Dersim’de neler oldu? Onur Öymen’in Meclis’teki konuşmasından bu yana TV’ler en az 30-40 program yaptılar ve konuşmacılar, tarihçiler Dersim’i anlattılar.
Yani bu programları izleyenler artık Dersim’i biliyor. Ama ben yine de özetleyeyim.
1937’de orada isyan var.
Bu isyanın başındaki kişi Seyyid Rıza.
Yani, “Dersim olayları” durup dururken meydana gelmiyor. Orada bir başkaldırı var.
Hükümet harekâttan önce haber yolluyor. “Askere gidin, vergi verin, silahlarınızı bırakın” diye. Ama bu istekler Seyyid Rıza tarafından reddediliyor.
Bunun üzerine Atatürk’ün emriyle harekât başlıyor.
Ama Kara Kuvvetleri başarı göstermeyince, Hava Kuvvetleri devreye sokuluyor.
Ve istenmeyen şeyler de meydana geliyor; sivil halktan ölenler, yaralananlar oluyor.
İsyan, amacı aşan bir şekilde bastırılıyor, 6-13 bin Dersimli kardeşimiz de hayatını kaybediyor.
* * *
“Değerli arkadaşlarım ‘analar ağlamasın’ diyorlar. Maalesef, bu ülkenin anaları çok ağladı. Çok şehit verdik. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik.
Çanakkale Savaşı’nda 200 bin şehidimiz var. Hepsinin anası ağladı. Bir kişi çıkıp da ‘Analar ağlamasın. Biz şu Yunanlılarla anlaşalım’ dedi mi?
Şeyh Sait isyanında analar ağlamadı mı? Dersim isyanında analar ağlamadı mı? Kıbrıs’ta analar ağlamadı mı? Bir tek kişi Türkiye’de çıkıp da ‘Analar ağlamasın diye, bu mücadeleyi durduralım’ dedi mi? Dünyada diyen var mı?
Amerika’da bir saat içinde 3 bin kişiyi öldürdü teröristler. Bir Amerikalı devlet adamı çıkıp da ‘Aman, analar ağlamasın. Şu teröristlerle uzlaşalım’ dedi mi? İlk (AKP yöneticileri) siz diyorsunuz. Niçin? Çünkü terörle mücadele cesaretiniz yok.
Sizden önceki bütün hükümetlerin gösterdiği cesareti siz gösteremiyorsunuz.”
İşte Onur Öymen’in Meclis’teki (TBMM) sözleri bunlar.
Ne var bunda?
Eğer Öymen “Dersim’deki bazı güvenlik güçlerinin amacı aşan faaliyetlerini” övse, o bölgedeki kardeşlerimize, halkımıza hakarete yeltense biz de karşı oluruz. Ama böyle bir şey yok. Alevi kelimesi bile yok.
Peki ne var?
AKP tarafından CHP’yi köşeye sıkıştırma niyeti var.
AKP’ye rakip saydıkları CHP’ye karşı olanların propagandası var.
Ve metinleri okumadan ahkâm kesen, kraldan fazla kralcı kesilen, yandaş medyanın marifeti var.
Bakın, “metin okumadan” diyoruz, niye?
Bazı köşe yazarları dedi ki:
“Dersim katliamını öven Öymen’in işlediği suçun Atatürk’ü sahiplenmekle ilgisi yok...”
Allah aşkına, Öymen’in konuşmasında “Dersim katliamı övgüsü” filan var mı?
Olmadığı, olamayacağı için de bu satırlara, çok satan başka bir gazetemiz, şu cevabı verdi:
“Onur Öymen, Dersim Katliamını övmüş!.. Bunu duyan var mı?.. Böyle bir şey oldu mu?.. Öymen, isyancılarla, teröristlerle pazarlık olmayacağını belirtirken, verdiği örnekler arasında sadece Dersim’in adını andı, o kadar...”
İşte işin özeti bu...
AŞI OLDUM
Hayati bir konu herhalde hiçbir ülkede bu kadar sulandırılamaz. Bu kadar ciddi bir iş bu kadar gayri ciddi bir hale getirilemez. “Domuz gribi” salgını var. 100’den çok kişi öldü. Sağlık Bakanı ve doktorlar “aşı” tavsiye ediyor, Başbakan’sa “Ben aşı olmayacağım” diyor, yani “Siz de aşı olmayın” demek istiyor. Tayyip Erdoğan Türkiye’yi bu konuda da ikiye böldü. Ben onun değil, doktorların dediğini yaptım ve domuz gribi aşısı oldum.
Size de “Doktorların dediğini yapın” derim...
Ham hayal
Kaç hafta oldu PKK’dan kesin cevap yok...
İçişleri Bakanı açılımı birkaç madde halinde saydı.
Peki, PKK’yı, bu maddeler tatmin etti mi?
Yani PKK silahını bırakacak mı, silahlar susacak mı?
Zannetmem...
Gelişmeleri bugüne kadar, baştan sona ve çok taraflı izleyenler aynı görüşü paylaşacaktır. Hadi biraz daha bekleyelim...
DTP’YE BAK
Diyarbakır yasak!
Hızlı kalkınma, ve zenginleşme seferberliği ilan etmek varken, biz dedikodularla, eski olayları kaşımakla, olanlar bugün olmuş gibi tartışmakla vakit geçiriyoruz. Türkiye’nin potansiyelini görmezden geliyoruz ve canlandıramıyoruz. Yazık!
Yazık, çünkü bunları, yani zoru başaracak yöneticilerden yoksunuz.
Halimize oturup ağlayalım.
* * *
Bunları bana ne söyletti bakın:
DTP’li Aysel Tuğluk’un Kürt kökenli olmayanlara Diyarbakır’ı yasaklaması!..
DTP milletvekili Hasip Kaplan’ın “etnik sayım yapılması” önerisi kardeşliği güçlendirici değil, bölücü sayılmaz mı? Amaç bölücülük değilse nedir?
Ya, DTP milletvekili Gülten Kışnak, Ayla Akad Ata ve İbrahim Binici’nin, Diyarbakır’ın adının Amed, Şanlıurfa’nın adını Rıha, Batman’ın ismini ise Elih olarak değiştirilmesi isteklerine ne demeli?
“İstanbul adı da Konstantinopolis olsun mu?” diye insanın soracağı geliyor.
Türkiye’nin neye ihtiyacı var ama biz nelerle uğraşıyoruz, değil mi?
NAİL’İN
Babıâli ve medya
Dünden bugüne Babıâli.
Siz merak etmez misiniz?
İşte merak edenlerin bu merakını Nail Güreli gideriyor.
Kitabında Babıâli’yi anlatıyor.
Bakın Nail ne diyor:
“Babıâli bir şöhretler mahşeriydi. ‘Bugün medyanın ünlüleri yok mu?’ diyeceksiniz.
Elbet var. Ama Babıâli’nin şöhretleriyle, medyanın ünlüleri arasında şöyle bir farkı belirtmek gerekir.
Babıâli’nin şöhretleri Babıâli sokaklarında dolaşırdı. Babıâli’nin lokantalarında, meyhanelerinde yer içerler, sohbet ederlerdi. Medyanın ünlüleri ise, Nişantaşı, Etiler, Beyoğlu gibi çeşitli semtlerdeki restoran, kafe, barlar ve gece kulüplerinde stres atıyor...”
Nail, Milliyet’in ilk genel yönetmeni için de, şakayla karışık, şu cümlenin ifade edildiğini söylüyor.
“Dünyada Allah’ın dediği olur, Milliyet’te Abdi İpekçi’nin.”
Beni de bu mesleğe 45 yıl önce Abdi Bey başlattı. 15 yıl onunla, 30 yıldır da Aydın Doğan Bey’le çalıştım, çalışıyorum.
Ben Milliyet’ten başka yere gitmedim ama Nail’in anılar kitabında sözünü ettiği ve etmediği birçok gazeteci, yazar Milliyet’ten geçti.
Ben çoğunu tanıdım, çoğuyla çalıştım.
Haber vereyim yakında bunları benim anılarımda da okuyacaksınız, tanıyacaksınız. Yani Nail’in Babıâli’sine kardeş geliyor.
Milliyet’te yaşam, Babıâli serüveni, hatta medyanın hayat hikâyesi sayılmaz mı?