Apo sorunu ayın 12'sinde sonuca bağlanacak.
Konu herhalde;
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını bekleyelim. Ama bu arada idam cezasını kaldıralım" şeklinde bir sonla noktalanacak.
Aklıselim bu yolu gösteriyor. Dosyanın bekletildiği yer önemli değil. Hukuken neresi olabiliyorsa; Başbakanlık, Meclis Adalet Komisyonu veya Cumhurbaşkanlığı.
Türkiye'nin çıkarları terazisinin kefelerine konan malzemeden yukarıdaki iki cümle ağır basıyor.
Öyleyse,
"üçlü zirve" ülke çıkarının gösterdiği yön dışında bir karara varabilir mi?
Zaten zirvenin iki üyesinin görüşünün bu yönde olduğu biliniyor.
Geriye MHP lideri Devlet Bahçeli kalıyor.
Bahçeli'nin bugüne kadar izlediği politikanın ne kadar uyumlu olduğu, riyadan, çifte standarttan uzak bir yol olduğu görüldü.
Bu olumlu tutum bundan sonrası için de güven veriyor.
MHP'nin, Apo için idam sözü verdiği günlerdeki şartlar bugün yok. Şartlara göre hareket etmekse mantıklı ve gerçekçi siyasetin gereği sayılmaz mı?
"Üçlü zirve" bugüne kadar siyasi basiret gösterdi. 12 Ocak'ta niye göstermesin?
Kira tartışması
Kira artışları serbest bırakılmamalı. Peki ama artışlarda ölçü ne olmalı?
"Enflasyon" olmalı.
Ama gerçek enflasyon, reel enflasyon, bizde yapılmak istendiği gibi muhtemel enflasyon, sanal enflasyon değil.
Zaten bugüne kadar uygulanan da buydu, yani gerçek enflasyondu. Bugüne kadar ihtilaf halinde, mahkemeler ölçü olarak reel enflasyonu kullanıyordu, bilirkişiler de.
Ev sahibinin de, kiracının da hesabını bilmesi için, ihtilafların asgariye inmesi için, iki tarafın da mağdur olmaması için bu gerekiyor.
* * *
BİR televizyonda
"kira tartışması"na telefonla katılan Prof. Dr. Aydın Aybay;
"Londra'da kiralarda sabit fiyat uygulaması var" dedi. Biz böyle hukuki bir zorunluluk olduğunu bilmiyoruz.
Üstelik Hoca, Londra'da enflasyon oranının yüzde kaç olduğunu söylemedi.
Böyle hesap, böyle örnek yanıltıcı olmaz mı?
Türkiye'de enflasyon yüzde 69, Londra'da yüzde 2 ise kirada aynı ölçü nasıl kullanılır. Hocam bir de bunu izah etse...
Kira konusunun Devlet Bakanı Keçeciler'e bırakılması da meselenin anlaşılmasını güçleştiriyor.
İlk günlerde TV'lerdeki açıklamaları için de ayrıca açıklama gereği vardı.
Önceki gün de;
"Yasa çıktıktan sonra yargı yasaya uymak zorundadır, uygulamamazlık edemez" gibi yine anlaşılması zor bir cümle sarfetti...
* * *
MARİFET; kiracıyı ev sahibine, ev sahibini kiracıya ezdirmemek olmalı.
Özellikle; devletin yıllarca ucuz, oturulabilir, küçük ve orta boy konut üretmeyerek veya üretimi teşvik etmeyerek sosyal görevini ihmal ettiği Türkiye ortamında.
Şimdi, sorumlular bu ihmalin acısını vatandaştan çıkartmamalı.
Bu açıdan bakınca, kiracı korunmalı, ev sahibi zarara uğratılmamalı. Bu ince denge orta sınıfın yaşamıyla ilgili olduğu için
"ben yaptım oldu" anlayışıyla çözüm aranmamalı.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr