Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İranın Bem kentini vuran depremde, ölü ve yaralı sayısı 70 bini aşıyor olsa da; Mehmet Ali Birandın "Manşet" programında, Em. Koramiral Atilla Kıyat, militerlerde pek rastlanmayan bir saydamlıkla KKTC sorununun, Türkiyenin 21. yüzyılla da buluşmasını engelleyecek garip bir tümör olmaktan henüz bir türlü kurtulamadığını; açık, seçik ve net belirtmiş olsa da...***Madem ki çay demli ve hava da çok suratsız değil... Bel kemiğine saplanıveren elektrikli hançer de, şimdilik mayna olmuş gibi...Böylesine bir, boş vericiliğe değilse de, kalenderliğe doğru kaymamın belki de nedeni; Mehmet Barlasın dede olduğunu, yani bir torununun doğduğunu okumam.Yıl 1953, yahut 54; o zamanki genç CHP milletvekillerinden Cemal Reşit Eyüboğlunun, Fındıklıda, set üstündeki denize karşı dairesinde Cemil Sait Barlasla misafiriz.Cemil Sait, oğlu Mehmet Barlası da getirmiş yanında; Mehmet ya ortaokul son sınıfta, ya lisenin ilk sınıflarında...Ve aradan yarım yüzyıl geçmiş, dede olmuş Mehmet Barlas...***21. yüzyıl bizim kuşağın yüzyılı değil.Ve Türkiye kendini, bir türlü yeterince değiştiremiyor. Bunu vaktiyle eski yazarlar da söyler dururlardı bana; Ercüment Ekrem, VA - NU, Refi Cevat falan...Yine kışın ilk karıyla binlerce köyün yolu kapanıyor; yine bir yığın yolsuzluk, rüşvet, hortumculuk. Ve yine Adalet Bakanlığının bütçeden aldığı pay, bin 8...***Gençken köy kahvelerinde yarenlik ederdim köylülerle. Her türlü toplumsal bozukluğa karşı bir çift önerileri vardı köylülerin.Ya:- Salladır 2 kişiyi, bak her şey nasıl düzelir, derlerdi.Ya:- Önce ahlakı düzeltmek gerek, derlerdi.***Bir türlü anlatamazdım köylülere; temeli mesleksizliğe, üretimsizliğe, ekonomik bozukluklara dayalı toplumsal olayların, salt cezaları şiddetlendirmekle düzelemeyeceğini...Geçtiğimiz yüz yılda az adam mı asılmıştı Türkiyede; kimse bunun tam bir dökümünü bile çıkarmamıştı.***Ahlakı düzeltmeye gelince...Ahlaksızlık daha çok prim yapıyorsa, kim neden ahlaklı olacaktı ki?.. Şayet saydam, tutarlı ve kurnazlıktan arınmış bir "etik", prim yapsa; herkes bir saniyede ahlaklı olurdu...***Hala daha doğru dürüst bir hukuk bilinci bile gelişmiş değil bizde. Makam sahipleri, yahut eline bir fırsat geçirmiş kişiler; kendilerince suçlu buldukları, yahut çarpık buldukları kişilere, hakaret etme hakkına sahip olduklarına inanıyorlar.Çünkü o sırada güçleri yetiyor, hem suçlamaya, hem hakaret etmeye...***"Asmayalım da besleyelim mi" feodalizminin ortaçağ kalıntılı rüzgarları, eline fırsat geçmişlere öyle bir bulaşıyor ki; "yerinde infaz" hevenkleri, günümüze dek kaplayıp gidiyor çağları.Ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Mahkemesi, durmadan mahkum ediyor Türkiyeyi..."Ben istediğimi ihya, istediğimi imha ederim" epidemisinin antibiyotiği, bir türlü bulunamadı buralarda...***Çay iyi demlenmişse, hava da suratsız değilse, belinin sol yönüne elektrikli bir hançer de saptanmıyorsa; gün iyi başlıyor demektir.1 yaşına kadar olan bebek ölümlerindeki şampiyonluk, "yaşam kalitesindeki" aşırı düşüklük ve "dünyanın sonu değil ya" diye verilen fireler, keyfini kaçırmamalı...21. yüzyılın dinamikleri, er geç sarmalayacaktır Türkiyeyi de...Hele bakalım şu 2004 de, bir geçsin... c.altan@prizma.net.tr Sabahleyin çayı iyi demlemişsen; hava da çok suratsız değilse; omuriliğinin kuyruk sokumuna doğru olan bölümünde, sinirleri sıkıştırıveren bir bel kemiği kayması nedeniyle bazen sırtının sol alt yanına elektrikli bir hançer de saplanıvermiyorsa, gün iyi başlıyor demektir.