YEME ZEVKiNiZi ÖLDÜRMEYiN

11 Aralık 2011

Diyet kelimesi sınırlama ve yoksunluk duygusunu beraberinde getiriyor. Oysa beslenme modelinde değişiklik yapmak yeni alışkanlıklara uyum sağlamaya çalışmak daha doyurucu, yapılabilir ve kalıcı bir tutum haline dönüşebilir


İnsanlığın on binlerce yıllık gelişiminde şişmanlık, endişelenilen değil özenilen bir durumdu. Ancak varlıklı olup işlerini başkalarına yaptıranlar kilo alırlardı. En büyük kabussa kıtlık ve açlıktı. 21’inci yüzyılın ikinci yarısında, besinlerin saklanması ve taşınması kolaylaştıkça, refahımız arttıkça, daha fazla yedik. Hareketimiz de azalınca derdimiz, aşırı beslenme ve şişmanlık oldu.
Şişmanlık, besinlerden aldığımız enerjiyle harcadığımız arasındaki dengenin bozulması sonucunda ortaya çıkar. Fazla kilolardan kurtulmanın tek yolu, bu dengenin yeniden sağlanması. Ama “Bunları yapmak söylemek kadar kolay değil” dediğinizi duyar gibiyim. Peki çözüm ne? Yaşam tarzında devrim yapmak!
Günümüzde neredeyse yemeklere düşmanımız gözüyle bakmaya başladık. Özellikle kadınlar, kilo almamak için sevdiği birçok yemekten vazgeçebiliyor. Çeşitli çalışmalarda; 20 yıl önce bireylerin yüzde 50’sinin yediği yemekten hoşlandığı, şimdiyse bu oranın yüzde

Yazının Devamı

iŞTAHI KONTROL ETMENiN YOLLARI

7 Aralık 2011

Fizyolojik ya da duygusal açlık yüzünden durdurulamayan iştah, çeşitli sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Peki bu durumla savaşmak için neler yapabileceğinizi biliyor musunuz?

Karbonhidrat sevenler ve atıştırmalıklar konusunda iştahlı olanlar, kilo verme programlarında zorlanabiliyor. Yağla ilgili sıkıntıysa lezzetle kullanım miktarının maalesef doğru orantılı olmasından kaynaklanıyor. Baharatlar ve farklı pişirme yöntemleriyle her ne kadar yağı azaltmak mümkünse de yemek kültürümüz buna pek izin vermiyor. Bal-kaymak kahvaltıları, kaymaklı tatlılar, mantı veya iskender kebap üzerindeki tereyağın kokusu damağımızın alışkın olduğu lezzetler.
Yüksek yağlı beslenme alışkanlığının kalp, bazı kanser türleri, diyabet ve şişmanlık gibi birçok kronik hastalıkla ilişkili olduğu birçok kez kanıtlandı. Ancak yanlış algılamayın, yağı tamamen hayatımızdan çıkarmayı önermiyoruz. Çünkü yağlar, yağda eriyen A, D, E ve K vitaminleri; vücut ısısının korunması, bazı hormonların yapımı, doygunluk hissinin uzun sürmesi ve vücut hücrelerinin yapıtaşı olması açısından önemli besin öğeleri.
Yağlar aynı zamanda yoğun enerji kaynakları. 1 gramları,
9 kalori. Bu sebeple

Yazının Devamı

KÖTÜ KAHVALTI TERCiHLERi

4 Aralık 2011

Güne kahvaltıyla başlamanın faydaları, araştırmalarla da kanıtlanmış durumda. Öyle ki anlama, odaklanma ve verimli çalışmada kahvaltının büyük etkisi olduğu konusunda hiç şüphe yok. Gece düşen metabolizma hızı, kahvaltıyla yüzde 20-30 artıyor

Hamur işleri

İş hayatı yoğun olanlar veya erken kalkıp kahvaltı etmeyi sevmeyenler, hızlı ve pratik seçeneklere yöneliyor. Bu durumda ilk seçenek, fırından ya da pastanelerden alınmış hamur işleri. Meyveli kek, poğaça, tatlı-tuzlu kurabiyeler, börek, simit, minik sandviçler, açmalar ve tabii ki yanında çay veya kahve, genel pastane kahvaltısının vazgeçilmezleri. Eğer bu saydıklarım ağzınızı sulandırdıysa, yandaki notları da okuyun...

* Bu besinler genelde yüksek yağ, şeker içerir. Dolayısıyla yoğun kaloridir.
* Karbonhidrat oranları yüksek ve protein oranları çok düşüktür. Kısa sürede tekrar acıkmanıza neden olurlar.
* Birçoğu beyaz un, hayvansal yağ ve fruktoz şurubu içerir.
Ancak hızlı kahvaltı için pastanelerde de aslında sağlıklı seçenekler bulmak mümkün örneğin; poğaçanın kepekli-beyaz peynirlisi daha iyi bir tercih ya da tam buğdaydan yapılmış, arasına domates, yeşillik ve beyaz peynir konmuş minik sandviçleri tercih

Yazının Devamı

MUTFAKTA DEVRiM

30 Kasım 2011

Yaşadığınız çevre özellikle de mutfağınız dağınıksa kilo vermeniz daha uzun zaman alabilir. Düzenli mutfak; sağlıklı, lezzetli ve düşük kalorili yemek pişirmek için gerekli malzemeleri rahatça bulabileceğiniz yer olmalı

Kilo vermekten daha önemli olan, verilen kiloyu korumak. Motivasyon kaynağını doğru bulmak ve çevresel faktörlerde değişikliğe odaklanmak tekrar kilo almamanın, rahat kilo vermenin temel anahtarlarından. Çevresel faktörün en önemli parçasıysa mutfak düzeni, alışveriş ve alışkanlıklar. İşte sağlıklı mutfağın ipuçları...

1-Mutfağınızı sağlıklı besinlerle donatın
Öncelikle eğer buzdolabınız, raflarınız tıka basa şeker ve yağ oranı yüksek yiyeceklerle doluysa onları değiştirmenin zamanı geldi. Buzdolabının en az bir rafını ve çekmecesini sağlıklı besinlere ayırmalısınız. Az yağlı süt ürünleri, sebze ve meyveler, yağsız et, tavuk, balık için yer açın. Buzdolabında saklanmasına gerek olmayan kurubaklagiller, tam tahıllar ve baharatlarsa kilerde durabilir.

2-Sağlıklı yemek kitapları edinin
Geleneksellikten uzak durup, daha az yağlı, aynı zamanda lezzetli yemekler yapmanız mümkün. Zeytinyağlı yemekleri pişirirken annelerimiz, genellikle bir çay bardağı ya da

Yazının Devamı

ŞEKER BAĞIMLILIĞI

27 Kasım 2011

Şeker ve tatlandırıcılar tıpkı kokain, eroin maddeleri gibi beyinde kimyasal değişiklikler başlatıyor. Gün içinde sık sık şekerli gıdalara aşeriyorsanız siz de şeker bağımlısı olabilirsiniz

Canınız sürekli tatlı mı çekiyor? Arzuladığınız çikolata, kek, kurabiye ve hatta çay da olsa şekere bağımlı olabilirsiniz. Bazı bilimadamları şeker bağımlılarının eğilimlerini madde bağımlılarınınkiyle karşılaştırıyor. Peki bu bağımlılık tedavi gerektirir mi? Tabii ki hayır ama tüketicilerin bu durumun farkında olması gerekiyor.
Bazılarımız her gün tatlıya aşeriyor ve bunu kurabiye veya bir dilim kekle tatmin ediyor. Bazılarıysa ayda sadece birkaç kez tatlı aşeriyor ama kocaman bir kutu kremalı bisküvi bile onları tatmin etmeye yetmiyor.
En son araştırmalara göre, hangi gruba giriyor olursanız olun eğer sıklıkla tatlıya aşeriyorsanız, şeker bağımlılığınız olabilir ve bu beyninizi etkileyebilir.

Şeker şekeri çeker
Princeton Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, farelerin ‘tıkınırcasına şeker’ yemesine izin verip, uyandıktan sonra birkaç saat onları yemekten mahrum ettiler. Araştırma, 3-4 hafta boyunca devam etti. Sonuç olarak fareler böyle bir dönemin ardından hızlı hızlı yemek

Yazının Devamı

KADINLARA ÖZEL BESLENME REÇETELERi

23 Kasım 2011

Aşağıdaki bazı ‘süper besinler’ gerek ev gerekse yoğun iş hayatında çalışıp enerjiye, çeşitli besin öğelerine ihtiyaç duyan, sağlıklı ve uzun yaşamak isteyen kadınlar için büyük önem taşıyor20-30’lu yaşlar
Nohut: Alınan besin öğesi, folik asit. Nohut, protein ve lif bakımından oldukça zengin bir kurubaklagil. Yüksek orandaki folik asit içeriğiyle 100 gr. nohut tüketerek günlük ihtiyacınızın yüzde 40’ını karşılayabilirsiniz. 20-30’lu yaşlar, kadınların doğurganlık oranlarının yüksek olduğu zamanlar. Bu dönemde doğum defektlerini önlemek için gebelik öncesi yeterli folik asit alımı büyük önem taşır.
Lahana: Alınan besin öğesi, kalsiyum. Lahana, diğer yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum yüklü. 20-30’lu yaşlardaki kadınlar hâlâ kemik kütlelerini artırabilir, tabii bunun için yeterli kalsiyum almaları şart. 30 yaşına kadar yapım yavaşlayarak sürer ve kemiğin mineral içeriği doruk noktasına ulaşır. Yeterli kalsiyum alımı, kemik kaybı riskini ve ileriki dönemde hareket yeteneğinin kısıtlanmasını önler.
Birçok farklı çalışmanın gösterdiği üzere, lahananın düzenli tüketimi kadınlarda meme kanseri riskini önemli ölçüde azaltır. Aynı zamanda lahana, vücuttaki östrojenin

Yazının Devamı

SOMON HAKKINDAKi EFSANELER VE GERÇEKLER

20 Kasım 2011

Omega-3 bakımından zengin somon balığının faydaları yıllardır konuşulur. Tüketim biçimi ve pişirme yöntemleriyse sık sık tartışma konusu olur. O zaman bu balık hakkında neleri yanlış, neleri doğru biliyormuşuz bir bakalım

Somon balığından bahsederken aklıma hep sevgili arkadaşım Leyla Alaton gelir. Haftada en az 4-5 gün somon yediğini söyleyen Leyla’nın güzel cildinin ve yıllardır hep aynı formda olmasının somonla ilgili olup olmadığını hep konuşuruz.
Somon balığı; pembe renkli, diğer balıklara oranla tadı daha baskın, yüksek yağ içeriğiyle kızartmaya uygun olmayan bir balık. Balık tüketmeyi sevin ya da sevmeyin, yapılan birçok araştırma, haftada 1-2 kez balık yemenin çok faydalı olduğunu gösteriyor. Balık, zengin protein içeriğiyle et grubunda yer alır.
Balıkların vitamin içeriklerini ele alacak olursak; B grubu vitaminlerden tiamin (B1), riboflavin (B2), niasin (B3), pridoksin (B6), B12 ve yağda eriyen vitaminlerden A ve D’nin iyi kaynakları olarak kabul edilirler. 100 gram balık tüketimi, özellikle A vitamini (retinol) gereksiniminin yüzde 10-15’ini karşılar. Balık, mineral içeriğiyle de zengin bir besin. İyot ve selenyum gibi mineraller içeriyor.
Efsane: Somon,

Yazının Devamı

İnatçı kiloların 10 nedeni

16 Kasım 2011

Yağı kestiniz, karbonhidrat alımınızı azalttınız ve haftada beş gün egzersiz yapmaya başladınız... Peki niye hâlâ kilo veremediniz? Sizi daha ince bir vücuttan alıkoyan detaylar ve yapılması gerekenlere bakalım

1-Yeterli kasınız olmayabilir Ne kadar kasınız varsa o kadar çok yağ yakarsınız. Koştuğunuzda, kitap okurken veya uyurken kas dokunuz kalori yakmak için iş başındadır.
Ne yapılmalı?
Ağırlık egzersizi yapmayı deneyin. Fazla kalori yakmak için vücut geliştiriciler kadar kaslı olmanıza gerek yok ancak düzenli egzersiz, daha fazla yağ yakımına yardımcı olacaktır.
2-Genetik faktörler (Armut dibine düşer) Eğer anne ve babanızın her ikisi de obezse, sizin de obez olma ihtimaliniz çok yüksek.
Ne yapılmalı?
Meydan okumaya şimdi başlayın. Sabırlı olun. Kaybettiğiniz her kiloyla daha fazla sağlık kazanıyor ve diyabet, yüksek kan basıncı, kalp hastalıkları ve kanser riskiniz azalıyor.

Yazının Devamı