Doğan HEPER
HÜKÜMETİN 101. günü.
Başbakan Yılmaz dün 100. gün nedeniyle geçmişe ve geleceğe yönelik tablolar çizdi. Koalisyonun haritasını ortaya koydu.
Bu hükümetin takdir edilecek en önemli tutumu
"halk dalkavukluğu" yapmaması.
Olağanüstü şartlar içinde iktidara gelen bir hükümet olmasına rağmen Yılmaz hükümeti seçim telaşı içinde değil.
Bu telaşsızlık da hükümetin aklı başında hareket etmesine neden oluyor.
Bu serinkanlılık, seçim ekonomisi uygulayıp Türkiye'yi daha da içinden çıkılmaz durumlara düşürmekten koalisyonu uzak tutuyor.
* * *
KİM ne derse desin, bugün Türkiye dört ay önceden farklı bir çizgide değil mi?
"İkinci RP"nin önde gelenlerinin yarattığı kaostan uzaklaşıldı. Her ne kadar bu
"ikinci RP"nin hala önde gelenlerinden sayılan Rize Milletvekili Şevki Yılmaz ateşe benzin dökmeye devam ediyorsa da
"Birinci RP"liler de artık bu gibilere itibar etmiyor. Artık, Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri tartışılmıyor.
O günlerin hırçınlığını sürdüren, Rize Milletvekili Şevki Yılmaz'ın dışında bir tek Tansu Çiller kaldı.
Çiller, Türkiye'yi siyasi ve ekonomik uçurumun kenarına, darbenin eşiğine getirmede hiç rolü yokmuş gibi serbest atışa devam ediyor.
Söyledikleri bu açıdan üzerinde durulmaya değer:
Çiller:
"İsteseydim iktidarda olurdum" diyor.
Çankaya Köşkü'ne ve askerlere eleştiriler yönelten DYP lideri Tansu Çiller, yeni bir iddia ortaya atıyor:
"Eğer bu bacınız isteseydi, iktidarda bu bacınız olurdu. Kimse bu söylediğimi gözardı etmesin. Eğer bize teklif edilenleri kabul etseydik iktidarda biz olurduk. Ama hiçbir güç odağının önünde eğilmedim."
Şimdi Çiller'e bu sözlerini propaganda meydanlarındaki hoş daha doğrusu boş bir seda olarak bırakmamak yükümlülüğü düşüyor. Tarih önünde ne demek istiyorsa açıklamalı.
Bugünkü iktidarın dört ay önceki iktidardan ne kadar farklı olduğu, Çiller'in tutumuna hiç benzemeyen bir tutum içinde olmasından anlaşılıyor.
Avrupa'ya her çıkışında
"Türkiye'yi AB'ye ortak ettim" diye dönen, yabancı liderlerle el sıkışmasını bile uluslararası siyasi başarı ilan eden Çiller nerede? Kohl'le ve Chirac'la başarılı görüşmeleri bile abartmayan bu iktidar nerede?..
* * *
YILMAZ hükümetinin yüz birinci gününde Türkiye'nin dört ay önceden farklı yönetilmesi, iktidarın daha ciddi kişilerin elinde olması yeterli mi?
Hayır.
Ülke, ihmal edilmişliğin aşılması için atılımlar bekliyor.
İktidarın üç yıllık ekonomik planı bu atılım kararlılığını gösteriyor:
Günlük, parlak, seçim ekonomisi amaçlı harcama yok. Ama üç yıllık bir zorlu dönem var. Dün Başbakan Yılmaz'ın sözlerinden de bunu anlıyoruz.
Zorlu dönemleri ancak realist yönetimler, gerçekçi iktidarlar halka kabul ettirebilir.
Ve bu üç yıllık programın can alacak sonucunun enflasyonun tek haneli rakamlara dönüştürülmesi olduğu görülüyor.
Maliye Bakanı'nın da dediği gibi:
"Bir ailenin yıllık gelirini bir yemekte harcayan kişilerin bulunduğu" bir ülkede, asgari düzeyde de olsa refahın ve huzurun bulunamayacağı muhakkak.
Gelir dağılımı farklılığını kabul edilebilir düzeye indirmek bu üç yıl sonunda mümkün olursa Yılmaz hükümeti şimdiye kadar yapılamamışı başarmış sayılacaktır.
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr