Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen pazar süper lig takım kaptanları ile yaptığı toplantıda, mâlum konu bir kez daha gündeme getirildi. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine dair yasanın gereği gibi uygulanmadığına ve yaptırımların yetersizliğine dikkat çekti.
Çekti de ne oldu? Dünden bugüne ne değişti? Dünyada tek diye övündüğümüz o yasa süs olsun diye çıkarılmadı ise, niçin spor alanlarında her türlü şiddet ve onu körükleyen söylemler devam ediyor? İnsanlar neden özellikle futbol sahalarından kaçıyor? Oyunun marka değeri ne oluyor da sürekli düşüyor?
Bunların yanıtını vermesi gerekenler, elbette yasayı çıkaran ve uygulamasından sorumlu olan makamlardır. Benzer bir olay tekrarlanıncaya kadar kafamızı kuma gömüp anı kurtarmaya çalışacaksak, kendimizi kandırmayalım, bunlar iyi günlerimiz.
Ne yapılması gerekli diye soranlara, biz soralım;
- Yasa yürürlüğe girdiği günden itibaren demeçleriyle yangını körükleyen, şiddeti azdıran bir tane kulüp başkanı ceza aldı mı? Ya da hakkında seyirden men hükmü uygulandı mı?
- Medya üzerinden tehdit, hakaret, aşağılama içeren açıklama yapan tek bir yönetici hakkında
Önce şunun altını çizelim. Fenerbahçe’nin uğradığı saldırı açıkça cinayet girişimidir. Planlı, profesyonelce ve acımasızca insanların canına kast eden canileri ortaya çıkarmak ise devletin görevidir.
İsmail Kartal’ın yaşadıkları travmayı anlatmak için yaptığı empati çağrısına bir an için kulak verin. Kim böyle bir facianın içinde olmak isterdi ki? O otobüste bulunanlar belki ilk anda farkına varamamıştır, lakin ölümle hayatta kalmak arasındaki kırmızı çizgiyi ertesi gün hep birlikte yaşamışlardır.
Sonuçta Fenerbahçe kulübünün maçların ertelenmesi isteği, tarafsız vicdanlarda karşılık bulan haklı bir taleptir.
Failler bulununcaya kadar maçlara çıkmama kararına gelince. Aziz Yıldırım’ın kurmayları tarafından düzenlenen basın toplantısında en çok ses getiren konu kuşkusuz bu oldu.
Peki, böyle bir şey mümkün mü? Elbette değil. Ya zanlıların yakalanması 6 ay sürerse? Veya olur ya (!) olay bir faili meçhule dönerse?.. Fenerbahçe kalan 9 maçı oynamayacak mı?
İşte katliamı planlayanların ulaşmak istediği sonuç da, tam bu! Hem Fenerbahçe’ye maddi manevi tahmin edemeyecekleri boyutta zarar vermek, hem de Trabzon halkını topyekün olayın tarafı yapmak.
Radikal adımlar
Fenerbah
Kimse kusura bakmasın. Futbolu ve güzelliklerini konuşmak gereksiz geliyor artık. Bu oyun, iflah olmaz psikopatların eylem alanı haline geliyor, insan canı kin ve öfkeden değersiz kılınıyor, toplum sadece gönül verdikleri takımlar üzerinden kutuplaştırılıyorsa, o meczubu bulup en ağır cezayı vermek de yetmez elbirliği ile futbola bulaştırdığımız pisliği temizlemeye. Fenerbahçe kafilesinin uğradığı iğrenç saldırı bir milat kabul edilecekse, önce iğneyi kendimize batıracağız. Kulüp yöneticisi, futbolcusu, teknik adamı, medyası, emniyeti ve siyaseti, bugüne kadar işlediği günahlardan arınmadığı sürece, geçmiş olsun hepimize!
* * *
Maç mı? Yaşanan gerilimden rol çalmaya çalışan birkaç oyuncunun katkısıyla keyifsiz, pozisyonu az, sıkça duran bir ilk yarı izledik. Torku Konyaspor son iki haftada topladığı puanlarla rahatlamış ve güveni gelmiş bir takım, Trabzonspor ise Mehmet Ekici’den yoksun kalmanın sıkıntısını maç boyunca hisseden taraf görüntüsündeydi. Buna karşın saha içindeki yüksek tansiyonu lehine kullanmayı bilen ve özellikle ilk bölümün son dakikalarında Medjani ile maçın en ciddi fırsatlarını yakalayan taraf Trabzonspor oldu. Konuk takımın en etkili oyuncusu Özer’in
Dünya görüşleri, prensipleri, yaşama dair beklentileri farklı olabilir. Lakin, Trabzonspor’da başkan ve teknik direktör arasında bir süredir yaşanan iletişim sorununun ortadan kalktığını görüyoruz.
Dahası İbrahim Hacıosmanoğlu ile Ersun Yanal’ın gelecek sezona yönelik planlamaları birlikte yapmaları, üzerinde ısrarla durduğumuz “istikrar” sözcüğüne bir vurgu olarak dikkat çekiyor.
Bu sezon takım ligi kaçıncı sırada bitirirse bitirsin, Yanal’ın Trabzonspor’un başında kalacağına dair bu olumlu gelişme, elbette bazı çevreleri rahatsız edecektir. “Kafalarına göre” bir teknik adam bulamayanlar, her fırsatta Yanal’ı yıpratmaya, başkan ve yönetimini etkilemeye yönelik çalışmalarına devam edecek, kaos ortamının nimetlerinden yararlanmayı sürdüreceklerdir.
İşte bu noktada, Hacıosmanoğlu’nun tavrı çok önemli. Zira gelecek sezon bu takımı Ersun Yanal çalıştıracaksa, onun listesine göre transfer yapılacak, kalacak ve gidecek isimler belirlenecek. Dolayısıyla yeni sezonda ne başkanın ne de teknik adamın transfere yönelik mazereti kalacak.
Haa, bugün yaşanan bahar havası lig bitiminde yerini fırtınaya bırakır, koşullar ayrılığı gerektirirse, filmi başa sarıp yeniden seyretmeye hazır
Trabzonspor takımı, sıralamadaki konumuyla örtüşmeyen ilginç istatistiklere sahip.
Süper ligin gol krallığı yarışında ilk sırada Cardozo var. Paraguaylı futbolcu zaman zaman eleştirilse de 15 golle zirvede.
Mehmet Ekici, kendi kulvarında lider. Ekici 8 asist ile ligin kralı.
Rakip kaleye isabetli şut atan takım sıralamasında birinci durumda yine Trabzonspor var. 21 isabetli şut.
Bordo-mavililer ligin en çok gol kaydeden ikinci takımı. Bursaspor’un hemen ardından rakip kalelerde 48 golü var.
Ligin en az yenilgi alan dört takımından biri de Trabzonspor.
Şimdi bu verilere bakıp Trabzonspor’un niçin daha fazla puan toplayıp, daha iyi yerlerde olmadığı sorgulanabilir.
Geçen hafta Gaziantep’de kaybetme kontenjanının sınırına dayanan Trabzonspor açısından, son derece kritik bir sınavdı. Avni Aker’de Akhisar Belediyespor’u yenemediği takdirde son hedefinden de uzaklaşma tehlikesi, ekstra bir stres yüklemişti bordo-mavili ekibe. Neredeyse “ya tamam, ya devam” maçıydı.
Nitekim Trabzonspor doksan dakika boyunca bu gerilimi yaşamak zorunda kaldı. Özellikle ilk bölümde savunmasında yaptığı akıl almaz hatalar vardı yine. İshak’ın görev bölgesinden iki ani atak yedi ki, bu dakikalarda kalesinde göreceği gol, maçın seyrini tamamen değiştirebilirdi.
Hızlı oynamayı becerdiği ve rakip savunma yerleşmeden hücum etmeyi başardığı bölümlerde Trabzonspor etkili göründü. Özer ve Mehmet Ekici adam eksilterek topu öne taşırken, Cardozo ile maçın en çalışkan isimlerinden biri olan Deniz, Akhisar kalesinde pozisyon bulmaya başladı. Cardozo demişken. Böyle bir silahın varsa maç içinde onu ne kadar çok beslersen, gol şansın o kadar artar demeye devam edeceğiz. Ekici’nin belki de hayatının en kötü asistini yaptığı o vuruşu klas bir dokunuşla gole çeviren Cardozo, maç boyunca da bu motivasyon ile müthiş mücadele etti. Trabzonspor üç zorunlu oyuncu değişikliği
Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ, Süper Lig A.Ş. projesini hararetli biçimde savunmaya devam ediyor.
Geçen hafta Şansal Büyüka’nın Maraton programında tekrarladı; “Naklen yayın gelirlerini 1.5 katı artırmayı hedefliyoruz.”
Mevcut ihalede ortaya çıkan rakamın büyüklüğüne bakınca, sadece bu söylemin kulüplerin iştahını kabartması normal.
Futbolun marka değerini yükseltmek için yıllardır hiçbir çaba göstermeyen, iş paraya gelince ağzı kulaklarına varanlar, böyle bir projeye elbette balıklama atlarlar.
Hani Gümüşdağ diyor ya; “Bazı çatlak sesler çıkabilir, ancak biz Cumhurbaşkanımızdan da gerekli desteği alırız” diye.
Çatlak seslerin kim olduğunu bilmiyoruz. Hangi amaca hizmet ettiklerini de hâkeza. Bildiğimiz basit bir matematik işlemi.
İddia edildiği gibi naklen yayın gelirinin 1.5 kat artması, Gümüşdağ’ın ifadesi ile “malın” kıymetiyle doğru orantılı.
Trabzonspor son iki haftadır pazartesi maçları oynuyor. Önce deplasmanda Mersin İdmanyurdu, sonra Gaziantepspor. Biten diğer karşılaşmaların ardından bu durum avantaj gibi görünebilir. Hem kazanacak, hem ilk dört içindeki yerini sağlamlaştıracaksın. Hedefini bilerek sahaya çıkan takım açısından bu da stres yaratabilir. Tıpkı dün akşamki gibi.
Trabzonspor bu maça kadar ikinci yarının en çok puan toplayan takımı idi. Lakin skor bir yana, oynadığı futbol açısından henüz istenilen düzeyde olmadığı da aşikârdı. İyi savunma yapan rakiplere zorlanan, Mehmet Ekici gibi kişisel becerileri ile oyunu çevirebilen Trabzonspor, Gaziantepspor karşısında maçın genelinde düşündükleri veya istediklerinin hiç birini yapamadı.
Kanatlarda Erkan Zengin ve Sefa etkisiz kalınca, Cardozo’ya şişirilen yüksek topların tamamı savunma duvarından geri döndü. Ekici’nin ceza alanı önünde ne kadar tehlikeli olduğunu bilen ve bu bölgede rakip oyuncuları faulsüz durdurmayı başaran Gaziantepspor, orta alanda düşündüğü dirençle karşılaşmayınca, topu rakip alana taşımakta zorlanmadı. Üzerine bir de duran top organizasyonundan golü bulunca, kalan her dakika Trabzonspor’un işini güçleştirdi.
Nitekim başına