyor peşi sıra; silah taşıyorlar İstanbul’dan Anadolu’ya “yükle, yürekle...”
Üç buçuk yıl sonra İzmir açıklarında Yunan gemileri topluyor, denize dökülmüş işgal askerlerini...
* * *
Karadeniz devralıyor mücadeleyi:
Mustafa Kemal’in 3 yaşındaki yeni Türkiye’yi anlatsın diye içinde senfoni orkestrası ile Avrupa limanlarına yolladığı gemi...
Ardından Hamburglu Yavuz yeniden çıkıyor sahneye...
Onca yaman muharebeden sonra, Cumhuriyet’in ilk büyük yolsuzluk davasının tanık koltuğunda oturuyor; işlerin değişmekte olduğunu kanıtlarcasına...
Bir dönemi, Dolmabahçe açıklarında boynu bükük sahibini bekleyen Savarona kapatıyor.
* * *
Sonra bir patlama sesi duyuluyor.
Bir utanç sayfası aralanıyor.
2. Dünya Savaşı’nda Romen Yahudileri’ni Filistin’e kaçıran geminin İstanbul Boğazı’ndan geri çevrilişi hüsranla sona eriyor.
Batırılan Struma, bir utanç sayfasının adı; gemili tarih kitabında...
Dumlupınar ise Çanakkale Boğazı’nın derinliklerinden duyulan “Vatan sağolsun” çığlığıyla geçiyor tarihe...
* * *
Yeni bölüm, “Missouri” zırhlısı ile açılıyor.
1946’da ABD’de ölen Türk büyükelçisinin cenazesini getiren bu devasa savaş gemisine muhteşem bir karşılama yapılıyor. Gemiden inen Amerikan askerleri için boyanan Abanoz Sokağı evleri, açılan yeni dönemi sembolize ediyor.
Ama 22 senede değişiyor işler:
1968’de 6. Filo geldiğinde “Hoş geldin” pankartları “Defol” sloganlarına dönüşmüş bile... Amerikalı bahriyeliler, dayakla geri gönderiliyor.
Yangın yılları...
Savarona’yı bile kurtaramadığımız bir yangın...
* * *
Kıbrıs savaşında Türk jetlerince bombalanmış Kocatepe, gemili tarih kitabımızın gaflet sayfasında kayıtlı...
Sismik araştırma gemisi Hora ise “Ege’nin sahibi kim” kavgasının gerginlik yıllarında...
* * *
Vapurların başrolde olduğu bir belgeselde tarihimizi gemilere anlattırmayı denesem, son 100 yılın değişim öyküsünü, geçenlerde fuhuş baskınına uğrayan Savarona’ya sorardım herhalde...
Mavi Marmara’nın karşılanışını, 64 yıl önce Missouri’nin karşılanışıyla kıyaslardım. Türkiye’nin yelken açtığı iki dünyayı, bu iki gemi üzerinden incelerdim. Ve onlara anlattırırdım, Türkiye’nin yeni coğrafyalara dümen kırmasının öyküsünü...
O yorgun, yaralı gemiler, sularında yüzdükleri asrı, kim bilir bize ne güzel anlatırdı.