UÇKURGATE skandalı nedeniyle aylardır başı belada olan Clinton nihayet aklandı.
Daha doğrusu Senato'daki Cumhuriyetçiler
"azil" için gerekli 67 çoğunluğa ulaşamayınca Monica skandalını örtbas etmek,
"adaleti engellemekten" suçlanan ABD Başkanı 50 - 50 biten oylama sonunda
"beraat" etti.
ABD Senatosu'nun bu kararı Sevgililer Günü öncesinde Clinton'lara verilen en büyük armağan oldu.
Kamuoyu şimdi Başkan Clinton'ın yaşadığı aşk kaçamaklarındaki kahramanın Beyaz Saray stajyeri Monica yerine Amerikan orta yaş kuşağının romantik sevgilisi Meg Ryan olsa benzer tepkinin gösterilip gösterilmeyeceğini sorguluyor.
Çağımızda artık
"İnternet aşkları" prim yapıyor.
Son haftalarda dünya sinemalarıyla birlikte Türkiye'de de gişe hasılatında bir numaraya oturan
"Mesajınız Var" filmindeki Meg Ryan ile Tom Hanks'in yaşadıkları gibi
"aşkı tıklamanın" kimseye zararı yok. Bilgisayar başında yakalanmanın riski daha az!
Clinton, romantizm yerine daha gerçekçi arayışlara girince başladığı maceranın sonunu getiremediği gibi az daha başkanlık koltuğundan da oluyordu.
Başsavcı Kenneth Starr'ın raporuyla Clinton,
"porno kralı" Larry Flint'i bile gölgede bırakacak fantazilerle tarihe geçti.
ABD tarihinde hiçbir başkanın aklından resmi heyet kabullerinin yapıldığı
"oval ofis"i yatak odasına çevirmek geçmemişti. Üstelik başkanın seks fantezilerinin kahramanı Hillary Clinton da değildi. Stajyer Monica'nın sonradan telefonda arkadaşlarına anlatırken teybe alınan
"temas trafiği"ne göre, Clinton'ın Lewinsky ile geçirdiği çok özel saatler sonucu Beyaz Saray'ın ünlü salonu artık
"oral ofis" olarak anılır olmuştu. Nitekim Başsavcı Kenneth Starr öyle bir rapor yazdı ki, porno filmlerine taş çıkartan kimi sahneler Amerikan televizyonlarında haber olurken çocuklar ve gençleri altyazıyla uyarma gereği duyuldu.
Başkanın puro merakının ne anlama geldiği, Monica ile oynaşırken bağlanan telefon nedeniyle bir Kongre üyesiyle konuşmak zorunda kaldığı, Yaser Arafat ve Filistin heyeti
"oval ofis"in dışında resmi kabul için bekletilirken Bill'in içeride Beyaz Saray stajyeriyle, Hillary'nin yataktaki performansını tartıştığı Başsavcı'nın hazırladığı raporlarda
"belge" diye geçiyordu.
Böylesine
"şeffaflık" görülmüş şey değildi!
Clinton davasına başkanlık eden Yüksek Mahkeme Başyargıcı da oylamanın bitiminde
"Tam bir kültür şoku yaşadım. Ama üzgün değilim, daha bilge biri olarak ayrılıyorum." şeklindeki alaycı konuşmasıyla tüm senatörleri güldürmüş.
Monica davası ülke gündemini 13 aydır işgal etmenin ötesinde, milyonlarca dolarlık ciddi bir bütçeye, savurganlık denebilecek harcamalara mal oldu.
Temelindeki aşk ve seks öğelerinin yanısıra Clinton davası, 20'nci yüzyılın sonundaki Amerikan toplumunun kimi eğilimlerini açığa vurması açısından bundan sonra da tartışılacaktır. Örneğin, ABD Başkanı'nın
"korunmasız" bir stajyerle yaşadığı yasak ilişkinin boyutları halkın muhafazakar eğilimleriyle ters düşen
"utanç verici" yanlarına karşın bu durum,
"Clinton'ın özel yaşamı" olarak değerlendirilmiş ve yıpranmak bir yana kamuoyu yoklamalarında başkanın popülaritesi giderek yükselmiştir.
Bir dirhem et bin ayıbı örtermiş.
Amerikan ekonomisindeki iyileşme, enflasyon ve işsizlik oranlarındaki rekor düşüş ve Clinton'ın 21'inci yüzyılın yönetici profilini yansıtan enerjik görünümü Monica skandalını unutturmuş, böylece
"etik" bir sorun kamuoyunda tartışılmaya başlanmıştır. Acaba, ABD ekonomisi daha kötü koşullarda iken Beyaz Saray'da benzer skandal yaşansa halkın yargısı başka türlü mü oluşacaktı?
Evet, eğlence şimdilik bitti. Clinton, Amerikan halkından son özrünü de diledi. Onca ifadeden sonra
"yalan beyan"da bulunmadığı, senatodaki oylamayla sabit oldu.
Bizimkilerin gitmeyi hiç sevmediği Yüce Divan'da aklandı.
14 Şubat öncesi mükemmel bir armağan değil mi?
Sevgililer Gününüz kutlu olsun.
Yazara E-Posta: d.sazak@milliyet.com.tr