Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


AB'ye adaylık, Türkiye'ye 2000 yılı hediyesi oldu.
Son bir gün, bir yıl kadar uzundu, pazarlık çetindi, ama sonuç olumluydu.
Bu tarihi bir nirengi noktasıdır.
"2000'den önce ve 2000'den sonra."
Türkiye için bundan sonra olaylar böyle anılacak.
Dün Helsinki'de AB aile fotoğrafı için bir araya gelen liderler arasında Ecevit'in de olması göz yaşartıcı bir durum değil miydi?
Türkiye'nin kurulmakta olan Avrupa devletine dahil olma arzusu son 35 yıldır adeta bir tutku, bir aşk şeklinde canlılığını koruyordu.
Hem de tüm engellemelere, dışlamalara, hatta zaman zaman aşağılamalara rağmen.
Ama AB'nin üst düzeyinin önceki gece yarısı Türkiye'nin ayağına gelip izahta bulunması ilginçtir ve Türkiye'nin politik gururunu da, toplumsal gururunu da onore edicidir.
Türkiye şu anda tam üyelik için aday ülkedir. Diğer aday ülkelerle aynı statüdedir ve eşit muamele görecektir. Diğer adaylarla arasında hiçbir fark yoktur. Türkiye'nin adaylığı bazılarının beklediği gibi içi boş bir adaylık da değildir. Türkiye diğer adaylar gibi ekonomik yardımları da alacaktır.
* * *
ZATEN bir Avrupa varsa, onun tapusu yalnız birkaç ülkenin olamazdı.
Bir zamanlar Viyana'ya kadar Türkiye değil miydi? Yüzyıllardır Avrupa'da toprakları olan, bugün de oralarda insanı olan, eserleri olan, isimleri olan bir ülke değil mi Türkiye?..
Örneğin; "Biz Avrupalıyız, Türkler değildir" diyen bazılarının dedeleri İspanya'da günahsız insanlara eziyet ederken Türkler onlara medeniyetin ne demek olduğunu gösteriyordu.
İkinci Dünya Savaşı'nda da Orta Avrupa'da insan fırınları kuranların elinden kaçanlara kucak açan aynı Türkiye idi.
Geçmişin kötü anıları da artık o ilk 2000'de kaldı, o nirengi noktasının arkasında...
Biz artık 2000'den sonraya bakmalıyız.
Avrupa Birliği'nin çağdaş ortak değerlerinin bizim insanımız için de geçerli olması konusunda yapılacakları planlamalıyız.
Türkiye için doğan yeni fırsatları saptayıp, kullanmalıyız.
Çağdaş Avrupalılığın bir kurallar ve kurumlar bütünü olduğunu unutmadan buna hazırlanmalıyız. Bunu işletebilmeliyiz.
Yeni yaşam biçimine uyum sağlamalıyız.
* * *
TÜRKİYE modern Avrupa'nın gerçek bir üyesi olacaksa tam üyelik yolunda üstesinden gelmesi gerekenleri göz ardı edemez. Yerine getirilmesi gereken yükümlülükleri savsaklayamaz.
Savsaklarsa bu ilelebet aday olarak kalmaktan başka bir sonuç doğurmaz. Tam üyelik hayal olarak kalır.
Örneğin; AB mevzuatına uyum yasalarının çıkartılması.
Bazı alanlarda egemenlik devri de sayılabilecek politika değişikliklerine hazır olunması, Türkiye'yi bekleyen zorunlukların başında sayılabilir.
* * *
AB'de olmak, demokratik, laik Türkiye'nin çağdaş ve güçlü bir devlet olarak uluslararası camiada haklı yerini alması demektir.
Bu, Türk halkının maddi ve manevi yaşam düzeyinin Avrupa ölçeğine ulaşması anlamına gelir. Türkiye'nin standartlarının değişmesi anlamını taşır.
Adaylıkla çıkılan bu engebeli yolun, üyelikle noktalanması için elimizden geleni yapmalıyız. Bu, "ince uzun yol"u başarıyla kat etmeliyiz.



Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr