Obezite dünyada en hızlı yayılan hastalıklardan birisi. Sigaranın neden olduğu ölümlerin ardından ikinci sırada obezite yer alıyor. Her yıl 300 bin insan, obezite nedeniyle hayatını kaybediyor. Bütün ülkeler, sağlık harcamalarının yüzde 10 - 12’sini, obezite ve obezitenin neden olduğu hastalıklara harcıyor. ABD’de obezite ile ilgili hastalıkların tedavisi için yıllık 75 ile 100 milyar dolar harcanıyor.
Obezite kronik bir hastalıktır, genetik ve çevresel etkileşimleri vardır. Vücutta yağ dokusunun artması çok sayıda faktöre bağlıdır.
Bir kişiye obez denilebilmesi için, beden kitle indeksinin 30’un üzerinde olması gereklidir. Beden kitle indeksi, kişinin ağırlığının boyunun metre cinsinden karesine bölünmesi ile elde edilen değerdir ve bu değer 18.5 - 24.9 olduğunda normal, 25 - 29.9 olduğunda kilolu, 30 ve üzeri olduğunda obez, 40 üzerinde morbid obez olarak gruplandırılır.
Obezite işin uzmanları tarafından tedavi edilmeli
Obez bireyler ciddi yaşam tehdidi altındadır. Obezlerde kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranı, normal bireylere göre 4 kat daha fazladır. Yüksek tansiyon görülme sıklığı obez olmayanlara göre 3 kat daha fazladır. Obezite bu işin eğitimini almış kişiler
Kimi A, C, B vitamini deposu, kimi kansere karşı koruyucu etkili... Kış mevsiminde kolayca bulabileceğiniz meyve ve sebzeler, size sağlık vaat ediyor
KİVİ
Kış meyvelerinden olup, soğuk algınlığı gibi hastalıklardan korunmamız için bize yardımcı olacak çok iyi bir vitamin deposudur. Bileşimindeki vitaminlerden en önemlileri A ve C vitaminleridir. Ayrıca kansere karşı koruyuculuk gösteren lutein’i de bol miktarda içerir. Bir porsiyonda (100 gr.) yaklaşık 30 kalori vardır.
NAR
Sağlıklı beslenme denince akla ilk meyve ve sebzeler gelir. Ancak sebzenin pişirilme şekli ve meyvenin miktarı gözardı edilmemelidir
Sağlıklı beslenme doğru alışverişle başlar. Alışveriş sonrası mutfakta uyacağınız kurallar kadar, sofrada yediğiniz miktar da tabii ki önemlidir. Sağlıklı beslenme denilince ilk akla gelen sebze ve meyvelerdir. Ancak sebzenin pişirilme şekli yenilen meyvenin miktarı gözardı edilmemelidir. Bununla birlikte süt - yoğurt, tahıllar, et ürünleri ve baklagiller de tabi ki beslenmenin önemli parçalarıdır. Mutfağınızı bu konuda yeniden gözden geçirmek isterseniz aşağıdaki ipuçlarına özellikle göz atmanızı tavsiye ederim.
1- Sebze yemeği yapılırken, 1 kg sebzeye 2 yemek kaşığı sıvı yağ koyun. Etli sebze yemeklerinde ise yağa gerek yok.
2-Yağda kızartma veya kavurma yerine haşlama, fırında ızgara veya sulu pişirme yöntemlerini kullanabilirsiniz.
3- Yemeklere lezzet vermek için sebzeler ve baharatlarla farklı tatlar yaratmaya çalışın.
4- Sosları ve çorbaları krema yerine az yağlı sütle deneyin.
Herkesin hamilelik döneminde alması gereken kilo farklıdır... Ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki; hamilelikte fazla kilo alan annenin çocuğu obez olma riski ile karşı karşıya
Hamileliği sırasında fazla kilo alan annelerin bebekleri diğerlerine göre yedi yaşına geldiklerinde daha kilolu olma riski ile karşılaşıyor.
Amerikan Klinik Beslenme Dergisi’nde (AJCN) yayımlanan bir araştırmaya göre kilolu hamilelik geçirmek bebeğin ileriki yaşlarda kilo alma ihtimalini güçlendiriyor.
Pensilvanya Üniversitesi’nde ve Philadelphia Çocuk Hastanesi’nde yapılan araştırmalara göre, hamileliği sırasında önerilen aralıklardan daha fazla kilo alan anne adaylarının bebeklerinin yedi yaşına geldiklerinde fazla kilolu olma ihtimalleri daha yüksek.
Hamilelik öncesinde obez kategorisinde bulunan annelerin çocukları da, aşırı kilo alıp fazla kilolu olma konusunda büyük bir risk altında.
Bazı besinler içerdikleri besin öğeleri bakımından birbirinin yerine geçer. Bitkisel proteinin yanı sıra karbonhidrat ve posa da içeren kuru baklagiller, günlük beslenme içinde mutlaka yer almalıdır
Tüm besinler içinde bulundurdukları besin öğelerince farklılık gösterir. Bazı besinler içerdikleri besin öğeleri bakımından birbirlerine benzer, bu nedenle de birbirlerinin yerine beslenme programında yer alabilirler. Besinleri beş grup altında toplamak ve bu gruplardan her gün tüketilecek miktarların belirlenmesi, beslenme planını uygulamada kolaylık sağlar. Aşağıda temel besin gruplarını görüyorsunuz. Kuru baklagiller bitkisel proteinin yanı sıra karbonhidrat ve posa da içerir. Bu yüzden tahıl grubu ile protein grubuna yakın olup pişirme şekli ve içine eklenen tahıl veya hayvansal protein ile besin kalitesi yönünden değişim gösteren önemli bir özelliğe sahiptir.
1. grupta süt, yoğurt ve türevleri
2. grupta et ve ürünleri grubu
3. grupta sebze ve meyveler
Hiçbir besin tek başına mucize yaratmaz, hiçbir besin de tek başına suçlu değildir. İşte bu yüzden besinlerin özelliklerini bilmek gerek
Sağlık için hiçbir besin tek başına mucize yaratmaz, hiçbir besin ise tek başına suçlu değildir. Bu sözü yıllardır her fırsatta kullanırım, benim beslenmeye bakış açımı en güzel özetleyen cümle budur. Hiçbir besini iyi ve ya kötü diye sınıflandıra-mayız. Doğada bulunan tüm besinlerin farklı etkileri ve iyiliklerini öğrenmek ve genel beslenme içinde yer vermek en doğru seçimdir. Ne yediğiniz kadar, ne sıklıkta ve ne miktarda yediğiniz de çok önemlidir. Bu yüzden tek tip beslenmeden kaçınıp mümkün olduğunca çeşitlilik yaratmaya özen göstermenizi tavsiye ederim. Mutfakta sıkça yer alan bazı besinlerin önemli taraflarını sizler için seçtim:
Soya: “Genistein” ve “daidzein” adı verilen isoflavonlar ile total kolesterolü, LDL kolesterolü ve trigliseridi düşürürken, HDL kolesterolü (iyi kolesterol) artırıcı etkisi olduğu düşünülmektedir. Ayrıca kansere karşı koruyucu etkisinden de bahsedilebilmektedir. Her gün alınan 60 gram soya, menopoz belirtilerinde de azalma sağlayabilir.
Engİnar: Enginarın en büyük özelliği, toksinleri temizleme yeteneğidir. Bu
Bulgur; posa, lif açısından zengin, karbonhidrat değeri daha düşük, protein değeri yüksek değerli bir gıdadır. İçeriğindeki protein, kalsiyum, potasyum ve fosfor miktarı pirinçten daha fazladır
Geçtiğimiz hafta Ayfer T. Ünsal tarafından yazılmış Bulgur isimli kitap elime ulaşınca pek sevindim doğrusu. Bulguru kişisel olarak da çok seven ve beslenme modeli içinde hep öneren bir uzman olarak bu konuya daha fazla destek verilmesi gerektiğini hep düşünürdüm. Adana, Gaziantep ve doğu sofralarında büyüyenler bilirler, evlerde mutlaka hep bulgurlu bir yemek vardır. Ben Çukurova çocuğu olarak İstanbul’a ilk geldiğimde bulgurun özlemini çok çektim doğrusu.
Annemin anlattıkları
Bu yazıyı hazırlarken anneme danışmadan olmazdı çünkü hep anlatırdı “dibek taşında az bulgur öğütmedim ben” diye. Şimdi annemden öğrendiklerimi size şöyle özetleyebilirim:
Eskiden buğday eve çuvallarla gelirmiş önce yabancı maddelerden arındırılmak için elle seçme işlemi olur, sonra kaynatılır, ardından evlerin damına serilerek güneşte kurutulurmuş. Bu işlem esnasında evdeki herkes hatta komşular da yardım edermiş. Buğdayın iyice kuruması için karıştırmak ve her yöne çevirmek gerekirmiş. Buğday kuruduktan sonra
Vücut için en etkili antioksidanlararasında yer alan likopen en fazla domateste bulunur. Domates aynı zamanda niasin, folat ve B6, C, A, K vitaminlerinin de önemli bir kaynağıdır
Domatesin faydaları saymakla bitmiyor. Bu konuda her gün yeni bir çalışma yayımlanıyor. İçindeki en önemli antioksidan da likopen. Sanırım artık herkes bu kelimeye alıştı. Vücut için en etkili antioksidanlardan biri olan likopen en fazla domateste bulunur. Domates ayrıca C, A ve K vitaminin de önemli bir kaynağıdır. Yapılan çalışmalar yüksek likopen alımının kardiovasküler sağlığa olan olumlu etkilerini gösteriyor.
Domates 100 gramında 22 kalori içerir. Domates aynı zamanda yüksek kolesterol seviyelerini düşürmeye yarayan, kan şekerlerini denge altında tutan ve kolon kanserine karşı koruyucu etki gösteren lifin de iyi bir kaynağıdır.
1 kâse (yaklaşık olarak 180 gram) domates tüketildiğinde günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 57,3’ü, A vitamini ihtiyacının yüzde 22,4’ünü, K vitamini ihtiyacının yüzde 17,8’ini ve lif ihtiyacının yüzde 7,9’ü karşılanmış oluyor.