Süt ve süt ürünleri tükettikten sonra yaşanan sindirim rahatsızlığı, dünya nüfusunun yarısından fazlasını etkiliyor. Rahatsızlığın yan etkilerini, laktozsuz süt içerek önleyebilirsiniz
Bir bardak süt içtikten sonra kendinizi ‘şiş’ hissediyor musunuz? Ya da aşırı gaz mı oluşuyor? Belki de ishal ortaya çıkıyor. Endişe etmeyin, yalnız değilsiniz. Dünya nüfusunun yüzde 70’i süt ve süt ürünlerinin tüketiminden sonra midede rahatsızlık hissediyor. Laktoz intoleransı adı verilen bu durum, genetikle ilgili ve genelde Akdeniz, Asya ve Afrika toplumlarında sıklıkla görülüyor.
Laktoz intoleransı, sütteki karbonhidratın yani süt şekeri laktozun yeterli sindirilememesinden kaynaklanıyor. Bu yetersizlik, laktaz enziminin eksikliğiyle meydana geliyor. Laktaz enziminin görevi, laktozu küçük parçacıklara bölmek ve bu şekliyle kan dolaşımına katılmasını sağlamak. Ama laktoz intoleransı olan kişide bu görev aksıyor. Bu sindirim sorununun nedeni, kalın bağırsak hücreleri tarafından salgılanan laktaz enziminin yetersiz olması.
Bu belirtiler, laktoz içeren bir ürün aldıktan 30 dakikayla iki saat arasındaki bir sürede başlıyor. Belirtilerin şiddeti, kişinin laktozu tolere edebilmesine göre
Bayramlar genelde yeme düzeninde büyük değişikliklere yol açar. Özellikle et, sakatat ve tatlıgibi tüm toksik etki yaratan besinleri vücudumuza alırız. İşte bu yüzden bayramsonrasında detoks yapmak sağlığımız açısından çok önemli
Besin seçimimizi etkileyen pek çok faktör var; kültür, duygusal durum, çevre, alışkanlıklar, yaş, sağlık durumu gibi. Peki neden bazı besinleri diğerlerine göre daha çok tercih ederiz? Çünkü gıdalar, keyif ve iyi tat kaynakları. İnsanların besinlerle kutlama yapmaları ve özel yiyecekler aramalarının sebebi de bu. Özel günler bile ülkemizde yiyecek ismiyle anılır; ‘şeker’ bayramı, ‘kurban’ bayramı, ‘aşure’ günü gibi. İşte tam da böyle bir dönemi bitiriyoruz.
“Kurban Bayramı’nda aldığım kiloları ne yapacağım?” diye düşünüyorsanız; bu yazıyı dikkatle okumaya devam etmenizi öneririm.
Keyif ve bedel dengesi
Bayram sırasında normal kilolu biri, 1-3 kilo alabilir. Bayramdan sonra beslenme tarzınızda yapacağınız bazı değişiklikler; sizi rahatlatabilir, kilo verdirtebilir ve eski enerjinize kavuşmanıza yardımcı olabilir. Kaloriyle lezzet arasında maalesef pozitif ilişki var, yani besinin lezzeti arttıkça kalorisi de artıyor. Çalışmalara
Bayram sofralarının ve ağzımızın tadının kaçmaması için bu tatilde beslenmemize dikkat etmeliyiz. İşte işinizi kolaylaştıracak birkaç öneri
Kurban Bayramı’nda yemek deyince ilk akla gelen et, önemli bir protein kaynağı ama içeriğindeki doymuş yağları da unutmamamız gerekir. Kırmızı etin aşırı miktarlarda tüketilmesi, kan yağlarının yükselmesi riskini artırır. Ancak beslenme konusunda çok disiplinli insanlar bile, bayram süresince çizgisinden sapabilir. Bayram keyfini kaçırmayacak birkaç tavsiye vermek istiyorum sizlere.
Pişirme teknikleri
Kurban Bayramı’nda çok fazla et yenilmesi, mideyi olumsuz etkiler. Bu noktada ete uygulanan pişirme teknikleri önemli. Sindirimi zor olduğu ve mide asidini artırdığı için, mümkünse kavurma yapmayın. Özellikle kuyruk yağının kullanılmamasını öneririm.
Izgara yapıyorsanız mangal veya diğer uygulamalarda etle ateş arasındaki uzaklık, eti yakmayacak ve kömürleşme sağlamayacak şekilde ayarlanmalı. Kömürleşme, kanserojen maddelerin açığa çıkmasına sebep olur. Ayrıca yüksek ateş, yüzeydeki proteinleri birdenbire katılaştıracak ve ısı etin iç kısmına ulaşamayacak.
Kırmızı et önemli bir demir kaynağı. Bu demirin vücut içinde kullanımını
Normal bir saç derisinde yaklaşık 120-150 bin saç teli bulunuyor. Günlük 50-200 tel dökülmesi normal. Ancak bundan fazla dökülme, beslenme düzeninizde bir şeylerin ters gittiğinin göstergesi
Saç, yüzümüzün en önemli aksesuarlarından biri. Kozmetik firmaları, tip ve cinsiyete göre saç sorunları için çok detaylı ürünler pazarlıyor. Ancak saç sağlığı sadece dışarıdan bakımla olmuyor, içten bakım için de doğru beslenme şart.
Mevsim geçişleri, hormonal faktörler ve düzensiz yaşam tarzı, saçları yıpratıyor. Son zamanlarda saçlarınız cansız, parlaklığını yitirmiş ve kırılgansa beslenmenizi gözden geçirmenizi öneririm. Özellikle protein, demir ve diğer besin öğelerinden oluşan dengeli beslenme programıyla, saçlarınızı ışıltılı bir görünüme kavuşturabilirsiniz.
Saçlar, keratin proteininden oluşuyor. Cansız bir madde olduğundan, sağlıklı ve yeterli beslenme olmadan, protein veya diğer besinlerle zenginleştirilmiş sampuanlar, bakım ürünleri saçın uzamasına etki edemeyebiliyor.
Protein desteği
Nasıl vücudumuzda tüm sistemlerin düzenli işleyebilmesi için dengeli beslenme önemliyse aynı durum saçlarımız içinde geçerli. Saç tellerimizin büyüme fazı, 2-5 yıl sürüyor. Bu süre
Sonbahar hızlıca geldi. Market ve pazarların sebze ve meyveleri neredeyse yeni mevsim ürünleriyle tamamlandı diyebiliriz. Bakalım bu mevsim sebze ve meyvelerinin besin değerleri nasıl?
Hurma
Lif, yağ ve proteinler açısından zengindir. Hurmada sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, kükürt, fosfor ve klor da bulunmaktadır. Hurma ayrıca A vitamini, betakaroten, B1, B2, B3 ve B6 vitaminlerini de içerir. Özellikle Ortadoğu’nun en çok sevilen tatlı meyvesidir. Hurmanın, kalp ve damar hastalıklarından korunmada etkili rol oynadığı, kansere karşı koruyucu olduğu, boğaz ağrısını kestiği, bronşit, öksürük ve soğuk algınlığı şikayetlerini giderdiği bilinmektedir.
Greyfurt
Greyfurt, C vita- mininin mükemmel bir kaynağıdır ve bağışıklık sisteminin desteklenmesinde yardımcıdır. Soğuk algınlığı semptomlarını azaltmaya yardımcıdır. Günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 75’den fazlasını almanızı sağlar. Portakala göre biraz daha keskin tadı olan greyfurt salatalara, taze meyve sularının içinde ve avokadoyla birlikte kullanılabilir. Diyet lifi, A vitamini, potasyum, folat ve B5 vitamini için iyi bir kaynaktır. Likopenin önemli bir kaynağı olan greyfurt, anti-tümör aktiviteye
İnternetten televizyona her türlü iletişim aracılığıyla verilen sağlıklı yaşam reçeteleri, insanların aklını karıştırabiliyor. Bu konudaki en büyük sorumluluk, biz sağlık çalışanlarına düşüyor
Sağlıklı beslenme ya da kaliteli yaşam denince akla ilk gelenler; kurallar, kısıtlamalar, yasaklar ya da ‘kibrit kutuları’yla ölçülen peynirler. Aslında bireyler böyle düşünmekte haksız da değil. Ancak bu yanlış algılamalar, insanların sağlığına katkı sağlamamızı engelliyor. Danışanların bir pratisyene sinirlenip, ‘inat olsun’ diye, söylenenin tam aksini yapmasına bile yol açabiliyor. Daha da üzücü olan, tedavi amaçlı hazırlanan beslenme planlarından insanların sıkılarak vazgeçmesi.
Empati yapmak
Ben, “Tüketicilerin, danışanlarımın veya okurların gözüyle olaya nasıl daha iyi bakabilirim?” diye çok düşünüyorum. Bunu başarmanın iki yolu olduğunu gördüm. Birincisi, danışanlarımla görüşmelerimde onlarla empati kurmaya, onları gerçekten anlamaya çalışıyorum. Bunu yaptığımda aslında alışkanlıkları değiştirmenin hiç de kolay olmadığını görüyorum ve onları anlayışla, saygıyla dinliyorum. İkinciyse, danışanlarımla açık bir şekilde konuşmayı seçiyorum ve benimle gerçekten pazarlık
Bazı besinler, katkı maddeleri ve diyetteki diğer bileşenler, migrene yol açabiliyor. Özellikle tiramin içeren gıdalar, migren ataklarını tetikliyor. Magnezyum bakımından zengin besinlerinse ağrıyı önleyici özelliği var
Migren, biz kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmekle birlikte, çoğunlukla ataklar halinde gelişip şiddetli baş ağrısına neden olan nörolojik bir hastalık. En yaygın olduğu dönem 25-34 yaş aralığı.
Kadınları daha çok seviyor
Kadınların yüzde 15, erkeklerinse yüzde 6’sında görülüyor. Araştırmalara göre, yetişkin bireylerin yüzde 70’i zaman zaman da olsa baş ağrısı şikayeti yaşıyor. Baş ağrıları, tansiyon veya nezle, grip gibi geçici durumlarda ya da kronikleşmiş halde görülebiliyor.
Migrende en sık rastlanan belirti, hafiften başlayıp, bir süre sonra çok şiddetli, zonklayıcı hale gelen baş veya boyun ağrıları. Bu tip migren 15 dakikadan 3 saata kadar sürebiliyor. Genellikle dayanılması zor, başın bir tarafına bıçak gibi saplanan ağrı hissediliyor. Kırmızı, sulu, şişmiş göz kapağı, burun akıntısı ve yüzde
Yaşam biçimimizde yapacağımız birkaç değişiklikle sağlıklı beslenmeyi ve egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirebiliriz. Hadi şimdi değişim için aşağıdaki kolay önerilere göz atalım
Alışkanlıkları değiştirmek zaman ister. Alışkanlıklar bir günde oluşmaz, değişim de bu yüzden bir günde gerçekleşmez. Bu sizi üzmesin, hep iyiye odaklanmaya çalışın. İnsanlara “Hayır” demek, spora başlamak, yavaş yemek, kendinizi suçlamadan sakince ve kararlı bir şekilde hazır olduğunuzda başarabileceğiniz değişimler. Sabırlı olmak lazım ancak bu sabır oturup değişmeyi beklemek anlamına gelmiyor. Bu dönemde ufak değişimler için harekete geçmek, vazgeçmemek ve tutkuyla değişimi istemek lazım. Kendinize inanmaz ve güvenmezseniz hiç kimseden size inanmasını ve güvenmesini bekleyemezsiniz.
1-İnsan kendisi için yararsız hatta bazen sakıncalı besinleri dahi yiyebilir, önemli olan bunların alışkanlık haline gelmemesi.