Her yeni yılın başlangıcında yeni hedefler belirlenir ve planlar yapılır. Daha aktif olmak, sigarayı bırakmak, şekeri azaltmak veya daha sağlıklı yiyecek seçimleri yapmak bu hedeflerden olabilir. Zihnimizin bir şeyi alışkanlık olarak kabul etmesi için 21 gün boyunca tekrara ihtiyacı olduğunu daha önce duymuşsunuzdur. Yapılan çok yeni bir araştırma bu efsaneyi çürütüyor.
Healthcare dergisinde geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırma bir alışkanlığın gerçekten edinilmesinin ortalama 59-66 gün sürebildiğini, bu sürenin 335 güne kadar da uzayabileceğini belirtiyor. Araştırmacılar, sağlıklı alışkanlıkların sanılanın aksine üç hafta gibi kısa bir sürede oturmadığını vurguluyor. Alışkanlıkların oluşma sürecinin yaklaşık iki ay içinde başladığı ancak bu sürenin dört günden neredeyse bir yıla kadar değişebildiği de sonuçlar arasında. Burada 21 günün sadece bir başlangıç olduğunu, sürdürülebilir beslenme için kalıcı adımlar atmanız gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Peki hayatınızda sağlıklı ve
Yapay gıdalara maruz kalma, beslenme tarzının giderek değişmesi gibi pek çok faktör sebebiyle kolon kanserinden cilt kanserine pek çok kanser türünde artış var. Gelin, kansere karşı nasıl beslenmeliyiz ona bakalım
Dünya üzerinde neredeyse her yaşta kanser vakalarının arttığını biliyor musunuz? Kanser, milyonlarca insanı etkileyen ve her yıl milyonlarca yeni vaka ile karşı karşıya kalınan bir hastalık. Amerikan Kanser Derneği’nin (ACS) 2025 verilerine göre, ABD’de toplam 2 milyonun üzerinde yeni kanser vakasının tanı alacağı öngörülürken 600 binin üzerinde kişinin kanser nedeniyle yaşamını yitireceği tahmin ediliyor. Kadınlarda en sık tanı alan kanser türü meme kanseriyken erkeklerde prostat kanseri ilk sıralarda yer alıyor. Fakat günümüz yaşam koşullarında, yapay gıdalara maruz kalma, beslenme tarzının giderek değişmesi gibi pek çok faktör sebebiyle kolon kanserinden cilt kanserine pek çok kanser türünde de artıştan söz etmek mümkün. Kanser oluşumunun birçok sebebi var. Araştırmalar, beslenmenin birçok kanser
Son günlerde ülke olarak oldukça stresli günler geçiriyoruz. Akıl ve ruh sağlığımızı korumakta güçlük çektiğimiz dönemlerden birindeyiz... Yıkıcı afetler sonrası stres yönetimi ve ruh sağlığını destekleyici adımlar atmak kıymetli. Öyle ki stres, tıpkı soğuk algınlığı veya viral bir hastalık kadar bulaşıcı olabiliyor. Stres, üzüntü, öfke gibi pek çok duyguyu bir arada yaşadığımız bu dönemde kortizol ve stres ilişkisine bir kez daha değinmek istedim.
Önlenebilir bu felaketlerin bir daha yaşanmaması dileğiyle. Başımız sağolsun.
Duygusal bulaşma ve kortizol
Evet doğru duydunuz, stres birçok açıdan bulaşıcı olabilir. Bu durum ‘duygusal bulaşıcılık’ veya ‘stres bulaşıcılığı’ olarak adlandırılıyor ve sosyal psikoloji ile nörobilim alanlarında çalışmalara devam ediliyor. Yapılan araştırmalar, bir kişinin stresli bir anına şahit olmanın, gözlemcinin de kortizol seviyelerinin yükselmesine yol açabileceğini gösteriyor. Bu, özellikle aile bireyleri veya yakın ilişkilerde daha belirgin
Yapay zekâ, ultra işlenmiş gıdalarla beslenen bireylerin 30 yıl içinde nasıl görünebileceğini ortaya çıkardı. Buna göre, sağlıksız beslenme alışkanlıkları hız kesmeden devam ederse gelecekte bizi bir sorunlar yumağı bekliyor.
Önümüzdeki yıllarda bağırsak hastalıkları, obezite oranları, bazı kronik hastalıklardaki artışın öngörüldüğü bir gerçek. Peki, işlenmiş gıda tüketiminizin buradaki etkisini gözlemlemeye ne dersiniz? Paketli, hazır gıdalar, fastfood, şekerli içecekler, unlu mamuller... İşlenmiş gıdalar ve sağlığınız üzerine oluşturduğu riskler üzerine yapılan bilimsel çalışmalar giderek artıyor, konuyla ilgili her geçen gün yeni terimler ve sınıflandırmalar da ortaya çıkarken ultra işlenmiş gıdalar sağlığı tehdit etmeye devam ediyor. Bir diğer yandan yapay zekâ ve sağlık alanındaki gelişmeler de tüm hızıyla sürüyor.
Geçen hafta katıldığım dünyanın önemli inovasyon ve ilham buluşmalarından biri olan DLD Konferansı’nda da ana başlıklardan biri yapay zekâydı. Öyle ki yapay zekâ
Kahveyi günün hangi saatinde tüketmeyi seviyorsunuz? “Kendisi sabahlarımın vazgeçilmezi olur” diyenlere iyi bir haberim var.
Kahve ve sağlık arasındaki ilişki, kahvenin hem çok yaygın tüketilmesi hem de içerisindeki bileşenlerin sağlık etkileri nedeniyle oldukça dikkat çeken bir araştırma konusu.
Öyle ki konu ile ilgili yapılan araştırmalar da tıpkı kahve tüketimi gibi giderek artıyor.
Bugün de sizlerle çok yeni iki araştırmanın sonucunu paylaşmak istedim. European Heart Journal’da geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırmaya göre, sabahları kahve içen bireylerin, tüm gün kahve içenlere kıyasla kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölüm riski daha düşük, evet doğru duydunuz. Sabah kahve içenler gün boyu kahve tüketenlere kıyasla tüm nedenlere bağlı ölüm riskinde yüzde 16, kalp hastalıklarından ölüm riskinde ise yüzde 31 daha düşük risk taşıyor.
Araştırmaya 40 bin 725 yetişkin dahil edilmiş ve katılımcıların detaylı besin tüketim kaydı alınmış. Çalışmaya
Son yıllarda hızlı kilo vermeyi vadeden pek çok diyette artış var. Hızlı kilo vermeyi vadeden akımlardan biri de ‘karnivor’. Bu modelde yalnızca hayvansal gıdalar tüketilirken sebze-meyve, tam tahıl ve baklagillerin tüketilmesi ise yasak. Kalori açığını hedeflerken vücudumuza neler yapıyor bakalım.
“Sadece 10 günde 5 kilo verdiren, cildi iyileştiren, karnınızı dümdüz yapan diyet… Bu diyeti uygulayarak kısa sürede 10 kilo vermek mümkün!” Bu söylemler size tanıdık geldi mi? Son günlerde sosyal medyayı epey meşgul eden bir ‘akım’dan bahsetmek istiyorum. Bunu akım olarak tanımlıyorum, çünkü bir diyet veya beslenme modeli olarak görülmemesi ve dikkate alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Evet, doğru bildiniz, cevap “Karnivor” (Carnivore), yani etçil beslenme modası.
Bugün de karnivor beslenmeyi tüm detayları ile ele almak istedim, öyle ki sosyal medyada popülerliğini bir süre daha koruyacak gibi duruyor. Fakat bu akımın uzun vadeli etkileri üzerine yeterli araştırma bulunmadığını
Ocak ayı rahim ağzı kanseri farkındalık ayı. Ben de her yıl gönüllü olarak destek veriyor, hem bir kadın hem de bir beslenme uzmanı olarak farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Öyle ki, bir diğer adıyla serviks kanseri tüm dünyada kadınlar arasında en fazla görülen dördüncü kanser türü. Dünya çapında doğurganlık çağındaki kadınlar arasında ise ikinci önde gelen ölüm nedeni olarak biliniyor. Üstelik bilinenin aksine sadece kadınlar değil erkekler de taşıyıcı olduğu için risk altında. 2030 yılına kadar 700 binden fazla yeni vakaya ve yılda 400 binden fazla can kaybına ulaşacağı tahmin ediliyor.
İyi haber şu ki rahim ağzı kanseri, düzenli tarama testleri sayesinde erken dönemde teşhis edilebilen ve tedaviye genellikle başarılı bir şekilde cevap veren bir kanser türü.
Bir kez daha aşı
Rahim ağzı kanseri vakalarının neredeyse tamamı HPV (Human Papilloma Virüsü) ile ilişkili. HPV aşısı medeni hâl ve cinsiyet fark etmeksizin herkesin ücretsiz ulaşabileceği bir hizmet olması gerektiğini hep söylüyorum. Yapılan
Geçen yıl 25 milyondan fazla kişi Veganuary akımına katıldı; bu yıl da yeni bir rekor bekleniyor. Vegan beslenenlerin gözardı etmemesi gerekenler, doğru bilinen yanlışlar neler bakalım
“Veganuary”, her yıl ocak ayında insanları bitki bazlı beslenmeyi denemeye teşvik eden bir hareket. Bu hareket dünya genelinde her geçen yıl etkisini artırıyor. 2024 yılında 25 milyondan fazla kişinin katılımıyla en büyük yılını yaşayan Veganuary akımında bu yıl da yeni bir rekor bekleniyor. New York’ta bu yıl 50’den fazla restoranın Veganuary 2025’e katılarak özel vegan menüler ve kampanyalar sunduğu belirtiliyor. Birleşik Krallık’taki bir araştırmaya göre ise son 10 yılda vegan diyet uygulayanların sayısı yüzde 350 arttı. VEGAN ve JANUARY kelimelerinin birleşimi olarak 11 yıldır insanları farkındalık ve duyarlılığa davet eden bir meydan okuma… Veganizmde beslenme söz konusu olduğunda hayvanlardan tamamen veya kısmi olarak elde edilen ürünlerin tüketimi reddediliyor. Fakat veganlık yalnızca bir beslenme tercihi değil, ‘insan-hayvan-doğa’ ilişkisini, adalet ve