Evden çıkamayacak derecede engelli olan kişilere bakanlara “evde bakım hizmeti” adı altında aylık ödeme yapılıyor. Engelliye bakmakla yükümlü olan kişinin hanehalkı gelirinin kişi başına düşen tutar 510 TL’nin altında ise o kişi 765 TL evde bakım parası alıyor.
Meclis’ten geçen Torba Kanun’da engelli vatandaşlarımıza dönük pek çok düzenleme var. Kanunun genel çerçevesi engellilerin toplumsal hayata entegrasyonunun sağlanması üzerine. Türkiye’de 8 milyon engelli olduğundan bahsediliyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre ise Nisan 2013 itibarıyla Türkiye’de 1 milyon 558 bin engelli var.
Türkiye’de engelli vatandaşlarımızın yüzde 30’unun engellilik oranı yüzde 50’nin altında. Ancak istihdam söz konusu olunca, çoğu kez engelli istihdam etmekle yükümlü işyerleri idari para cezasına razı olarak engelli istihdam etmiyorlar. Bu noktada temel sebep işyerlerinin engellilerin istihdamı için gerekli fiziki şartlara uygun olmamaları.
Sadece işyerleri değil, pek çok büyükşehrimiz bile engelliler için uygun ulaşım imkânlarına sahip değil. Bu nedenle engellilerin çalışma yaşamında olmaları için yapılması gereken ilk iş, şehirlerin ulaşım imkânlarının uygun hale
SORU: Bir arkadaşım işyerine giderken evinin önünden bindiği dolmuşta trafik kazası geçirdi. Hastanede tedavisi sürüyor. İş kazası sayılır mı?
CEVAP: Herhangi bir yaralanma ya da ölümle sonuçlanan olay veya kazanın iş kazası olarak değerlendirilebilmesi için, bu kazanın işyerinde ya da işveren tarafından tahsis edilmiş servis aracında olması gerekiyor. Ayrıca kaza, çalışanın “görevli olarak” bir yerden başka bir yere gitmesi sırasında meydana gelmiş ise bu da iş kazası sayılır. Bu nedenle dolmuş, belediye otobüsü veya özel halk otobüslerinde kaza geçiren kişinin geçirmiş olduğu kaza iş kazası sayılmaz. Bu nedenle kazanın sorumlusu işveren olmadığı gibi herhangi bir yükümlülüğü de bulunmamaktadır.
Askerlik borçlanması ve ‘tazminat...’
SORU: 1998 yılının 2. ayında sigortalı oldum. Primlerim tam yatmadı, 3.140 gün prim toplayabildim. Askerlik borçlanması yaparsam kıdem tazminatımı alıp işten ayrılabilir miyim?
CEVAP: Aranan şartlardan yaş dışındakileri tamamlayanlar kıdem tazminatlarını alabilirler. Sigorta başlangıcınız 8 Eylül 1999 öncesi olduğundan, yaştan emekli olmak için aranan 15 yıl sigorta süresi ve 3600 gün prim şartını sağlayabilirseniz, kıdem tazminatı
2013 yılı ocak ayında gerçekleştirilen, memurların sorunlarının ve çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı Abant toplantısından bu yana 1 yıl geçti.
Toplantıya ev sahipliği yapan Devlet Personel Başkanlığı’nın, dolayısıyla Çalışma Bakanlığı’nın o günden bu yana ortaya çıkan tartışma konularında nasıl tavır aldığını merak ettiğim için Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu’yla bir araya geldik. Kendisi alışılmışın dışında, son derece sıcakkanlı bir bürokrat olarak sorularımı yanıtladı.
Geçen yıl yapılan tartışmalarda öne çıkan konu, kamuda da artık performans kriterlerinin değerlendirmeye alınacağı yönündeydi. Kamu personel sisteminin özel sektör insan kaynakları anlayışına yakınlaştırılması, ücret - verimlilik gibi unsurların kamuda da uygulanabilirliği konuşuluyordu.
Aradan geçen 1 yılda bu konuda herhangi bir gelişme yaşanmadı. Nitekim o dönem yazdığım gazete yazılarında kamuda performans ölçümünün son derece zor ve aynı zamanda subjektif davranışlara yol açabileceğinin altını çiziyordum. O dönem yaptığım araştırmalarda Avrupa ülkelerinde de bu sistemin olmadığını ifade etmiştik. Nitekim söylediğimiz gibi, uygulaması neredeyse imkânsız olan ücret - performans
Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası’nın faiz oranlarını artırmasının ardından ekonomik büyümenin yavaşlayabileceği, buna bağlı olarak istihdamın azalabileceği ve işsizliğin artabileceği konuşulmaya başlandı. Öncelikle, faiz oranlarının artırılması ile ekonomik büyüme ve işsizlik arasındaki ilişkiyi açıklamak gerekiyor.
Merkez Bankası’nın faiz oranlarını artırması nedeniyle ülkeye belirli bir miktar yabancı sermaye girişi olacaktır. Ülkeye yabancı sermayenin girmesiyle, döviz arzı fazlası meydana gelecek. Bu da, teorik olarak Türk Lirası’nın değer kazanmasına neden olacaktır. Dolayısıyla, Türkiye’de üretilen mallar TL’nin değerlenmesiyle göreceli olarak pahalılaşır ve bu yönüyle Türkiye’nin ihracatı azalır. Dışarıya mal ihracının azalması, ilgili firmalarda (ihracatçı) istihdam daralmasına yani işten çıkarmalara yol açabilir.
İşsizlik ile büyümenin ilişkisi...
Faiz artırım kararının gelmesiyle büyümenin öngörülenden daha fazla yavaşlayacağı açık. Reel ekonomi yerine finans piyasalarına yönelen sermaye istihdam yaratmaktan uzaklaşacaktır.
Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, genel olarak ekonomideki yüksek büyüme yüksek istihdam artışları yaratmıştır. Buna karşılık, küresel kriz
SORU: İşten geçen ay çıkarıldım. Kıdem tazminatımı hesaplarken sadece brüt maaşımdan hesap yapıldığını söylediler. Ancak her ay düzenli yemek ve yol parası alıyorum. Bunlar anladığım kadarıyla kıdem tazminatı hesabına dâhil edilmemiş. Ne yapabilirim?
Ahmet Aslan
CEVAP: Kıdem tazminatının hesaplanması son brüt ücret üzerinden yapılır. Kıdem tazminatına esas olacak ücretin hesabında esas ücrete ek olarak işçiye ödenen para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur. Dolayısıyla düzenli olarak ödenen ikramiye, yol ve yemek paralarınızın da kıdem tazminatı hesaplamasına dahil edilmesi gerekiyor. Eğer hesaplama bu şekilde yapılmamışsa, ALO 170 veya Çalışma ve İş - Kur İl Müdürlüğüne bu haksız durumu bildirmeniz, şikâyet etmeniz gerekir.
Dul aylığı için 5 yıl sigortalılık ve 900 gün prim yatırılmalı
SORU: Eşim sigortalı olarak kısa bir süre tekstil fabrikasında çalıştı. Maalesef kendisini yakın bir zamanda trafik kazasında kaybettik. Toplam 700 gün prim yatmış. Dul aylığı alamayacağım söyleniyor. Doğru mu?
Aynur Yüksel
Türkiye’de sendikalaşma oranları, dünyadaki trende uygun bir düşüş eğilimi içerisinde. Sendikalaşma oranı ve sendika üye sayısı, toplu iş sözleşmesi açısından önemli. Toplu iş sözleşmesi yapabilmek için sendikanın ‘yetki’ alması gerekiyor. Yetki alabilmek için de sendikanın örgütlü olduğu işkolundaki işçilerin en az yüzde 1’inin o sendikaya üye olması ön koşul. Ayrıca toplu iş sözleşmesi yapılacak işyerinde çalışanların yarısından bir fazlasının da sendikaya üye kaydedilmesi gerekiyor. Sendikalaşma istatistikleri sonucu o işkolunda yetki sahibi olabilecek sendikalar belirlenmiş oluyor.
Sendikalaşma oranı, SGK kapsamında sigortalı olarak çalışan kişi üzerinden hesap ediliyor. Daha önce Çalışma Bakanlığı istatistikleri kullanıldığı için sendikalaşma oranı yüzde 40-50’lerde çıkıyordu. Çifte üyelikler, ölüm durumunda yenilenmeyen kayıtların varlığı nedeniyle aslında gerçek olmayan bir oran söz konusuydu.
Sendikalaşma oranlarının gerçek düzeyine dönmesiyle sendikalara yetki konusunda geçiş hükmü tanındı. Buna göre; Ekonomik ve Sosyal Konsey’e üye konfederasyonlara bağlı işçi sendikaları için yetki koşulu Ocak 2013 tarihinden 1/7/2016 tarihine kadar yüzde bir, 1/7/2018 tarihine
Son günlerde kadro talepleri sürekli gündemde tutuluyor. Türkiye’de seçimlerin kısa aralıklarla peşi sıra gelmesi devlette kadro taleplerinin şiddetini artırıyor.
Gerek taşeron çalışanları gerekse 4/C’lilerin kadroya geçme istekleri ilk olarak kamu maliyesinin engeline takılıyor. Diğer yandan bu yöndeki talepler “yeterince memur var” söylemiyle karşılaşıyor.
Aslında her iki tarafında haklı gerekçeleri var, ancak ekonomik imkânlar kadro taleplerinin önünü kesiyor.
Acaba ülkemizde gerçekten devlette çalışan kişi sayısı fazla mı? Bu konuda bir değerlendirme yapabilmemiz için gelişmiş ülkelerde durum nedir, bunu görmemiz gerekiyor. Ayrıca il bazındaki kamu çalışanı sayılarını o ilin nüfusuyla orantılı olarak değerlendirmek de önemli.
550 bin yeni memur
Şu anda Devlet Personel Başkanlığı verilerine göre memur sayımız 2 milyon 150 bin kişiye yaklaşmış durumda. Bu sayı yıllar itibariyle incelendiğinde sürekli artmış. 2003 yılında memur sayısı 1 milyon 603 bin kişiydi. Yani 10 yıllık dönemde memur sayısında toplam 550 bin kişilik, yani yaklaşık yüzde 30’luk bir artış meydana gelmiş.
Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kamu - özel fark etmeksizin tüm işyerlerinde çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konularında eğitim almasını zorunlu tutuyor. Yani berberde çalışan çırak da fabrikadaki işçi de iş sağlığı ve güvenliği eğitimi alacak. Eğitim yükümlülüğüne uyulmaması halinde işverenleri yüksek idari para cezaları bekliyor.
Eğitime tabi tutulmayan her bir çalışan için işverene 1.120 TL idari para cezası kesilecek. 2014’ün ilk günlerinde yapılan denetimlerde yüzlerce işyerine eğitim programını başlatmadıkları için cezalar kesildi.
Aslında bu konuda işverenlerin kafası oldukça karışık, eğitim yapılmasından haberdar olanlar yeterli bilgilendirme yapılmadığı için ne yapacaklarını bilmiyorlar. Ancak yasa bir kişi de çalıştırsan bin kişi de çalıştırsan eğitim vereceksin diyor. Bana e-mail ile ulaşan bir işveren işyerinde 10 kişi çalıştırdığını, denetimlerde eğitim yaptırmadığı için 11 bin TL ceza kesildiğini söyleyip isyan ediyor.
Peki, konular neler?
Öncelikle işe yeni giren çalışanlara, çalışmaya başlamadan önce yapacakları iş ile ilgili riskleri, işyerinin genel risklerini ve bu risklerden korunmak için gerekli tedbirleri içeren bir eğitim verilmek