Defne Alphan

Harika renkler, müthiş bir müzik, aşk ve seks! Haftanın en çekici filmi Les Animaux Amoureux-Âşıklar, 80 değişik tür hayvanın karşı cinslerini nasıl baştan çıkardıklarını, birbirlerine nasıl kur yaptıklarını anlatan bir belgesel. Filmde, yunuslar, aslanlar, palyaço balıkları, kuşlar, kangurular, maymunlar, yengeçler ve böcekler çiftleşmek için birbirlerini baştan çıkarmaya çabalıyorlar.
Les Peuples Migrateurs - Kuşlar: Kanatlı Uygarlık filminin sinematografisini yapan Laurent Charbonnier, bu defa Âşıklar’ın yönetmen koltuğunda karşımıza çıkıyor. Âşıklar’ın yapımı iki senede tamamlanmış. 16 değişik ülkede çekilen film için, -30 derece ile +50 derece arasında değişen hava şartlarında çekimler yapılmış.
Filmde hayvanların da karşı cinslerini etkilemede bazen başarılı, bazen de başarısız olduğunu görüyoruz. Aşklarına karşılık bulamayan hayvanların kalp kırıklıklarına şahit oluyoruz. Öpüşmenin ve sarılmanın hayvanların da günlük hayatlarının bir parçası olduğunu izliyoruz.
Benden bir tavsiye;

Yönetmen Tunç Başaran bundan 19 sene önce öyle bir film yaptı ki, bu hafta vizyona giren Vesaire Vesaire, “Uçurtmayı Vurmasınlar'ın yönetmeninden” diye tanıtılıyor. Küçük Barış'ın hapishane günlerini seyrettiğimiz günden beri unutmadık. Tunç Başaran arada başka ses getiren filmler de yapmış olmasına rağmen, Uçurtmayı Vurmasınlar seyircinin yeni filme koşarak gitmesi için yeterli bir marka. Ben de filme merak ve umutla gidenlerdendim. Ama Vesaire Vesaire benim için biraz hayal kırıklığı oldu.
Senaryosunu Tunç Başaran'ın öğrencisi Roksen Lülü yazmış. Vesaire Vesaire, Lülü'nün kısa film senaryosu ödeviymiş. Başaran, "Ben bundan uzun metrajlı film çekerim" deyince Lülü senaryoyu Başaran'ın istediği kıvama getirene kadar üç sene uğraşmış. Senaryo bittiğinde Başaran, Lülü'ye filmin başrolünde kendisini oynatacağını söylemiş.
Vesaire Vesaire, aralarında çok yaş farkı olan bir adamla genç bir kızın birbirlerine âşık olma hikâyelerini anlatıyor.
Ünlü

Tanrı’nın Vadisinde, 2006 yılında en iyi film ve senaryo dallarında Oscar alan Crash-Çarpışma’nın senarist ve yönetmeni Paul Haggis’in yeni filmi. Haggis, yine kendi yazıp yönettiği filmi, Playboy dergisinde yayınlanan Mark Boal imzalı bir makaleden yola çıkarak çekmiş. Bu gerçek hikâyenin  beyazperdeye aktarılmasında Haggis’e en büyük desteği Clint Eastwood vermiş.
Filmde Irak’tan ülkesine döndüğünde ortadan kaybolan bir askerin hikâyesi anlatılıyor. Başrolde, kaybolan askerin babasını canlandıran Tommy Lee Jones’a göre Tanrı’nın Vadisinde, aşırı vatanseverliğin çok tehlikeli olduğuna işaret eden bir film.
Irak’ta savaştıktan sonra, ülkesine dönen Mike Deerfield ortadan kaybolur. Mike’ın bir savaş gazisi olan babası Hank olayı araştırması için dedektif Emily Sanders ile anlaşır. Olayın derinliklerine inildikçe Mike’ın bir cinayete kurban gittiği ortaya çıkmaya başlayacaktır.
Tanrı’nın Vadisinde, Amerikalıların Vietnam’da başlattıkları “Biz burada niye savaşıyoruz?”

Bazı filmler vardır, seyredersiniz, sonra her sözü geçtiğinde gülümsersiniz... Karakterlerini çok seversiniz sohbetlerinizde hep onlara göndermeler yaparsınız...  İşte Juno bu filmlerden!
Senarist Diablo Cody, Oscar ve Bafta dahil toplam 18 ödül aldığı ilk senaryosuyla oldukça dikkat çekti. Bir süre gece klüplerinde striptiz yapmış olan Cody, film gösterime girdiğinden beri herkesin ilgi odağı. Çalıştığı striptiz klüplerinde yaşadıklarını internette yayınlayan Cody’nin blogu yapımcı Mason Novick’in dikkatini çekince Cody’den bir senaryo yazmasını istemiş. Cody düşünmüş... “Daha önce hiç anlatılmamış bir öykü ne olabilir?”  Önce 1985 Chicago Bears sezonu aklına gelmiş. Sonra “Yok” demiş, “ Hamile kalan liseli bir kızın hikâyesini yazacağım ama rahat ve komik bir film olacak”

Ve ortaya Juno çıkmış!
Juno küçük yaşta istenmeyen bir hamilelikle baş etme gibi sıkıntılı bir durumu işlemesine rağmen bir an olsun insanın üstüne çökmeyen