Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Yeni yılda herkesin dileği farklı. Sağlık, başarı, huzur gibi güzel dileklerimizin yanı sıra 2021 yılı için hepimizin ortak bir hedefi de olmalı. Doğayı korumak ve gezegene sahip çıkmak. Çünkü gezegen hastayken, doğa alarm veriyorken bizim de iyi olmamız mümkün değil. Pandemi döneminde bunu daha iyi anladığımızı düşünüyorum.

Son yıllarda birey beslenmesinin yanı sıra, odağıma gezegeni beslemeyi, gıdaya saygıyı aldığımı biliyorsunuz. Biyoçeşitlilik her geçen gün azalıyor. Bu da bireylerin sağlıklı beslenmek için iyi ve temiz gıdaya ulaşımının gittikçe zorlaştığı anlamına geliyor. Gezegene verdiğimiz zararları hesaba katarak gelişme yollarımızı yeniden tasarlamamız gerekiyor. 2021’in sağlıklı dünya ile sağlıklı insan arasındaki kopmaz bağı herkesin anladığı bir yıl olmasını diliyorum.

Haberin Devamı

Antroposen çağ bize ne anlatıyor?

UNDP, 2020 Küresel İnsanı Gelişme Raporu’nu geçtiğimiz haftalarda yayımladı. İnsani Gelişme ve Antroposen başlıklı 2020 İnsani Gelişme Raporu, insan ile doğa arasındaki ilişkiyi yeniden dengeleme ve insan yaşamını kalıcı olarak iyileştirmeye odaklanıyor.

Antroposen çağ, insanoğlunun dünyaya olan etkisinin en üst düzeylere çıktığı Sanayi Devrimi’nden bugüne devam eden İnsan Çağı da denen döneme verilen isim olarak tanımlanabilir. Aslında bu çağın yeni bir çağ olarak değerlendirilmesi bilim insanlarına göre dünyamızın geri döndürülemez bir değişime girdiğini gösteriyor.

2020 İnsani Gelişme Raporuna göre Türkiye 189 ülke içinde 54. sırada. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde ise ülkemiz 68. sıraya düşüyor. Sosyal dengesizlik ve eşitsizlik maalesef Kovid-19 süreciyle artmış durumda. İnsan hakları ve değerlerimize sahip çıkarken, çok taraflı iş birliklerine ihtiyaç var. Dünyamız artık geri döndürülmesi çok zor bir sürece girmiş durumda. Yani aslında bir anlamda önceden insanlar dünyadan etkilenirken, şimdi ise insanlar dünya üzerinde baskın hale geliyor. Bu durumda gezegensel tedbirler almak hepimizin ortak sorumluluğu. Antroposen çağda doğa tabanlı çalışmak gerekiyor, çözümler hepimizin iyiliği için olmalı. Üç amaç önemli: Eşitlik, inovasyon ve koruma.

Haberin Devamı

Harekete geçmeliyiz

İnsanların %80’i gezegeni korumanın önemli olduğunu düşünürken, %50’sinden daha azı harekete geçiyor. Harekete geçme oranı çok düşük. İklim eylem planlarında farklı alanlara odaklanıp ölçülebilir hedefler belirlenmesi gerekiyor. ‘İyi yaşam’ standartlarının tüketim odağını gözden geçirmek çok önemli. Sanayi devriminden günümüze kadar salınan karbondioksidin atmosferimizden tamamen temizlenmesinin ancak 4.000 nesil sonra olabileceğini biliyor muydunuz? Bu raporda doğa temelli çözümlerle 2030 yılına kadar sera gazı salım miktarını küresel ölçekte %37 oranında azaltma ve küresel ısınmayı 2 C altında tutma hedefine ulaşılabileceği belirtiliyor.

Sadece insanoğlu tehlikede değil

Aşırı tüketiminin etkileri dünyanın her yerinde farklı etkilere sebep oluyor. Şu anda biyoçeşitlilik açısından bir yok oluş sürecindeyiz demek mümkün. Doğanın bizim olduğu kadar diğer canlıların da olduğu unutulmamalı. Dünya Doğayı Koruma Vakfının (WWF) 2020 Yaşayan Gezegen Raporu son 50 yılda canlı türlerinin popülasyonlarının %68 azaldığını ortaya koyarken, veriler biyolojik çeşitlilik ve sağlığımız için zamanın daraldığının altını çiziyor. 

Haberin Devamı

Biyolojik çeşitlilikte görülen ortalama üçte iki oranındaki düşüşün nedenleri arasında, Kovid-19 benzeri küresel salgınların ortaya çıkışında da etkili olan ormansızlaşma, sürdürülebilir olmayan tarım ve yasa dışı yaban hayatı ticareti gibi insan kaynaklı çevre sorunları yer alıyor.

Biyoçeşitliliğin önemi

Biyoçeşitlilik gıda güvenliğinin temeli. Dünyayı besleyen biyoçeşitliliğin kaybını durdurmak için bir an önce harekete geçmek gerekiyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 2019 yılında Gıda ve Tarım için Dünyada Biyoçeşitliliğin Durumu konulu raporda biyoçeşitliliğin gıda ve tarıma sağladığı birçok faydayı ayrıntılı biçimde açıklanıyor, çiftçilerin, hayvan otlatıcıların, göçebe çobanların, orman köylülerinin, balıkçıların ve balık yetiştiricilerin biyoçeşitliliği nasıl şekillendirdiğini ve yönettiği vurgulanıyor. Bu anlamda çiftçimize sahip çıkmalı, sürdürülebilir balıkçılığa destek olmalıyız.

Özetle, Kovid-19, doğanın bize verdiği bir mesaj. Bu mesajı hareketlerimizi gezegene zarar vermeyecek sınırlar içinde gerçekleştirmemiz gerektiğine dair bir uyarı olarak da düşünebiliriz. Geleceğin farkındalıkta olduğunu unutmayın.