Kanuna göre yıllık iznin bir bölümü 10 günden az olamaz. Yılın ilk iznini yarıyıl tatilinde alıyorsanız ve birikmiş izniniz de yoksa yaz aylarını dikkate alarak bir daha düşünmenizde fayda var
Cuma günü yarıyıl tatili başladı. Okulların eğitime ara vermesiyle pek çok aile çocuklarıyla tatile çıkmaya hazırlanıyor. Dolayısıyla, çalışan anne ve babalar için izin kullanma zamanı. Peki, çalışanlar çocuklarıyla birlikte vakit geçirmek için yarıyıl tatilinde yıllık izinlerini nasıl kullanacaklar?
İzin hakkından vazgeçilemez
Yıllık ücretli izin çalışanlar için Anayasa ile güvence altına alınmış vazgeçilemez bir haktır. Bu sebeple, çalışanlar bu haktan kendi istekleriyle bile vazgeçemezler. Diğer taraftan, yıllık izin alan işçi izin süresince başka bir işte de çalışamaz. Eğer yıllık izin döneminde sigortalı veya kayıt dışı şekilde, yani sigortasız başka bir işverene bağlı olarak başka bir iş yerinde çalışan işçinin asıl işvereni bu durumu fark edecek olursa, söz konusu işçi hem işinden olabilir hem de işvereni ödediği izin ücretini ondan geri isteyebilir.
İznin bir bölümü 10 günden az olamaz
Geçtiğimiz yıllarda İş Kanunu’nda yapılan değişiklikle yıllık izin kullanımı açısından önemli bir
Engellilerin topluma entegrasyonu için istihdam kotaları var. Ama işverenler yükümlülüklerine tam uymuyor. Bu nedenle engellilere farklı emeklilik koşulları uygulanıyor. Çalışırken malul duruma düşenler için de malullük aylığı var. Ancak ikisi sık sık karıştırılıyor...
Engellilerin istihdam edilmeleri, topluma entegrasyonları açısından çok önemlidir. Bu çerçevede uygulanan istihdam kotaları ve teşvikler engellilerin istihdam edilmelerini kolaylaştırmak amacındadır. Ancak bütün bu teşviklere rağmen, işverenlerin engelli istihdam etme yükümlülüklerine tam anlamıyla uymadıkları görülmektedir. Bu zorluklar nedeniyle engellilere farklı emeklilik koşulları uygulanmaktadır. Yani bu konuda pozitif ayrımcılık söz konusudur. Diğer yandan çalışırken malul duruma düşenler için de, kamuoyunda malulen emeklilik olarak bilinen, malullük aylığı bağlanması hakkı bulunmaktadır. Bu iki konu çoğu kez birbirine karıştırılmaktadır.
Engelli ne demek?
Engelli emekliliği, vergi indiriminden yararlanma durumuna göre belirleniyor. Yani engellilik durumunun sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi, engellilere hem vergi avantajı sağlamakta, hem de erken emeklilik hakkı tanımakta. Vergi indiriminden yararlanmak
Anlık işgücü ihtiyacının doğduğu işyerlerinde giderek daha sık başvurulan bir çalışma şekli olarak çağrı üzerine çalışmalar, çalışma hayatının da gündemini daha sık işgal etmeye başladı.
İşverene işgücü yoğunluğunu, kendisine gelen talebe göre şekillendirme imkanı sunan çağrı üzerine çalışma, belirli bir dönem içinde işçinin ne kadar çalıştırılacağının belirlendiği fakat ne zaman çalıştırılacağının kesin olarak belirlenmediği iş sözleşmelerini ifade ediyor. İş Kanununda çağrı üzerine çalışma sözleşmelerinin kısmi süreli iş sözleşmesinin özel bir türü olduğu açıkça ifade edilmiş durumda. Kısmi süreli sözleşmeden farkı ise işçinin çalışacağı tarihlerin ve zaman aralığının belirlenmesinin ve de değiştirilmesinin işverene bırakılmış olması.
Haftada 30 saat
Çağrı üzerine çalışma sözleşmesi kısmi süreli iş sözleşmesinin özel bir türü olduğundan, kısmi süreli sözleşmenin kurallarına tabi. Dolayısıyla çağrı üzerine çalışma sözleşmeleri de aynen kısmi süreli sözleşmelerde olduğu gibi haftada en fazla 30 saat çalışmayı öngörebilecektir. 30 saatin üzerine çıkan sözleşmeler, tam süreli sözleşme olarak değerlendirilecektir.
Kanun, doğrudan bir alt sınır getirmemekte, işçi ve işveren aksini
Kıdem tazminatı çalışma hayatının en önemli ve hassas konularından biri. Çalışanlar için kıdem tazminatı işyerinden ayrılmanın sonrasında elde edilen ve işsiz kalınan dönemde veya emeklilikte pek çok eksiği kapatan parasal bir hak. İşverenler açısından ise işçi çalıştırmanın maliyetleri arasında. Bu nedenle, işveren ve işçi tarafının kıdem tazminatına bakış açıları çok farklı. Kıdem tazminatı açısından teknik bir detay ise yılbaşında ve Temmuz ayında tavanın artması. Peki kıdem tazminatı tavanının artması ne anlama geliyor.
Kimler hak kazanabilir?
Kıdem tazminatı hakkı işçilere tanınmış bir haktır. Bu kapsamda 4/a’lılar, yani eski adıyla SSK’lılar var. Borçlar Kanunu’na tabi olarak çalışan işçiler hariç tüm işçilerin kıdem tazminatı alma hakkı bulunuyor. Diğer yandan, Bağ-Kur’luların ve memurların kıdem tazminatı alma hakları yok. Basın İş ve Deniz İş Kanunu’na tabi çalışan gazetecilerin ve gemi adamlarının da kıdem tazminatı hakları söz konusu.
Kaç yıl çalışmış olmak gerekir?
Bir işçinin iş sözleşmesinin kanunda belirtilen nedenlerle sona ermesi, kıdem tazminatı alabilmesi için yeterli değil. Bunun yanında, aynı işverene bağlı olarak en az 1 yıl çalışmış olma şartı da söz konusu.
İşçi sağlığının korunması ve iş güvenliğinin sağlanması, mevzuatta yapılan detaylı düzenlemelerle birlikte ancak konu hakkında farkındalığın artması halinde mümkündür.
Kültürün oluşması ve gelişmesi amacıyla yıllardır mücadele yürütülmektedir. Son dönemde atılan adımlardan biri de iş kazası yaşamayan işverenlerin ödüllendirilmesi sisteminin kurulması. Üç yıl boyunca 10’dan fazla çalışanı bulunan ve çok tehlikeli sınıfta yer alan iş yerlerinde ölümlü veya sürekli iş göremezlik gelirinin bağlanmasına neden olan kaza yaşanmamışsa işverene prim teşviki sağlanacak. Teşvike ilişkin tebliğ 31 Aralık günü yayımlandı.
Sadece çok tehlikeliler yararlanabilir
Prim teşvikinden çok tehlikeli sınıfta yer alan ve 10’dan fazla çalışanı bulunan iş yerleri faydalanacak. İş yerleri tehlike sınıfına göre üçe ayrılıyor. Çok tehlikeli, tehlikeli ve az tehlikeli... Çok tehlikeli iş yerleri madenler, inşaat gibi risk unsuru çok olan yerler. Çok tehlikeli sınıfta ve 10’dan fazla çalışanı bulunan iş yerleri teşvikten faydalanabilecek. Tehlikeli ve az tehlikeli sınıfta yer alan iş yerleri için teşvik söz konusu değil. Birden fazla çok tehlikeli sınıfta faaliyet gösteren iş yeri bulunan işverenlerin çalışan
Sosyal güvenlik sistemleri, kişileri gündelik veya çalışma hayatlarında karşılaşabilecekleri birtakım risklere karşı korumak amacıyla kurulmuşlardır. Bu riskler, hastalık veya iş kazası gibi kısa vadede ortaya çıkabilecek riskler olabileceği gibi, yaşlanma gibi uzun vadede de ortaya çıkabilmektedir. Riskler doğduğunda sosyal güvenlik sistemi devreye girer ve kişiye gerekli olan yardımları sağlar.
Esas sorun bu yardımların giderlerinin nasıl karşılanacağıdır. Dolayısıyla, sosyal güvenlik kurumlarının birtakım gelirlere sahip olmaları gerekmektedir. Kimi ülkeler bu geliri vergilerden karşılarken, kimi ülkeler de kişilerden aldıkları primlerle giderleri karşılamaktadır. Bizim benimsediğimiz sistem de primli sistemdir.
Primli sistemde sigortalılar ücretlerine göre belirli oranlarda prim öderler ve ödenen primler sosyal güvenlik sisteminin gelirlerini oluşturur. Prim tutarları belirlenirken sigortalının ancak belli bir miktara kadar olan ücreti dikkate alınır. Üzerinden prim kesilen ücrete, prime esas kazanç denilmektedir. Prime esas kazanç Kanunda sınırlandırılmıştır. Bir kişi çok yüksek ücret alsa da prime esas kazanç miktarı Kanunda belirtilen üst sınırı aşamayacaktır.
Tavanı aşamaz
Prim
Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu küresel düzeyde toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ölçmek için Dünya Ekonomik Forumu tarafından 2006 yılından bu yana yayımlanıyor. 149 ülkeye ilişkin göstergelerin yer aldığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nin dört temel teması var. Söz konusu temalar ekonomik katılım ve fırsatlara erişim, eğitime erişim, sağlık ve hayatta kalma ile siyasal katılım ve güçlendirme. Toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin neden olduğu sorunlara ilişkin küresel farkındalık yaratmayı amaçlayan endekste bu dört temel alanda kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıklar ortaya konuluyor.
CİNSİYETLER ARASINDAKİ KÜRESEL FARK YÜZDE 32
2018 yılı raporunun temel bulguları ise şu şekilde:
- Küresel düzeyde, cinsiyetler arasında ortalama olarak yüzde 32 düzeyinde farklılık söz konusu. Raporda incelenen 89 ülkede toplumsal cinsiyet eşitliği açısından kaydedilen gelişmeler sayesinde bu yıl pozitif yönlü bir ilerlemeden bahsetmek mümkün.
- Mevcut eğilimlerin geleceğe de yansıması durumunda, küresel cinsiyet eşitsizliği farkının ancak 108 yıl içinde kapanacağı tahmin ediliyor. Cinsiyetler arasında kapanması en zor açık, ekonomik katılım ile siyasi katılım ve güçlendirme. Ekonomik
İşverenler çalışanlarının yaptıkları fazla çalışmalara karşılık fazla çalışma ücreti ödemek zorunda. İş Kanunu, fazla çalışmayı haftada 45 saat üzerinde yapılan çalışmalar olarak tanımlıyor. Buna göre kişi haftada 45 saatin üzerinde çalışıyorsa ‘fazla çalışma’ yapmış oluyor. Birçok işyerinde çalışanın 45 saati aşıp aşmadığı haftalık olarak değerlendiriliyor, haftanın bitiminde 45 saat aşıldıysa aşılan süre kadar fazla çalışma doğuyor. İşyerinde denkleştirme uygulanıyorsa haftalar arasında ortalama alınıyor, ortalamanın 45 saati aşması halinde fazla çalışma ücreti ödeme zorunluluğu doğuyor. Fakat uygulamada bazı işyerlerinde fazla çalışma ücretinin ödenmediği, kişinin fazladan yaptığı işin, daha fazla prim almak için yapıldığı düşünülerek sadece prim ödendiği görülüyor.
Yargıtay ne diyor?
Ücret İş Kanununun 32. maddesi uyarınca bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. Kanunda ücret eklerine ilişkin tanımlama yapılmasa da Kanunda yer alan ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemeler ifadesinden prim ve ikramiyenin ücret eki olduğu sonucu doğmaktadır. Yargıtay’a göre; işçinin mal veya hizmet üretiminde