“Prompter”, televizyoncuların nicedir aşina olduğu bir alet...
Okuyacakları metin, kendilerini çeken kamera önüne yerleştirilen bir cama yansıtılıyor. Böylece kameraya bakarken doğaçlama konuşuyormuş gibi yapma imkânı buluyorlar.
Zamanla bu cihazı siyasetçiler de keşfetti.
Örneğin Başbakan, kapalı salon toplantılarında, grup konuşmalarında hep prompter kullanıyor. Kürsünün hemen sağına ve soluna yerleştirilen camlar, karşıdan bakınca şeffaf görünüyor; ama Erdoğan, orada yapacağı konuşmanın metnini kendi konuşma hızına göre akarken görüyor.
Ve gerçekten çok yetkin bir şekilde bir sağa bir sola dönerek, ezbere konuşuyormuş süsü vererek ve “hiç çaktırmadan” okuyor.
* * *
Niye hep prompter istediğimize gelince...
Çünkü o cihaz olunca Başbakan’ın ağzından bal damlıyor.
Cihazın bir özelliği midir, nedir; arada o cam levha olduğunda Erdoğan’ı dinlemelere doyamıyoruz.
Sağa dönüyor Necip Fazıl’ı, Said Nursi’yi sahipleniyor, sola dönüyor Nâzım Hikmet’i, Ahmet Kaya’yı anıyor.
Bir arada yaşama iradesinden, farklılıklara hoşgörüden dem vuruyor:
“Bizim hamurumuzda dışlamak, ötekileştirmek yok” diyor.
Bu ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin meselesini kendi meselesi sayıyor.
* * *
Sonra prompter sökülüyor.
Camlar aradan çıkıyor.
O munis Erdoğan gidiyor, başka bir Erdoğan konuşmaya başlıyor:
Sevmediği yazarlar için “Bunlar köpeğiyle yatar, köpeğiyle kalkarlar” deyiveriyor.
Sevmediği muhabirlere akreditasyon yasağı getiriyor.
Hoşuna gitmeyen gazeteler için boykot çağrısı yapıyor; “Bunları evinize sokmayın” talimatı veriyor.
Sevmediği karikatürleri çizenlere, bugüne dek hiçbir Başbakan’ın açmadığı kadar çok tazminat ve ceza davası açıyor.
Kendisine itiraz eden bir çiftçiye -o anda arada prompter olmadığı için tabii- hamurda dışlamak olduğunu unutup “Ananı da al git” diye çıkışıyor.
Üniversite yasasını beğenmeyen rektörlere “Edepsizler” diyor.
Dış politikayı eleştiren diplomatlara “gevşek, yumuşak monşerler...” sıfatını yapıştırıyor.
“Tek bayrak, tek milleti kabul etmeyenler çekip gitsin” derken hoşgörüsünün sınırlarını çiziyor.
* * *
Yani bir bakıyorsunuz, genel seçim gecesi balkondan birlik mesajları veren, “herkesin Başbakanı” oluyor.
Sonra bir anda balkondan düşüp “Almayayım ayağımın altına” moduna geçiyor.
O yüzden Başbakanlık görevlilerinden rica ediyoruz:
Şu prompteri sürekli yanlarında taşısınlar.
Erdoğan nerede konuşacaksa, hangi uluslararası panele katılacaksa, kime kızacak, kime çıkışacaksa, bi zahmet önüne kuruversinler.
Biz karşımızda hep bir “prompter Başbakanı” görmek istiyoruz.