Didem Özel Tümer

Didem Özel Tümer

didem.tumer@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İdlib’deki saldırının birinci derecede sorumlusunun Şam rejimi olduğunu belirten Altun, Rusya’nın da saldırıları durdurma sorumluluğunu yerine getirmediğini söyledi. Altun, “İdlib bizim için milli güvenlik meselesidir. İnsanlık krizine yüz çevirmeyeceğiz” dedi.


İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İdlib’de yaşananların birinci derecede sorumlusunun Şam rejimi olduğunu, Rusya’nın da saldırıları durdurma sorumluluğunu yerine getirmediğini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün telefon ile görüştüğü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, 33 Mehmetçiğin şehit olduğu saldırının ardından rejimin tüm unsurlarının meşru hedef olduğunu ve saldırının Türkiye’yi daha da kararlı hale getirdiğini belirttiğini aktardı. Sığınmacılar meselesinin artık sadece Türkiye’nin meselesi olmadığını belirten İletişim Başkanı, “Türkiye’nin hiçbir zaman mültecileri bir silah olarak kullanmadığını” söyledi.

İletişim Başkanı Altun İdlib’deki gelişmeleri değerlendirdi: Şam rejimi birinci derecede sorumlu



Altun dün basın yayın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle buluşarak, 33 askerin şehit olmasının ardından yaşanan gelişmeleri, Türkiye’nin pozisyonunu değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temasları hakkında da bilgi veren Altun özetle şu mesajları verdi:

RUSYA SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEDİ: Dün itibarıyla yaşanan elim saldırı sonrası Suriye’deki gelişmelerden birinci derecede Esed rejimi sorumludur. Rusya Federasyonu, gerek rejimle ilişkileri, gerek Astana Süreci’nin tarafı olması, gerekse Soçi Mutabakatı’nın 3. maddesi gereğince rejim saldırılarını durdurma sorumluluğunu yerine getirmedi. Rusya’dan beklentimiz, ikili ilişkilerimiz, gerek sahadaki varlığı gerek Astana Süreci’nin parçası olması gerekse Soçi Mutabakatı’nın ilgili maddesi uyarınca rejim saldırılarını durdurması, saldırılarına engel olmasıdır. Rusya’nın sorumluluğu açık ve net.

MİLLİ GÜVENLİK MESELEMİZ: İdlib meselesi bizim için milli güvenlik meselesidir. Aynı zamanda insani boyutuyla son derece hayati bir meseledir. Biz bütün insanlığın yüz çevirmesine rağmen bu insanlık krizine yüz çevirmedik, çevirmeyeceğiz. İdlib düşerse milyonlarca Suriyeli mülteci Türkiye ve Avrupa’ya kaçmaya çalışacak. Dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’nin bu insanlara artık yardım etme, daha fazla kaynak üretme imkanı bulunmamaktadır. Mültecilerden gelen yoğun baskıyı engellemekle ilgili gösterdiği yoğun iradeyi gevşetmekten başka Türkiye’nin başka çaresi kalmamıştır. Türkiye hiçbir zaman mültecileri bir silah olarak kullanmamıştır. Suriyeli sığınmacıların, artık tüm dünyanın meselesi olduğu bilinmelidir. İdlib’de yaşanan gelişmeler Türkiye-AB mülteci anlaşmasının uygulanmasını ne yazık ki imkansız hale getirmiştir. Yaşanan kriz Türkiye-AB işbirliğinin bölgesel barış ve istikrar için ne kadar önemli olduğunu yeniden teyit etmiştir

UÇUŞA YASAK BÖLGE HAYATİ: Krizi sona erdirmek için uluslararası toplumun el birliğiyle hareket ederek sivilleri korumak için müdahale etmesi şarttır. Uçuşa yasak bölge uygulanması son derece hayati bir unsurdur. Gerek Rusya gerek İran’a sürecin garantörleri olarak sorumluluklarını hatırlatıyoruz, hatırlatmaya devam edeceğiz. Bu süreçte Esed rejimiyle bir an önce diyalog çağrısına bizi çağıran aktörleri de milletimizin vicdanına havale ediyoruz.

REJİM HEDEFLERİ HEDEFTİR: Türkiye NATO’nun en büyük ikinci gücüdür ve bu yönüyle de NATO’nun ilgili metinlerinin, ilgili maddeleri şu an itibarıyla Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı saldırı dolayısıyla Türkiye’nin desteklenmesini icbar etmektedir. Somut olarak öngörülen yeni bir zirve formatı söz konusu değil. Türkiye çözüme katkı sunmak isteyen bütün aktörlerle işbirliğine açık hareket etmiştir. Esed rejimi gayrimeşru tavır ve tutum içerisinde olduğu için bu sürecin içerisinde yer almamıştır. Bu nedenle de rejim hedefleri de bizim için hedef konumundadır.

‘Yeni tezkereye ihtiyaç yok’

Altun, “TSK’nın Suriye’de icra ettiği tüm faaliyetler TBMM’nin silahlı kuvvetlere verdiği yetki temelinde ve kapsamında gerçekleştirilmektedir. Suriye’de ordumuzun gerçekleştirdiği faaliyetleri sadece Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsi tasarrufu olarak tanımlamak Gazi Meclis’in iradesini yok saymak anlamına gelir. TBMM’de salı günü kapalı oturum yapılacak. O oturumda Sayın Cumhurbaşkanımız Milli Savunma Bakanımızı Millet Meclisimizi bilgilendirmesi için görevlendirdi. Suriye’de askeri harekat için yeni bir tezkereye ihtiyaç olmadığı kanaatindeyiz” dedi.