Dilara Koçak

Diyette başarı konusunda birçok yanlış anlama vardır. Ancak en pahalıya patlayan yanlış anlama, verilen kilonun miktarı ya da süresinin ‘başarı’ olarak algılanması. Özellikle son yıllarda sosyal medya ve internette uzman olmayan kişilerin bu konu hakkında konuşması ve hiçbir bilimselliği olmayan ‘diyet listesi’ adı altında halkın sağlığını tehlikeye atacak beyanlarda bulunması, beni hem üzüyor hem de endişelendiriyor.

Diyet yaparken asıl amacınızın kilo vermek olduğunu biliyorum. Ama sizin de bildiğiniz gibi, hızlı verilen kilo, hızla geri alınabilir. Her gün duyuyoruz; “İki ayda sekiz kilo verdim. Çok mutluyum” gibi cümleleri... Ancak hepimiz biliyoruz ki, böyle konuşan birçok kişi bir süre sonra bu kiloları, hatta daha fazlasını geri alıyor. Ayrıca bu kısa süreli mutluluk, sonrasında metabolizmanın yavaşlamasına yol açıyor. Çünkü hızlı ve sağlıksız diyetlerle verilen kilolar yağdan çok kas ve su kaybından oluşuyor.
Diyette başarı, yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı verilen kilonun miktarı veya süresiyle ölçülmez. Gerçek başarı, size özel planlanmış sağlıklı beslenme listesiyle, yağdan kilo kaybetmektir.

Korumak, vermek kadar önemli
Sadece kilo vermek değil, verilen

Ergenlik, çocukluktan sonra hayatın en hızlı büyüme aşamasıdır! Bu dönemdeki hızlı büyümeye paralel olarak yağ hücrelerinin sayısında artış olursa, yetişkinlik döneminde kilolu ve obez olma riski daha yüksek olur. Ama ergenlik dönemi, kilolu çocukluktan kurtulmak için avantaja da dönüştürülebilir. Bu dönemde doğru beslenme ve egzersiz takibiyle tedbir alınırsa ileriye dönük yatırım yapılmış olur.

Yağ hücre sayısını durdurup vücut bileşimini daha doğru yapılandırma bu dönemde mümkün olabilir. Örneğin; kemik gelişimi için kalsiyuma, kaslar için proteine, enerji için yağlara ve bu olayları gerçekleştirebilmek için vitaminlere ve minerallere ihtiyaç duyarız. Bunun için de enerji ve besin ihtiyacımız artar.

Sevgili gençler! Bu besinler hem kilo vermenizi hem de ideal kilonuzu korumanızı sağlayacak... İşte günlük hayatta mutlaka tüketmeniz gereken yedi besin:

1. Yumurta: Anne sütünden sonra en kaliteli protein kaynağıdır. A vitamini ve bazı B vitaminleri bakımından zengin bir yiyecek olan yumurtada, demir, fosfor, magnezyum, kükürt ve sodyum gibi mineraller bulunur. Yumurtanın sarısı, E vitamini içerir ve yağlı yapısıyla uzun süre tok tutar.

Okullar açıldı ve heyecan yine başladı. Eğitim hayatının başlamasıyla değişen beslenme düzeni de genellikle anne ve babaların en büyük sorunu oluyor. Bu dönemde çocukların beslenmesi okul başarısını etkiliyor.

Kahvaltı burada çok büyük önem taşıyor. Kahvaltı yapan çocuklar gün içinde daha dikkatli ve başarılı oluyorlar. Araştırmalar da kahvaltı yapan çocuğun sınıf içindeki başarısının daha fazla olduğunu, problem çözme gibi konularda daha başarılı ve kavrama yeteneklerinin daha iyi olduğunu göstermektedir.

Mevsimi yoktur

Dondurma tüketimi yaz aylarında sıcak havanın etkisiyle artsa da ben kışın da dondurma yemeyi çok seviyorum ve çekinmiyorum. Siz de miktarına dikkat ederek ara öğünlerde rahatlıkla tüketebilir ve çocuklarınızın da tüketmesini sağlayabilirsiniz.
Çocukların severek, isteyerek ve mutlulukla tükettiği en masum tatlılardan dondurma, vücudumuzun enerji üretmesine yardımcı olan karbonhidrat, yağ ve protein açısından dengeli bir yapıya sahiptir. Ayrıca dondurmada bulunan proteinler vücudun yapılanmasına ve kasların onarılmasına yardımcı olur.

Sevgili anneler, aylarca karnınızda büyüttüğünüz bebeğinizi kucağınıza aldınız. Yaklaşık dokuz ay boyunca sizin yediklerinizle beslendi. Aslında durum şu anda da çok farklı sayılmaz. Bebeğinizi emzirdiğiniz sürece, hâlâ yediklerinizle onu besliyorsunuz demektir.

İşte emzirirken beslenmenizde yer vermeniz gereken, hem sizin hem de onun daha mutlu ve sağlıklı olmasını sağlayacak gıdalar:

1- Yumurta: Yumurta günlük protein ihtiyacınızı karşılamak için çok amaçlı yoldur. Ayrıca anne sütünden sonraki en kaliteli kaynaktır. Kahvaltı için omlet yapabilir, öğle yemeğinde salatanıza haşlanmış yumurta ilave edebilirsiniz. Yeterli protein alımı, sütünüzün kalitesinin artmasına da yardımcı olur.

2-Somon: Diğer yağlı balıklar gibi, DHA denilen omega-3 yağ asitinden zengindir. DHA, bebeğinizin sinir sistemi için hayati önem taşır. Her anne sütünde DHA vardır ama diyetinde daha fazla DHA olan annelerin sütünde bu değer daha yüksektir.

Somonda bulunan DHA, aynı zamanda ruh halinize yardım edebilir. Çalışmalar, DHA’nın doğum sonrası depresyonunu önleyebileceğini gösteriyor.

Dikkat: FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) emziren, hamile ve hamile kalma ihtimali olan kadınların yedikleri balık cinsine

Beslenme ve egzersiz, iyi yaşamın en temel parçaları. Diyet ve egzersiz birlikteliğinden yararlanmak çok önemli. Ama bu ikiliyi hayata geçirmek her zaman mümkün olmuyor. Bugünkü yazımda, hareket etmenizi zorlayacak herhangi bir sağlık sorunu yaşadığınızda, yoğun olduğunuz veya herhangi bir nedenle hareketsiz kaldığınız dönemlerde işinize yarayabilecek önerilerde bulunmak istiyorum.

Özellikle yoğun hayat temposu içinde egzersize vakit ayıramayanların sayısı çok fazla. Böyle zamanlarda kiloyu korumak kolay değil ama imkansız da değil. Bu dönemde kilo almanızın önüne geçmek için yapabileceklerinizse şunlar:

1-Tartıyı saklayın: İstikrarlı olarak egzersiz yaptığınız zaman, ilerleme ya da bir kayma olup olmadığını görmek için haftada bir tartılmak iyi fikir olabilir. Ama ara verdiğiniz zaman gün içinde tükettiğiniz besinlere bağlı olarak kilonuz dalgalanabilir. Bu yüzden tartıya çıkmaktan kaçının.

2-Kendinizi yemeklerle ödüllendirmeyin: Kendinizi şekersiz ve kalorisiz bile olsa, yiyecek dışındaki şeylerle ödüllendirin. Hediye alın, bir arkadaşınızla buluşun ya da sinemaya gidin.

3-Hareket etmeyi durdurmayın: Egzersiz yapmak illa olimpiyat atletleri kadar aktif olmak anlamına gelmiyor. Hafif

Kilo vermek kolay değil. Vücudunuza baskı yapabileceği gibi, sizi zihinsel olarak da yorabilir. O nedenle süreç boyunca zihin vevücudunuzu rahatlatmak büyük önem kazanıyor. Kilo vermeye çalıştığınız sırada size yardım edecek 10 önemli noktayı hatırlatmak istiyorum.

1- Yiyecekler dostunuzdur: Yiyecek tüketmenizin birçok nedeni var. Ferahlamak, rahatlamak, kutlamak ve ağzınızda bırakacağı güzel tatlardan keyif almak gibi... Ama en öncelikli olanı, enerji vermesi ve günlük besin öğesi ihtiyaçlarınızı karşılamasıdır. Diyet yaparken, gıdaları düşman olarak görmeyin. Çünkü hiçbir besin mucizeler yaratamayacağı gibi, tek başına fazla kilolarının sebebi de olamaz. Sevdiğiniz gıdaları, porsiyonuna dikkat ederek tüketebileceğiniz, size özel planlanmış bir beslenme programıyla kilo vermek en doğrusu.

2- Sağlıklı beslenin: Bunun anlamı; sağlıklı kalmak için protein, karbonhidrat, yağ, vitaminler ve mineraller tüketmektir. Böylece gereksiz kaloriler almadan, ihtiyacınız olan enerjiyi verir ve verdiğiniz kiloların daha kalıcı olmasını sağlar.

3- Kahvaltı edin: Kahvaltı önemlidir çünkü hiçbir şey yiyip içmediğiniz 6 - 8 saatlik bir uykudan uyanırsınız. Güne başlamak için enerjiye ihtiyacınız

Sonbaharda değişen hava; halsizlik, mutsuzluk ve dengesiz beslenmeyle birlikte kilo problemlerine yol açabiliyor. Kışa iyi hazırlanmak ve sonbaharı daha mutlu ve enerji dolu geçirmek için önerilerime kulak verin:

Depresyona girmeyin: Sonbaharda artan depresyon eğilimi ve stresi kontrol etmek için B grubu vitaminleri bakımından zengin beslenin. Tam tahıllı ekmekler, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, et ve süt ürünleri bu grupta. Aynı zamanda omega yağ asitlerinin, özellikle de DHA’nın eksik olması, kişiyi depresyona karşı açık hale getirebilir. Antidepresan etkili bir beslenme planı; bol miktarda balık ve omega - 3 yağ asitlerinden zengin diğer besinleri (ceviz, keten tohumu, semizotu) içermeli.

Antioksidanları unutmayın: Mevsim değişikliklerinde daha fazla vitamin, mineral ve antioksidan bileşiklere ihtiyaç duyarız. Sonbahara girerken vücut direncini artırmak için antioksidan olarak da görev yapan A, C, E vitaminleriyle selenyum, çinko ve magnezyum gibi mineraller almak gerekir. Omega - 3 ve omega 9 yağ asitleri de ihmal edilmemeli. Antoksidanlar vücudumuzdaki serbest radikalleri ve oksijeni emerek etkisiz hale getirir ve bizi korur.

Su içmeye devam edin: Hava

Aşırı yeme rahatsızlığı, fazla yemeyle aynı şey değildir. Pek çok insan bir oturuşta fazla yemek yiyebilir ama bu rahatsızlığa sahip olanlar, aşırı yemek zorundaymış gibi hisseder.

Aşırı yeme rahatsızlığına sahip insanlar, ne kadar yediklerini, hatta ne yediklerini bile kontrol edemezler. Genellikle kendilerini rahatsız hissedene veya aç hissetmeyene kadar yer ve yemek yerken yalnız olmayı tercih ederler. Yedikten sonra suçluluk, utanç, iğrenme veya üzüntü hissederler.
O kadar utanırlar ki çevrelerinden saklanmak için uğraşırlar.

1. Bulimia’dan farkı: Aşırı yeme rahatsızlığı ve Bulimia her ne kadar benzer belirtilere sahip olsa da aynı şey değildir. Bulimia olan insanlar fazla yemek yer ve kontrol kaybı, utanç, suçluluk gibi aynı negatif duyguları hissederler.

Aralarındaki fark,
Bulimia olanların arınmak istemeleridir. Kendilerini kusturmaya çalışabilirler, laksatif ve diüretik kullanabilirler veya çok fazla egzersiz yapabilirler. Kendini arındırmaya çalışma, aşırı yeme rahatsızlığının bir parçası değildir.

2. Risk altında olanlar: Yaş, cinsiyet ve kilo fark etmeksizin her insanda bu rahatsızlık görülebilir. Hastalığın Amerika’daki en yaygın yeme bozukluğu olduğu düşünülüyor.