Başbakan
"Kafamda iki isim var" dedi.
Şimdi herkes
"Acaba kim?" diye tahminlerde bulunuyor.
Zaten günlerdir o kadar çok tarif yapılıyor, vasıf sayılıyor ki, bu tariflere göre bir robot resim çizilse acaba kime benzer?
Herhalde hiç kimseye...
Toplum olarak öyle bir erişilmezi arar hale geldik ki sonunda kim aday olarak açıklansa beğenmeyeceğiz.
* * *
ADAYLARIN belirlenmesi süresi ayın 25'inde bitiyor, yani şunun şurasında 6 gün kaldı.
Oysa hala ortada ciddi olarak
"adayım" diyen yok.
"Bizim adayımız şudur" diyen yok.
Aslında bunu hemen söylemek de kolay değil.
Önce kararlaştırılacak olan, silik bir kişinin mi Çankaya için düşünüleceği, yoksa yetkilerini sonuna kadar kullanma kararlılığını gösterecek olan, adeta bir orkestra şefi gibi davranacak birinin mi tercih edileceği...
Bu iki tipin savunmasını yapanlar da var.
Ama Anayasamızın 104. maddesi, tercihin ikinci tipten yana olmasını adeta zorunlu kılıyor.
Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin sayıldığı 104. maddenin Anayasa'nın en uzun maddelerinden biri olması herhalde boşuna değil.
Bizim cumhurbaşkanlarımızın görev ve yetkileri bakımından adeta parlamenter sistemi aşan, yarı başkanlık sistemini hatırlatan bir konumda olduğunu görüyoruz.
Öyleyse, böyle yetkilerle donatılmış, adeta Meclis'i fesih yetkisi de olsa yarı başkan sayılacak bir kişinin pek de suya sabuna dokunmayan kişilikte biri olmasının savunulması sakıncalı sayılmaz mı?
* * *
KARARSIZLIĞIN esas nedeninin, bu durumu görememekten kaynaklandığını söylemek yanlış olur.
Zorluğun, Türkiye'de bir cumhurbaşkanı adayı bulabilmenin çeşitli hassas dengelere bağlı olmasından doğduğu anlaşılıyor.
Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı seçimini kullanarak iktidar olma, iktidar partilerinin arasını açma taktiği var. Hükümeti oluşturan üç partinin birbirlerini kollama durumu var. Asker ne der, asker - sivil ahengi nasıl sağlanır, seçilecek cumhurbaşkanı uyum işlevini görebilir mi hesabı var. Vatandaş nasıl karşılar endişesi var.
Bu taktikler, hesaplar arasında;
"objektif"lik ve salt
"ülke yararı" acaba ne kadar ön plana çıkıyor?
Ve bu hesap, taktik ve endişelerin ışığında en son Başbakan'ın yaptığı tarif de var:
"Cumhurbaşkanı adayı; şaibesiz olacak. Tarafsız olacak. Türkiye'deki dengeleri, özellikle asker - sivil uyumunu sürdürebilecek. Laik Cumhuriyet'in savunucusu olacak. Ülkenin bütünlüğünün güvencesi sayılacak. Dış politikayı bilecek, etkin olacak. AB ile ilişkileri iyi yürütecek."Ve dün de herhalde bu tarife uygun Ecevit'in
"Kafamda iki aday var" açıklaması geldi.
İsimleri
"saklayan" bir cümleye
"açıklama" denebilirse.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr