Deniz Bayramoğlu

Deniz Bayramoğlu

deniz.bayramoglu@kanald.com.tr

Tüm Yazıları

Evvela bütün okurların yeni yılını kutluyorum.

Dünyanın daha “normal” bir yer olmasına dair bir beklentim var yeni yıldan, gerçekleşmeyeceğini bilsem de. Çünkü buna inanmanın bile iyi, doğru ve güzel olanı tüm insanlık olarak yaşayabilme yolunda değerli bir çaba olduğuna inanıyorum.

O yüzden gelecek güzel günlere dair umudumuzu kaybetmeyeceğimiz bir yıl olsun yeni yıl ülkemiz için.

Yılbaşının bu ilk günü zaten, büyük oranda kendi eksikliğimizden ötürü, bihakkın anlatamadığımız “ciddi” meseleleri bir kenara bırakıp biraz tarihe dönelim. İstanbul tarihinin çok ilginç bir olayından bahsedelim.

Haberin Devamı

İstanbul’un balinasını hiç duydunuz mu? Milattan sonra 6. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinapol’ü 50 yıl boyunca korkutan, gemileri batıran, hikâyelere, masallara konu olan ve kent halkının Porphyrios adını taktığı korkunç ispermeçet balinasını…

Ünlü Bizans tarihçisi Procopius hem “Savaşlar Tarihi” hem de “Gizli Tarih” kitaplarında bahseder bu balinadan. Gerçi ben ünlü Moby Dick’in türü olan ispermeçet dedim ama büyük bir orka olması da muhtemel. Hele de bir hayli büyük bir tür olan ispermeçet balinalarının Marmara gibi bir iç denizde ya da Karadeniz gibi beslenme açısından pek verimli olmayan bir denizde yaşamasının ve Boğaz gibi çok dar bir su yolunda hareket etmesinin zorluğu düşünülürse bu ihtimal daha da artıyor. Ama yine de yolunu şaşırmış bir balinanın bu sulara gelme olasılığının sıfır olduğunu da düşünmeyelim. Çünkü her bilinmezde olduğu gibi: Neden olmasın?

Tarihçi Procopius’a göre, boyu 14 metre, eni ise en geniş kısmında 4.5 metre imiş bu balinanın. Tam 50 yıl boyunca kent halkını terörize etmiş bu balina. Balıkçı teknesi, ticaret gemisi, savaş gemisi; ne bulursa saldırmış. Birçoğunu batırmış. Öyle büyük bir korku salmış ki kent halkına ve denizcilere kente gelen gemiler balinanın sıklıkla görüldüğü yerlerden uzak kalmak için yollarını değiştirmeye başlamış.

Gerçi 50 yıl boyunca sürekli oralarda değilmiş Porphyrios, zaman zaman uzun süreler boyunca ortadan kaybolmuş. Özellikle imparator Justinian, dev balina Porphyrios’u yakalamak çok çaba sarf etmiş ama bir türlü başarılı olamamış.

Haberin Devamı

Procopius’a göre, dev balina bir gün yunusları kovalarken Boğaz’ın Karadeniz çıkışında kıyıda çamura saplanmış. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın çamurdan kurtulamamış. Durumu gören çevre sakinleri hemen kalabalık bir grup halinde ellerinde baltalar ve iplerle balinanın yanına gelmiş ve onu öldürmeye çalışmış. Fakat ellerindeki baltalar balinada öldürücü bir yara açamadığı için atlara bağladıkları hayvanı çamurdan çıkarıp daha da kıyıya çekmiş ve orada hayatına son vermişler. Balina paramparça edilmiş ve etleri paylaşılmış. Procopius kimilerinin daha etler kesilir kesilmez oracıkta yemeye koyulduklarını da anlatmış kitabında.

Gerçi yakalanan balinanın Porphyrios değil de başka bir balina olduğunu iddia edenler de olmuş ama bu olaydan sonra balinadan bir daha hiç bahsedilmemesi bu olasılığı çok zayıf kılıyor.

Bu arada öğrendim ki İstanbul’un dev balinası Deniz Betil tarafından Türkçeye kazandırılan, Robert Graves’in Kont Belisarios (İş Kültür Yay.) kitabında da konu edilmiş. Hatta Gibbons’un kapak tasarımından içeriğine kadar bir başyapıt olan Edward Gibbon’un “Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi”nde de bahsediliyormuş Porphyrios’tan.

Haberin Devamı

Ne muhteşem bir kent bu İstanbul.