Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları

ÖZELLİKLE 1950-1980 arası Türk sanayi tarihine baktığınızda, net bir gerçek gözünüze çarpar; Türkiye’de sanayileşme henüz kamu eliyle sağlanırken, Ege özel sektör yatırımlarıyla dinamo haline geldi.
Türkiye’nin birçok özel sektör kuruluşu İstanbul’dan hatta o dönemde esamesi olmayan Kocaeli’nden önce Ege’de kuruldu.
Sonrası malum...
Birçok etken devreye girdi ve bu kuruluşlar büyüme yerine daralma süreci yaşadılar. Sıyrılanlar az, onların arasında ise günün rekabetinde üstünlük sağlamanın dışında geleceğe yönelik Ar-Ge çalışmalarını yürütenlerin sayısı daha da az...
Açıkçası başlarda İnci Akü’nün geleceğin elektrikli araçlarında beyin işlevi görecek akülere yönelik çalışmalar yaptığını ilk duyduğumda, bunun sınırlı bir çalışma olacağına dair bir önyargı vardı. Nedense belli bir aşamanın üzerinde olan çalışmalar Arçelik, Vestel, Koç ya da benzer şirketlerin tekelinde olabilirmiş gibi...

Ulusal Ar-Ge Merkezi oldu

İlk önce, 5746 sayılı Ar-Ge kanunu kapsamında, Ege Bölgesi’nde yalnızca 10 firmanın sahip olduğu (Ulusal) Arge Merkezi’ne sahip olmaları önce dikkat çekici geldi ardından İnci Akü Yönetim Kurulu Başkanı Şerife İnci Eren’in Ar-Ge Merkezi olmasından dolayı Başbakan Tayyip Erdoğan’dan sertifika alması...
İnci Holding’i Egeliler tanır. Babaları Cevdet İnci’nin kurduğu Holdingi şimdi, beş kız kardeş yönetiyor, yönetim kurulu başkanlığını da belirli sürelerle dönüşümlü yapıyorlar.
Kadınların yönetimde olduğu holdingin iki amiral gemisi var, akü ve jant. Jant 250 milyon dolarlık ciroyu aşarken, akünün 2010 cirosunu 209 milyon lira ile tamamladıklarını belirtiyor Şerife Eren.
Yani beş kızı olan bir aile için iki ayrı erkek egemen sektörde kadınlar dümeni sıkı tutuyor.
Her daim gülen yüzüyle tanıdığım İnci Eren’le özellikle geleceğe yönelik yatırımları üzerinde durduk.

Endüstriyel akü dönemi

* Önce genel tabloyu sormakta yarar var; otomotive ana sanayiine doğrudan ürün veriyorsunuz, Türkiye’de akü pazarında son durum nedir?

Türkiye’nin toplam 4 milyon adetlik akü pazarı bulunuyor. Bunun 3 milyonu after market, 1,2 milyonu ise ana sanayinin ihtiyacı. Biz 2 milyon 840 bin akü ürettik. Endüstriyel akü üretimiyle başlayacağımız yeni fabrikamız bittiğinde kapasitemiz 7 milyon adete yükselecek.

*Ülke ihtiyacından daha fazla...

Evet çünkü ihracat ağırlıklı olacağız. 2010’da Türkiye’nin akü ihracatının yaklaşık yüzde 60’ini biz yaptık.

*Global krizde ana sanayi oldukça etkilendi, siz etkilenmediğiniz için mi yatırım yaptınız?

Bizim de krizlerden yoğun etkilendiğimiz süreçler oldu. 2008 değil ama 2001 krizi çok zorlayıcıydı bizim için. Döviz bir anda 600 TL’den 1.400 TL’ye çıktı. En sıkıntılı süreçleri o zaman yaşamıştık, bu krizde ise hem Ar- Ge çalışmaları çok işimize yaradı hem de alternatif pazarları iyi geliştirdik. Kiev’de montaj üretim üssümüz var. Bunlara güvenerek geleceğe cesaretli bakabildik. Şimdi global krizin etkisi hafifleyince Romanya’da, ana hammaddemiz olan kurşun üretebilmek için geri dönüşüm sağlayan bir tesis kurduk.

AB özel teşvik veriyor

* Avrupa’nın hurda akülerini artık siz mi toplayacaksınız?

Evet. Avrupa geri kazanım tesislerine önem veriyor ve bu yatırımları destekliyor. 1200 ton kurşun elde edeceğiz ileride kapasiteyi artırmayı planlıyoruz.

* Geri kazanım tesislerinin çevreye etkisi nedir, Türkiye’de de bu çalışmayı yapıyor musunuz?

Ürettiğimiz aküler yöntemine uygun toplandığı ve geri dönüştürüldüğü zaman yüzde 95’e kadar geri kazanılabilen ürünler. AB’nde kullanılmış akülerin geri toplaması ve bertarafı ile ilgili çeşitli yönetmelikler mevcut. Tesisimiz yeni faaliyete geçti. Şimdi hurda aküler, bu yönetmeliklere uygun şekilde toplanarak lisanslı tesisimizde bertaraf ediliyor. Çevre konusunda kaydettiğimiz ilerlemeler AB’nde ilgi görmemizi sağladı.

Haberin Devamı


“Elektrikli otomobiller için hazırız”

* Özel Ar-ge serüveniniz nasıl başladı?

Ar-Ge faaliyetlerimizi Avusturyalı bir şirketten aldığımız lisansla, önce Fransız ve sonra da onları satın alan Amerikalı ortaklıklarımızın katkılarıyla zenginleştirmiştik. ABD’li ortağımızdan 2005’de ayrıldıktan sonra Ar-Ge’yi öncelikli hedeflerden biri olarak belirledik ve 2009’da ‘Ulusal Ar-Ge merkezi’ statüsüne geçtik.

* Hızlı yol almışsınız...

Evet. Şu anda Ar-Ge Merkezimizde 60 Ar-Ge mühendisi çalışıyor.

* Bugüne kadar hangi somut sonuçları elde ettiniz?

33 adet endüstriyel tasarım, 4 adet faydalı model ve 1 adet de patent belgesi aldık. Özellikle lityum iyon teknolojisi üzerinde çalışıyoruz. Aslında enerjiyi daha uzun süre depolayan aküler geliştiriyoruz. Elde ettiğimiz birikimlerle nano gold serisini ürettik, endüstriyel akü üretimine geçtik ve bunun için Manisa’da 40 milyon TL’lik yatırımla yeni bir fabrika kuruyoruz. Fabrikanın ilk etabı, yaklaşık iki ay sonra üretime başlayacak.

* Yani elektrikli otomobiller için özel akü üreteceksiniz?

Evet, üzerinde çalıştığımız mikro hibritler, kurşun akülerin geliştirilmişi olacak.

* Gelecekte elektrikli otomobillerde akü motor görevi görecek mi?

Gidişat o yönde. Ancak otomotivde ana sanayinin tam olarak elektrikli otomobil üretimine ne zaman geçeceği henüz belli değil. Ana sanayi hazır olduğunda biz de hazır olacağız. Bunun için lityum iyon teknolojisi üzerinde TÜBİTAK MAM’la çalışıyoruz. Hangi teknolojiyi kullanacaklarına şimdiden konsantre olmaya çalışıyoruz.

* Elektrikli otomobilleri ne zaman yollarda görürüz ?

2020’de otomobillerin yüzde 10’unun elektrikli araç olacağı öne sürülüyor. Çevre için devrim niteliğinde olacak ama Devletin de elektrikli araçların hem üretimi hem de kullanımı için teşvik vermesi gerekiyor.

“Baba neden kızlara göre iş kurmadın?”

Geçmişte, babaları Türk sanayisinin duayen ismi Cevdet İnci’ye, ‘Baba neden bize göre bir iş kurmadın’ diyorduk diye espri yaptıklarını anlatıyor Şerife İnci Eren. Cevdet İnci ise kız çocuklarının şirketlerde görev verilmediği yıllarda kızlarının işhayatında yer almaları için destekleyici hatta zorlayıcı oldu.
İnci Eren, bu konuda şu örneği veriyor:
“Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirdikten sonra hala yönetiminde bulunduğum Jantaş şirketimizde göreve başladım. Altı ay sonra da genel müdürümüz ayrıldı. Babam beni o göreve doğru itti. Üstelik bizler geleneksel büyütüldük, evde yemeği de kendin yapacaksın, yemekten sonra eşine kahve yapacaksın, fabrikaya gelince de yönetici olacaksın. Ancak işlerin gelişmesinde eşlerimizin rolü çok önemli. Sonra da iyi profesyonel arkadaşlarla çalıştık. Şimdi 1950 kişinin çalıştığı kocaman bir aileyiz.”